Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1610 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Eşek arısı ve kemâlat
Er Tuğrul

  Sayı: 94 - Ekim / Aralık 2017

Sokakta yabancı dilde konuşulunca, kendini güvende hissedemediğinden dert yanar, bizim hanım. Hakikaten öyle değil midir? Yabancı ülkeye gidince insan belki de en çok bunun eksiğini hisseder. Dilin duygu dünyamız için önemini, birbirimizi anlayamayınca hissederiz. Hele bir de duygularımızı anlatamıyorsak veya bizi anlayan yoksa…

Üç kişiye acınır sözündeki, “cahillerin arasında kalan âlime…” aslında aynı dilden konuşmayanlar değil midir? Âlim duygu ve düşüncelerini kelimelerle rahatlıkla anlatabilen ve bu konuda derinliğe ulaşmış kişidir.

Her bir kelime beynimizde farklı bir odanın kapısını açan birer anahtardır. Toplum olarak ne yazık ki harabeye dönmüş 300 odalı bir handa esir kalmış bir hayatı yaşıyoruz. Ne demiş Çanakkale’den önce yaşayanlar “kem âlât ile kemâlât olmaz” diye. Sonraki yıllar kurulan kurumlarla, dilimize üşüşen eşek arıları ile hepten kısırlaştırılmış Türkçe, şu an çan çekişen hastanın hırıltısı ile şahâdet telkininden bile bîhaber bir murdarlığı yaşamaktadır.

Meselâ hürmet yerini saygıya bıraktığı günden beri huzur evleri yaşlılarla, merhamet ve şefkat yerini sevgi aldığı günden beri yetimhaneler sabîlerle dolmaya başladı. Sılâ-i rahim tatil olduğu günden beri, insanlar dostluğu unuttu ve büyük bir yalnızlığı yaşar oldu. Istırap, fîrak, acı, elem tek kelimede mündemiç olduğu günden beri, kedisi öldüğünde üzüntüsünden psikolojisi bozulur, annesi öldüğünde üzüntüsünü unutmak için tatile çıkılır oldu. Artık bir darbımeseldir “İstanbul beyefendisi”.

“Dili” anlatmaya kelimeler yetmez. Dil değil midir zikrin yeri? Dildir gönül, dildir kültür, dildir medeniyet… Dildir bizi insan yapan. Dildir, Hucûrat 13’te beyan edilen “tanış olmak” işi kolay kılmak için bizi milletlere, kabilelere ayıran…

Türk-İslâm Edebiyatı Kürsüsü öğretim üyesi olarak İlâhiyat Fakültesi’nde uzun yıllar hocalık yapan Merhum Prof. Dr. Mahmut Esad Coşan (1938-2001) Hocaefendi, Dilimiz ve Kültürümüz adlı eserinde; “Dünyanın en büyük ve en köklü milletlerinden biriyiz. Tarihin meçhul devirlerine kadar uzanan, şerefli bir mâzimiz var. Aslında birbirinin devamı olan çeşitli imparatorluklar kurmuş; geniş kıtalara ve ülkelere hâkim olmuşuz. Bu esnada parlak, muhteşem medeniyetler oluşturmuş; eşsiz ve zengin bir kültür geliştirmiş bulunuyoruz. Tarihteki başarı veya yenilgi sebeplerini dikkatle inceleyecek olursak görürüz ki birleştiğimiz, el ele verdiğimiz zaman büyük zaferler ve kazançlar sağlamış; tefrikaya düştüğümüz zamanlarda ise kendimizi zayıf düşürmüş, düşman karşısında yenilginin hattâ esaretin acısını tatmışızdır.” demektedir.

Aynı eserinde devamla “Birlik ve beraberliği sağlayıcı unsurların başında kültür gelir. Aynı kültürle yoğrulmuş, müşterek inanç, tarih şuuru, sanat, zevk ve ideallere sâhip insanlar, uyumlu, enerjik ve güçlü bir topluluk teşkil ederler. Düşmanlar da bir ülkeyi elde etmek istediklerinde, onların içinden farklı menfaat, inanç ve ideallere sahip, yeni guruplar oluşturmaya çalışır, onları destekler ve kışkırtır, o topluluğun içine böylece tefrika sokmaya çalışır.”

Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın “Türk Dili ve Edebiyatı Özel İhtisas Komisyonu” çalışmalarında da bulunmuş olan Hocamız; dil konusunda “Millî kültürün en önemli unsurlarından biri dildir. Aynı dili konuşan, aynı edebî mirasa mâlik insanlar, kendini bir ve beraber hisseder. Tarihte başka milletler arasına karışıp, onların dillerini konuşarak, kendi millî benliklerini kaybetmiş topluluklara çok rastlanır. Bu olay, inanç ve din alanında da vuku bularak cereyan ederse daha hızlı ve kesin bir şekilde sonuçlanır. Onun için düşmanlar, bir milleti dağıtmak maksadıyla dili bozmaya, dildeki birliği parçalamaya büyük özen gösterir. O halde dilimizi de iyi öğrenmeli, iyi kullanmalı, korumalı, ayrılma ve dağılmalardan sakınmalıyız.” demektedir.

Dil hakkında ne söylesek eksik kalır, hele de söyleyen benim gibi nâkıs ise. Pekî, ne yapmak lâzım gelir? En özet cümle “ikra” yani oku emrine mûti olmak, okudukça var olmak, okudukça yaşamak, okudukça cehaletle savaşmak, okudukça yücelmek, yükselmek… Sonra, yazmak, târih yazmak, geleceği yazmak, Leh-i mahfuza amel-i sâlih yazmak…

Bunu te’min etmek için, Millî Eğitim Bakanlığımızın, ilkokul 1’de 100, 2’de 200, 3’te 200, 4’te 300 toplamda 800 kelime ile konuşan gençler mezun etmek gibi bir hedefi olmalıdır. Yoksa “benim oğlum bina okur, döner dolaşır bir daha okur”, felsefesiyle dört işlem yapamayan lise mezunu, kurtuluşu öz varlığımıza düşman ideolojilerde arayan, üniversite mezunu gençlerle baş başa kalmaya devam ederiz. Yoksa bağımsızlık, hürriyet gibi mânâlara gelen istiklal yok olur. Bizi bir arada tutan toplumsal kurallara karşı gelmek gibi sunulan özgürlük anarşisi hâkim olur.

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kutlu kıyam... - Sayı 96
Kudüs nereden başlar, ner... - Sayı 96
Tasavvuf... - Sayı 95
Eşek arısı ve kemâlat... - Sayı 94
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15717992
 Bugün : 1122
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656148
 Bugün : 61
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim