M?R?YT Hüseyin Kete Sayı:
64 - Nisan / Haziran 2009
Mürşit, Resulullah Aleyhisselam Efendimiz'in izinde giderek kemale gelen ve bundan sonra insanları irşat eden "doğru yol göstericisi" İslâm âlimidir. Yani insanlara doğru yolu gösteren rehber, kılavuz... Allah ü Teâlâ'yı seven ve insanları O'nun sevgisine kavuşturan salih, iyi bir kul... Mürşit lügatte "irşat eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran, üstün bir kimse" anlamlarına gelir. Ayrıca, Allah ü Teâlâ'nın tam olgun ve insanlara her bakımdan faydalı olan, tasavvufta yetişmiş olduğu gibi başkalarını da yetiştirebilen veli kullarına da "mürşid-i kâmil" denir.
Evliyanın çeşitli dereceleri vardır. En yüksekte olanlara "sıddik" veya "sadık" denir. Mürşid-i kâmil demek, sadık olan yüksek derecede "veli" demektir. Mürşid-i kâmil kendinden önceki bir mürşid-i kâmilden feyz alarak onun gibi feyz verebilecek bir kuvvete kavuşan İslâm âlimi demektir. Mürşitlerin birbirinden feyz almaları bir zincirin halkaları gibi ta Resulullah Aleyhisselâm efendimizden zamanımıza kadar gelmiştir. Yani mürşid-i kâmillik, Peygamber Aleyhisselâm Efendimiz'den başlayarak mürşitleri vasıtasıyla kendi kalbine kadar akmakta olan feyzleri, halleri, bereketleri isteklilerin kalblerine akıtmaktır. Mürşid-i kâmil Ehl-i Sünnet itikadını, fıkıh ve tasavvuf ilmini ve dahi nice ilimleri iyi bilir ve bunların gereklerine tam uyar. Bilhassa sünnetten kıl payı şaşmaz! Marifet ehlidir. KENDİNİ BİLEN, RABBİNİ BİLİR sırrının mazharıdır. Her işi ve sözü sünnete tam uygun, emir ve yasaklara tam riayetkârdır.
Sözleri, hareketleri İslâmiyet'e uygun olmayan; haramlardan, günahlardan sakınmayan havada uçsa ve başka acip haller gösterse de mürşit olamaz. Değildir.
Mürşid-i kâmilin diğer bir alameti, Hadis-i Şerifte de bildirildiği gibi, onu görmek ve onunla konuşmak Allah ü Teâlâyı hatırlamaya sebep olur. Ve Allah'tan başka her şey kalbe soğuk gelir. Mürşitlerin bazısı bu yolla talebelerini ve sevenlerini tasavvuf yolunun yüksek derecelerine kavuştururlar. Bunlara "kâmil ve mükemmil mürşit" denir. Hem kendi olgundur hem başkalarını olgunlaştırır. Bunlar bir nazarla cahili âlim yapabilirler. Kalp meselelerinde tam ehliyet ve liyakat sahibi olup, talebelerini de böylece yetiştirirler.
Şimdi böyle bir mirşid-i kâmil-i mükemmil değil Türkiye'de acaba dünyada var mıdır? Bazı yalancılar ve cahiller dünya menfaatlerine veya başka bir şeye kavuşabilmek için kendilerine mürşit süsü vermektedirler ve hem kendilerinin ve hem ardına düşenlerin dünya ve ahiret şekavetlerine sebep olmaktadırlar. Ve bizim bu yazımıza da öyle kızar ve köpürürler ki, onların bu kızmaları, köpürmeleri bize vız gelir.
Aman dikkat! Bir yol gösterici bulalım, ama "has"ını...
|