Kur'ân İbrahim Şaşma Sayı:
75 - Ocak / Mart 2013
 Işık Huzmesi
Şu yanan aciz gönül, arar iken bir çare;
Ateşi kül edecek katre bildiğim Kur'ân.
Alıp götürecek beni, evrendeki tek yâre;
Ezelimden ebede tutup geldiğim Kur'ân.
Hüznümü kovandır o, sonudur derdin gamın
Yük çeken direğidir, toprak yüklü bir damın.
Gönül köprüsü saydım bir tek kutlu sevdamın;
Yol vermeyen dağları “kaf”la deldiğim Kur'ân
Nasip aldım nurundan, gök kubbe kuşağıyım.
Kayalara kök salan, buğdayın başağıyım
Cihanın şahı olsam, ben onun uşağıyım.
Nefsimi tek kalemde kırıp sildiğim Kur'ân
Bu ilâhî huzuru, elbet onsuz yok tadan.
Âlemin cümlesini gördüm, tek bir noktadan.
Gül kokulu selamı alıp Dürri Yekta'dan,
Hakikat kapısını aşkla çaldığım Kur'ân
Nefsimi alt etmeye, acep kime sığındım.
Rabbimin seslendiği, bir tek deme sığındım.
Elife tutundum ben, gittim mime sığındım.
Faziletin deryası sayıp daldığım Kur'ân
Maşukunu aşk ile gece gündüz ağlatan.
Sevdanın ikliminde, canı cana bağlatan.
Bir ilâhî emirdir, katreleri çağlatan.
Merhamet ırmağından nasip aldığım Kur'ân
Davud'un habercisi, Tur dağında Musa'nın.
Meryem'in asaleti, sesi olur İsa'nın .
Rahmetinde Yasin'in, kudretinde Nisa'nın
Yarama aşk merhemi karıp çaldığım Kur'ân
Güneşi utandırır, elif elif yanan köz.
Boynumdaki şah damar, hakkı gördüğüm göz.
Kendimi bildim bileli dilimdeki kutlu söz.
Kimliğim yitirmedim, bende kaldığım Kur'ân
Bağlar iken dört koldan nefis denen belâmı.
Mana ile sırlanmış hakkın İkra kelâmı.
İki cihan sultanı Muhammed'e selâmı;
Gül kokulu bohçaya sarıp saldığım Kur'ân.
|