Göğe Bakmaya Çağır İbrahim Şaşma Sayı:
112 -
Ey benim seher yelim, derunum, serin buğum.
Aldığım her nefeste, sen oldun varım yoğum.
Ekmeğim suyum aşım, ana bağrı, yâr dili.
Karanlık leylimde benim, can evimin kandili.
Mührün vardı altında, dipsiz derin huşunun.
Çırptığı kanat idin, Nuricihan kuşunun.
Gözümün beyazına, düşürdüğüm kara sen.
Seni sende arama, benliğimde ara sen.
Bir ak güvercin olsam, saçağına konardım.
Katre olsam narında, yansam yine yanardım
İlticamsın İstiklal, karanlıklardan kaçtım
Bezm-i Elest’ten beri, ben bir tek sana açtım.
Olmadığın her demin, bedeli bana ağır.
Sen her şafakta beni, göğe bakmaya çağır.
Saçlarından tutun gel, cümle sabır ve ecrin.
Dülgeri ve nakkaşı, sen değil miydin fecrin.
Sen okunan ezansın, tandırımdaki ekmek.
Ne mümkün ey İstiklal, seni ruhumdan sökmek.
Sen öyle bir bendesin, ruhumda ve mayamda.
Adını andığım demde, durmaz mıyım kıyamda?
İsmail’de boyunum, bıçağım İbrahim’de
İnan ki muştulandın, o düştüğüm rahimde.
Ağzımdaki ak sütüm, konuştuğum lisansın.
Sen Seyit’sin İstiklal, Ulubatlı Hasan’sın.
Şüheda emaneti, yarınlara borcumsun.
Varlığımın nedeni, benim gönül burcumsun.
Bahtiyarlığım benim, kalpte açılan çığır
Sen her şafakta beni, göğe bakmaya çağır.
Bayrağımın kalp sesi, gözlerindeki fersin.
Ey İstiklal sen benim, en yakıştığım yersin.
Senin aşkına doldu, mevziler ve makberler.
Uğruna yankı buldu o Allahu Ekber’ler.
Ey benim gurur yanım, umut yanım-can yanım.
Sevda mektubum olsun, bu ahval-i beyanım.
Sen harabe kentlerden, ısmarladığım şafak.
Ağarmaz, ağaramaz, el sürmediğin afak.
Akif’çe bir dokunuş, Asım’ca bir bakışsın.
Sen benim yüreğime, işlenmiş bir nakışsın.
Sûra üfler İsrafil, sana kem göz değerse;
Ağlarsa al bayrağım ve boynunu eğerse.
Aslımı unutursam tükür yüzüme ve bağır.
Sen her şafakta beni, göğe bakmaya çağır.
|