Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1489 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Mucize
Kürsü Kainatın Efendisi

  Sayı: 102 -

Hacc mevsiminde Kâbe ziyaretçileri toplanınca Kureyşliler şu kararı verdiler: “­İşte fırsat! Büyük topluluk karşısında hepiniz M….’e dair bir şey söyleyin ve sözlerinizde birbirine aykırı bir şey olmamasına dikkat edin!»

Kureyşliler, bütün kabilelerin toplu bulunduğu böyle bir zamanda birdenbire bir İslâm daveti olmasından korkuyorlar ve kalabalıkların böyle bir davete kapılacakları şüphesini besliyorlardı. Bu yüzden bir araya gelmişler, müşavere ediyorlardı. Ortaya şu fikir atıldı:

―Kâhindir diyelim!

Velid bu fikri beğenmedi:

―­Kâhin değildir. Onun kelâmı kâhinlerin diline benzemez!

―Mecnundur diyelim!

―Mecnun da değildir. Onda cinnet hal ve alâmeti yok!

―Şair olduğunu hiç iddia edemeyiz. Biz şiirin her çeşidini biliriz. Şiire benzemez O’nun kelâmı…

―Sahir (büyücü) olduğunu öne sürelim!

―Sahire neresini benzetebiliriz ki; üfürüğü yok, düğüm bağlaması yok, büyücülük işlerinden hiçbir şey gösterdiği yok…

Apışıp kaldılar.

―Ya ne diyelim?

Velid, tekliflerden hiçbirine temel ve dayanak olmadığını görünce şöyle konuştu:

―Bütün bu fikirler bâtıldır. Ağzını açıp tek kelime sarfetmeyiniz!

Benî Seleme’den İshak Bin Yesarî rivayeti:

―Benî Selem’den birkaç yiğit, Allah Resûlünün hizmetine varıp İslâm’a geldiler. Kabilelerine döndükleri zaman biri, gidenler ve dönenler arasındaki oğluna hitap etti: “O zatın kelâmından işittiğini bana naklet!” Oğlu Fatiha sûresini okumaya başladı. Babası haykırdı! “Bu ne güzel, ne üstün, ne yüce kelâm! Her sözü böyle midir?” Oğlu cevap verdi: “Bundan daha güzelleri var!”

Bazı âlimler demişlerdir ki: “Kur’ân yapraklara yazılıp dağda, kırda, kimsesiz bir yere bırakılsa, kimin yazdığı ve okuduğu bilinmese, selîm akıl, O’nun Allah’tan geldiğini yine kestirir. İnsanoğlunun da böyle bir kelâm harikasına muktedir olmadığını takdir eder. Bunun insanlar içinde en doğru, en faziletli, en imanlı kimseye Allah tarafından gönderilmiş olduğunda hiç şüphe yoktur.”

Evet; Kur’ân’ın îcazına, derinlik ve inceliğine hiçbir sınır ve çerçeve konulamaz.

Muhammed Bin Kâab:

―Utbe Kureyşlilerle meşveret etti ve Allah Resûlünü davasından vazgeçirmek için O’na menfaat teklif etmek fikrini müdafaa etti. Onlar da bu teklifi uygun bulup: “Ey, Velid’in babası Utbe, git, teklif et, bakalım ne karşılık verir?” dediler. Utbe, Allah’ın Resûlünün yanına gitti ve tekliflerini tek tek saydı, Kâinatın Efendisi’ne bir sürü dünya nimeti vadetti. Allah’ın Resûlü, Utbe’yi sonuna kadar dinledikten sonra sordular. “Sözün bitti mi, yâ Ebâ Velid?” Utbe, “Evet!” deyince, Varlığın Nuru: “Sen de benden dinle!” buyurdular ve secde sûresini Besmeleden başlayarak okumaya koyuldular. Allah’ın Resûlü secde âyetine kadar okudular ve o noktada secdeye vardılar. Utbe’ye hitap ettiler: “İşittin mi, ya Ebâ Velid?..” Utbe: “Evet!” dedi. Allah’ın Resûlü: “İşte sen ve işte o!” cevabını verdiler. Velid kalkıp Kureyşlilerin yanına geldi ve dedi: “Ey Kureyşliler, ben O’ndan öyle bir kelâm işittim ki, ömrümde mislini duymadım. Şiir değil, sihir değil, kehanet değil!.. Bu zatı kendi haline bırakın ve O’na dokunmayın! Bana Kur’ân okudu ve Ad ve Semûd’un başlarına gelen belâ ve musibete dair korkutucu âyete sıra gelince, ben, başımıza bir felaket gelmesinden korktum. Bilirsiniz ki, O, yalan söylemez. Dikkat edin de başımıza bir şey gelmesin!”…

Beyhâki ve Müslim rivayetlerince Ebu Zer Hazretlerinden nakil:

―Ben biraderim Enis’ten üstün şair tanımadım. Cahiliyet devrinin meşhur oniki şairini yenen adamdı o… Mekke’ye gidip Allah Resûlünün haberini getirince ona sordum: “Halk O’nun hakkında ne söylüyor?” Cevap verdi: “Şairdir, büyücüdür, kahindir! Diyorlar. Ama ben bu gibilerin kelâmını bilirim. O’nun getirdiği hiçbirine uymuyor. Netice şudur ki, M….. doğrucudur ve yalancı onlardır.”

Velid Bin Mugîre, belâgat ve fasahatte Kureyş’in başıydı. Bir gün Allah’ın Resûlüne dedi:

―Bana biraz Kur’ân oku!

Allah’ın Resûlü, Allah’ın adalet ve ihsan emrettiği âyeti okudular. Velid bir kere daha okuttu ve dedi:

―Vallahi bu kelâmın başka bir halâvet ve lezzeti var!”

Ve Kureyşlilere şöyle hitap etti:

―Aranızda şiir dünyasını benden iyi bilen yoktur. O’nun okuduğu kelâm ne şiirde, ne sihirde, ne kehanet dilinde bulunabilir. Bambaşka bir güzelliği var… O, bütün kelâm çeşitlerini aşar, kimse O’nunkini aşamaz!

Âlimler Kur’ân’ın icazı üzerinde altı yönden ayrı istikametler üzerinde farklı görüşler belirttiler. Birincisi Kur’ân’daki icazın bir belâgat meselesi olduğudur.

Mesela: “Kısasta hayat vardır.” meâlindeki âyet birkaç harf ve kelime içinde binbir mânâyı toplamıştır. Hâsılı az ibare çok mânâ ifadesi ve eksik, cılız mefhumlardan pak ve münezzeh olmak şiarı Kur’ân’ın icazı cümlesindedir.

Eba Ubeyde nakleder:

―Bir kimse “Sana emredileni yap” meâlindeki âyeti işitir işitmez secdeye vardı ve bu kelâmın fesahatine secde ettiğini söyledi.

Zâhirî mânâ bakımından basit görünen nice âyetler vardır ki, derinliğine, anlamları sonsuzdur. Bunlar öyle mânâlardır ki, yöneldikleri binbir istikametten herbiri gerçektir ve hakikat hangisine bağlansa doğrudur.

Esmaî Hazretleri hikâye eder:

“5-6 yaşlarında bir arap kızı gördüm. Günahlarımdan istiğfar ederim diye dua etmekteydi. Ona henüz günah çağında olmadığını söyledim. Bana dönüp günahın aslını ve istiğfarının sebebini bildiren bir iki beyit okudu. Kıza hayran oldum. Bu misilsiz belâgat ve fesahate 5-6 yaşlarında bir kızın nasıl ulaşabilmiş olduğunu sormaktan kendimi alamadım.

Cevap olarak: “Benimki de belâgatten mi sayılır?” dedi ve Kur’ân’dan bir âyet okuyup belâgatin ne demek olduğuna misal gösterdi. Bu âyet Hazret-i Musa ve onun annesi tarafından emzirilmesine ve onu, Nil suyuna korkmadan bırakmasına aitti.

Bir gün Hazret-i Ömer mescitte uzanmış, uyurken, başının ucuna bir kimse geldi ve yüksek sesle şehadet getirdi. Bu adam Rumların patriklerindendi ve Arapça ile öbür dilleri çok iyi biliyordu. Bunları Hazret-i Ömer’e söyledikten sonra şöyle dedi:

―Ben esir Müslümanlardan bir kimseyi gördüm. Kur’ân’dan bir âyet okuyordu. O âyeti iyice tahlil ettim; ve anladım ki, Allah, İsa Bin Meryem’e indirdiği kitaptaki dünya ve âhiret hallerini o âyette toplamıştır. Ve işte benim Müslümanlığıma sebep olan bu âyet oldu.

Patriğin İslâm’a gelmesine sebep olan âyet meâli: “-Onlar ki, Allah’a itaat ederler, Resûlünün emirlerine uyup O’na boyun eğerler, günahlarından ötürü Allah’a karşı korku üzerinde bulunurlar ve kötülükten sakınırlar. Sonsuz nimete erenlerden ve zafer buluculardandır.”

Gerçekten bu kısacık âyet, tüttürdüğü sonsuz mânâ bakımından her iki dünya ölçülerini kapsamaktadır. Böyle bir derinliği insan kelâmının kucaklayabilmesi imkânsızdır.

Rivayet edilir ki, küfür cephesinin belâgat ustaları baş başa verip Kur’ân’a bir nazire yapmayı düşündüler. Uzun uzun çalıştılar ve bir insanın yerden zıplayarak yıldızlara yetişmeye kalkışması gibi bir imkânsızlık karşısında kaldılar. Nihayet uzun sûrelere nazire yapmaktan vazgeçip, aşağı tabakayı avlamak ve cahilliklerinden faydalanıp onlara İlâhî kelâm hissini vermek için kısa sûrelere el attılar. Bunda da bir şey başaramadılar ve rezil olmaktan öteye geçemediler. Bu tecrübeye girişenlerden biri yalancı peygamber, yahut peygamberlik iddiacısı sahtekar Müseyleme-tül-Kezzap’tır ki, uydurmaya kalkıştığı gülünç laflardan biri şudur: “Ey kurbağa! Niçin vak vak eder, durursun! Yukarı kısmın suda, aşağı kısmın da balçık içindedir. Ne suyu bulandırmak ne de sudan içenlere engel olmak elindedir!”

Aynı yalancı ve sahtekâr “El’Kaaria” sûresine nazire yapmaya kadar küstahlığını ileriye götürdü ve şu, çocuklara bile kahkaha attıracak saçmaları söyledi: “Fil nedir? Fil ne bildirdi sana ki, fil nedir? Onun hurma lifinden ipe benzer bir kuyruğu vardır. Bir uzun hortumu da vardır…”

Sonradan, peygamberlik iddiasındaki bu ahmak lânetliyi, Yemame cenginde domuz gibi tepelediler. (Devam edecek)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Hususilik... - Sayı 114
Hususilik... - Sayı 113
Hususilik... - Sayı 112
Hususilik... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Kim demiş okumuyoruz diye?
*Sevmediklerimizin, televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında canına okuyoruz!
*Trafik kazalarında ölenler ve PKK canilerinin katlettikleri için rahmet okuyoruz!
*Törenlerde nutuk okuyoruz!
*Kim ne derse desin, bildiğimizi okuyoruz.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14592564
 Bugün : 3105
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631017
 Bugün : 663
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim