1 doların üzerinde şöyle yazar “Novus Orda Soclorium” yani; “Din Dışı Yeni Dünya Düzeni” demektir. 20 doları önce uzunlamasına ikiye, sonra da tam ortasından iki parçayı yukarıya doğru 90 derece katlayıp yan yana getirirseniz bir uçak resmi oluşuyor ve iki birleşen kenarda yanmakta olan ikiz kuleleri görüyorsunuz. Bunlar bence tesadüfen yazılmış yazılar veya rastgele bulunmuş figürler değil. Dünya üzerindeki hakimiyetini tamamlamaya çalışan, kendi Peygamberine bile ihanet eden lanetlenmiş ırkın şuurlu olarak yaptığı planların dışarıya sızmasıdır. Uzak Doğu’da siyasi, ticari ve askeri yöndün büyük bir güç olmaya başlayan Dünya’nın en kalabalık nüfusuna sahip olan Çin’in zayıflatılmasına karar veren “Yeni Dünya Düzeni” kurucuları “SARS” (Ciddi Solunum Yetersizliği Sendromu) ile Çin’i SARSmıştır.
SARS ilk kez Kasım 2002’de Çin’in Güneydoğu ucundaki Guangolong eyaletinde nedeni bilinmeyen zatürre (Pnömoni) vakaları ile ortaya çıkmıştır. Çinli yetkililer bu durumu kontrol altına almaya çalıştılar, fakat oldukça bulaşıcı olması ve hızla yayılması sebebiyle Şubat 2003’de Dünya Sağlık Örgütü Teşkilatından (WHO) yardım istemek zorunda kaldılar. Dünya Sağlık Teşkilatının 13 Mart 2003’de verdiği alarm ile gündeme gelen SARS, gerek yayılım hızı, gerekse ölümcül bir hastalık olması nedeni ile yeni yüzyılın hemen başında önemli bir sağlık problemi haline gelmiştir.
SARS bir çeşit zatürre hastalığıdır, fakat alışılagelmiş bir zatürre gibi değil, alışılmışın dışında seyir göstermektedir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, hayvanlardan insana geçmiş olması çok muhtemel bir “coronavirus” mikrobuyla SARS oluşmaktadır. Coronavirus ailesinde hastalık yaptığı bilinen 3 tür bulunmaktadır. Genelde 3-5 gün süren ve soğuk algınlığı benzeri klinik tabloya yol açan bu virüs ailesinde şimdiye dek bu derece ciddi bir hastalığa sebep olan bir tür olduğu bilinmiyordu. Bu oldukça masum görünüşlü virüs ailesinin, basit bir hastalık olan “nezle”yi yaptığı bilindiği için de şimdiye kadar hiçbir laboratuar ve araştırma ekibi özel bir tedavi ve aşı geliştirme çalışmasına girişmemişti. Fakat bu masum virüs ailesinden muhtemelen özel bir girişimle(!) bir canavar virüs türetilivermiştir!..
SARS virüsü hapşırma veya öksürme ile saçılan damlacıklarla yayılmakta ve 1m. çaplı bir alanda etkili olabilmektedir. Virüs insan vücudunun dışında 3-6 saat süre ile yaşayabilir. Virüs vücuda girdikten itibaren (hasta kişi ile temas) 3-10 gün içinde yüksek ateş, kırgınlık, halsizlik, ishal, nefes darlığı ve kuru öksürük ile başlar ve takip eden günlerde ani solunum yetmezliği sendromuna (ARDS) dönüşür, bu ağır solunup yetmezliği ölüme kadar gidebilir. WHO’nun yayınladığı son rakamlara göre SARS’a yakalananların sayısı (1 Temmuz 2003 itibariyle) 8445 ve ölenlerin sayısı ile 812’yi bulmuştur. SARS’tan ölenlerin %40’ını sağlık personeli oluşturmaktadır. Ülkemizde şu ana kadar herhangi bir SARS vakası veya SARS’tan ölüm bildirilmemiştir.
SARS’ın tedavisinde en etkili Rivavirin ve Kortikosteroid ilaçlarının kombinasyonudur. Bu tedavi ile ölüm oranı %4’ten %1-2 civarına çekilebilmiştir.
Şu ana kadar solunum ve temas izolasyonu dışında SARS’tan korumak için başka bir önlem önerilmemektedir. Hasta olan ya da olması muhtemel bir kişinin hemen tam teşekküllü bir hastaneye başvurması ve solunum-temas izolasyonuna alınarak tedavi edilmesi gerekir.
Bugünkü dünya cemiyetini SARSan ve SARS virüsünden daha da tehlikeli olan “lanetlenmiş ırk” virüsünü yok edecek tedavinin bir an önce uygulanması dileği ve duasıyla…