Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3051 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Bakla
Halis Arlıoğlu

  Sayı: 81 - Temmuz / Eylül 2014

Yaşça benden küçük ama ilim, irfan, edep, erkân ve fazilet cihetinden büyük olan bir can dostumun haklı ve yerinde bir tavsiyesi oldu. Doğrudan değil, fakat dolaylı olarak ‘dilimin altına bir bakla koymamı’ önerdi. Çünkü bendenizin kullandığı ifâde, uslûp ve yazı dilinin çok sert cümleler içerdiğini, küfre, hakarete varan galiz sözlerin olduğunu söyledi. Aslında bu tarz konuşma ve yazmakta olanların genelde; kendi aczini, çâresizliğini ve o konularda hiç bir yeteneği, kabiliyet ve kapasitesinin olmadığını göstermiş olacaklarını ve muhâtabına karşı savunduğu dâvâsını fikrî plânda anlatacak bir donanıma, sahip olmadığının göstergesi olduğu şeklinde tavsiyelerde bulundu. Kendisine minnet ve müteşekkir olduğumu belirtip, bu haklı tavsiyelerine uymaya çalışacağımı ifade ile, bir de işin “fıtrat “yönünün olduğunu ve bu şekil tavsiyelerin doğru olması yanında, öylesi bir yapının kolaylıkla terk edilmesinin pek de mümkün olmayacağı şeklinde bir hayli konuşmamız oldu. Her ne kadar kendilerine hak vermekle birlikte bu olayın çok çeşitli faktörlerinin olduğunu ve sanıldığı kadar kolay terk edilemeyeceğini söyledim. Gerçi onun önerdiği konularda yetersiz, yeteneksiz olsam da; cedel, çekişme, tartışma ve diyalaktik gibi konularda pek de pasif ve yeteneksiz olduğum söylenemez diye düşünmekteyim. Olayı nefsanî boyutta görmüş olsak ta o konuda söylenecek bir hayli şeylerin olduğunu sanıyorum.

Ayrıca bendenizin şimdiye kadar her hangi bir yerde ve şekilde, öyle yüce bir dâvâyı temsil ve üstlenme gibi bir iddia ve ifadem hiç olmamıştır. Dâvâ kim biz kimiz? Üstelik kendisini insanların en ednâsı olarak gören ve o yolun kıtmîri bile olmayan bir kimse, nasıl böyle bir iddia ve ifadede bulunabilir? Yazı ve ifadelerimde haddi aşan, beni ona zorlayan, tahrik eden bir sürü sebepler yanında, en aziz değerlerimize yapılan her tür saldırı ve hakaretin yüreğimde derin yaralar açıp can evimden vurduğunu nasıl anlatabilirim? Burada, saldırmaktan çok savunma söz konusudur. “Halâkallâhu beşer, fî sûretil bakar” sıfatında bir sürü yaratığın, durup dinlenmeden ve her tür imkânı kullanarak üstümüze ve mukaddeslerimize saldırıp, maddî-manevî linç girişiminde bulunan bir kesimin bu hayâsız tavırlarına karşı nasıl sessiz-duyarsız ve umursamaz kalınabilir? Kendisini insan ve Müslüman sayan bir kimsenin bu durumlar karşısında suskun kalacağına benim aklım, hafsalam , vicdanım kabul etmiyor. İsyanım budur!

Üstelik kerîm olan kitabımızda bile “Bel hüm adal/hayvandan” aşağı olarak vasıflandırdığı bir yaratığa sâdece ismiyle hitap ettiğim ve Müslüman inancına sahip olan halkımıza karşı hiç bir mâkul ve mantıklı sebep olmaksızın; fiilî, fikrî, kavlî, siyasî ve ideolojik olarak yıllardan beri ve hâlâ, insaf, vicdan, ahlâk ve insanlık dışı, kural, kaide tanımadan yapılan en iğrenç saldırı ve hakaretleri görüp duyarken, buna sessiz kalmanın ne mânâya geldiği bir hadis-i şerifte bildirilmiş olduğu mâlûmlarıdır.

Aslında; “Açma kalbindeki elemi kimseye sakın.! Zîrâ elemin zikri de, bir başka elemdir.” kaidesince bu acıları herkese söylemenin doğru olmadığını bilmekle birlikte, bazen insanın bunaldığı ve sabrının taştığı noktalar olmaktadır. Haddim değil ama bu konuda merhum Bedî-uzzamân’ın bir tespiti var: (Bana neden laisizme ve ideolojimize saldırıyorsun diyorlar. Cevap çok dehşet; Karşıda imanım tutuşmuş yanıyor. Ben bu yanmakta olan imanımı kurtarmak için koşarken ayağım birilerine dokunmuş ve çarpmışım bunların ne önemi var.)... Bu çok büyük iddia ve beni aşan bir söz.. Fakat sûretâ insan görünen bir sürü yaratığa adıyla hitap etmişim, bunun ne önemi var? Onlar her Allah’ın günü Müslümanlara, sırf -Müslüman oldukları için- yapmadıkları mel’unluk bırakmıyorlar. Elbette bu saldırılara karşı korunmak ve mümkünse aynı şekil ve şartta-dozda cevap verme durumunda olduğumu hissediyorum. Tahammülü, sabrı, hoş görüsü müsait olanlar kendi metot ve prensipleri dâhilinde davranabilir. Benim tahammülüm yok. O nispette olgun, İslâmî ilim ve faziletle mücehhez bir kimse olduğumu sanmıyor, kendimi öylesi mefkûreyi temsil hüviyetinde görmedim, görmüyorum. Sıradan bir adamım. Gerektiğinde onlar gibi kural-kaide tanımadan, anladıkları dilden cevap verilmesi gerektiğine inanıyorum. Hattâ karşı kesimin bu kadar şımarıp-küstahlaşması, azıp-kudurmaları biraz da onlara gereken cevabın verilmeyip bunca tecâvüz ve taarruzları sineye çekmenin rolü olduğu kanaatindeyim. Merhum M. Âkif ve Necip Fazıl gibi binlerce fikir ve ilim adamlarının bu tip bozguncu ve ideolji meftûnu sefihlerle mücâdele ve muârazalarının bir hikmeti, sebebi olmalı diyorum.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Meçhule hitap... - Sayı 126
Hâramiler... - Sayı 126
CHP’nin bu millete yaptığ... - Sayı 125
Şaşırmadık... - Sayı 124
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 test"... test

 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Nesl-i muazzez
Gazze, ümmetin imtihanıdır
Ehl-i gönül
Vesâyet savaşları


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16274778
 Bugün : 3943
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 691932
 Bugün : 62
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 106
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim