Sarmaşık günaydını Ahmet Mahir Pekşen Sayı:
97 -
Küçük ama bana hiç dar gelmeyen balkonumda mutluluk rengindeki çayı yudumlarken gözlerim bir noktada sabitleşiyor. Çörekotundan biraz daha büyük, siyah bir cisim… Birkaç saniyelik bir duraklamanın ardından kimliği hakkında kesin kararımı veriyorum; bu bir sarmaşık tohumu.
Sarmaşık benim dostum. Konuşan çiçek. Hani demiş ki; elimden tutan olsa göklere çıkarım. Birçok sarmaşığın elinden tuttum. Ya ince tahta çıtalarla tuttum ellerinden ya da titizlikle seçtiğim iplerle. Gel dediğim yere geldiler, allarını, morlarını, beyazlarını ve mavilerini yanlarına alarak. Bazen pencereme dekor oldular, bazen de demir oymalı kapıların üstüne.
Sabah gün açmadan onlar açtı. Günaydın dediler renklerin en güzelleriyle. Yürekten inanıyorum ki, günlerin en güzelleri sarmaşık günaydınıyla başlayanlardı. Onların sabah tebessümleri yüzüme bir gülücük olarak yerleşirdi gün boyu.
Sarmaşıklar kelebeklere benzerler. Onların çiçeklerinin de yirmi dört saatlik ömürleri vardır. Kelebek ve sarmaşık güzellik bakımından birbirleriyle yarış halindedir. Bir kelebek kanadına sığdırılmış yedi rengin sonsuz tonunun harika tablosu neyse, sarmaşık çiçeğindeki renklerin raksı da odur. Beyaz damarların mor renkler içindeki görüntüsünü benim kadar hayranlıkla izleyen olmuş mudur bilmem?
Sarmaşık çiçekleri solduktan ve kuruduktan sonra, çeneklerinde tohumlarını bırakır. Bu tohumlar aylarca durur yuvarlak ambalajlarında. Güz sonuna doğru kuruması tamamlanınca esen rüzgârlarla patlar ve bu tabii ambalajdan sarmaşığın cinsine göre altı-yedi tane tohum fırlar. Benim en önemli işlerimden birisi bu tohumları toplamaktır sonbahar sonlarında. İşte şu anda balkonumun zemininde bana göz kırpan, tut beni, güzellikler ve renkler dünyasına götür diye haykıran tohum bunlardan biridir. Nasıl gözümden kaçmışsa kaçmış ve düşüvermiştir yere.
Onu orada bırakır mıyım hiç? Bu tatlı göz kırpışın peşinden gitmez miyim? Bana uzanan bu güzel eli tutmaz mıyım?
Tabii ki tutarım. Tutuyorum da. Alıyorum elime siyah tohumu. Toprakla buluştuğunda içinden çıkacak rengi tahmin etmeye çalışıyorum; biliyorum ki rengi, tonu ne olursa olsun güzel olacak.
Buluşturuyorum toprakla.
“Ohh be!” diyorum. Bugün de güzel bir iş yapmayı nasip ettiği için Allah’a şükrediyorum.
Mutluyum. Bu tohumdan hangi renk fışkırırsa fışkırsın güzel olacak.
Çünkü çiçeklerde kötü renk olmaz!
Bir mısra döktürüyorum siyah mürekkeple bembeyaz kâğıda.
“Önde leylaklar açmış, gül el sallar ensende
Baharın düğününde sarmaşıkla gül sen de.”
|