Daha Ne Olsun Hüseyin Kete Sayı:
51 - Ocak / Mart 2006
Mezarlığın kenarından geçerken çaldığı ıslığın frekansını sürekli yükseltip, sonra da korkusuzluk ve büyüklük taslayan sahte kahramanların söyleyecekleri sözleri ve savunulacak fikirleri kalmadığını cümle âlem anladı artık… Sahteliklerine, sanallık katmak da imdatlarına yetişmedi… Ne yeni bir fikir yoğurabilirler, ne de yeni bir gençlik iksirine kavuştular…
Felsefî ve ideolojik ön yargılarla sıradan olayları bile mecraından çıkarırcasına köşelerinde yorumlar, analizler yapan; her şeyi şikâyet çerçevesinden görerek pörsümüşlüklerinde boğulan zavallılar…
Sahte bir hayatın sahte aydınları mı kendi tarihî kültür değerlerimizi anlayacak? Heyhat!
Elif Şafak, Orhan Pamuk ve benzerlerine arka çıkıp özgürlük isteyen bu adamlar Attila Yayla’yı görmezlikten duymazlıktan gelerek sahteliklerini tescillendirmiyorlar mı?
Gerçeklerin, hakikatlerin ortaya çıkmaması için türlü desiselerin sergilendiği, fikir, san’at, edebiyat alanında bazı cücelerin devşirilerek şişirildiği bu zaman diliminde, beyinleri “taş devri” çarkında takılı, bu sadece gölgeleri büyük olanların arasında yaşayıp da, bütün “olmazları olduran” Zat’ın sayesinde aklımıza mukayyet olup, çıldırmadığımıza şükretmemiz bize yetmez mi?
|