Ynsano?lunun g?z? doymaz Hidayet Diler Sayı:
53 - Ekim / Aralık 2006
Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen Allah’ın Salih kullarından Zülkarneyn (doğuya ve batıya seferler düzenleyen, iki yönlü) Aleyhisselâm, bir gece ordusuyla sefer halinde iken, askerlerine: “Ayağınıza takılan şeyleri toplayın” diye emrettii. Askerler bu emri alınca içlerinden bir gurup, "Saatlerdir yol yürüyoruz, epey yorgunuz. Gece vakti bir de ayağımıza takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız…" diyerek ayaklarına takılan şeylerden bir tane bile almadılar.
İkinci gurup ise, "madem komutanımız emretti, birazcık toplayalım ki emre muhalefet etmiş olmayalım. Zira ordunun komutanına itaat etmek gerekir…" diyerek az bir şey topladılar.
Askerlerden bir üçüncü gurup da, "komutanımız hiçbir şeyi boşuna emretmez. Muhakkak bildiği bir şey vardır. Biz anlamasak bile emri yerine getirmeliyiz…" diyerek ceplerini alabildiği kadar ayaklarına takılan o ağır taşlardan doldurdular.
Gecenin karanlığı yerini güneş ışınlarına yavaş yavaş terk etmeye başlayınca bir de ne görsünler! Topladıkları şeyler altından başka bir şey değilmiş. Meğer bir altın madeninden geçmişler de ayaklarına takılan şeylerin altın olduğunun farkına varamamışlar.
Bu büyük sürpriz karşısında komutanlarının emrine itaat etmeyerek, yerden hiçbir şey toplamayan birinci gurup, "ah niçin almadık. Nasıl dinlemedik komutanımızın sözünü... Keşke alsaydık..." diyerek bin pişman oldular. Az bir şey toplayan ikinci gurup ise, "ah ne olaydı da biraz daha fazla alsaydık. Ceplerimizi abalarımızı tıka basa doldursaydık…" diye hayıflandılar. Altınlardan en çok toplayan üçüncü gurup ise, "keşke gereksiz, lüzumsuz eşyalarımızı atsaydık da, daha çok toplasaydık. Her şeyimizi doldursaydık…" diyerek epeyce fazla toplamalarına rağmen onlar da üzüldüler…
Bu hikâye, bize insanoğlunun ne kadar doyumsuz olduğunu anlattığı gibi, Ahirette Rabbi’nin huzuruna çıkınca, kendisine verilecek mükâfatları veya cezaları anladıkça keşke şöyle yapsaydım, böyle yapsaydım diye hayıflanacağını gösteriyor…
|