Şifa Kevser Pehlivan Sayı:
103 -
Kardelen’in eski sayılarındaki “ŞİFA” bölümünden derlediğimiz yazıları, bu sayının konusuna uygun oldukları ve geçen zamana rağmen değerlerini korudukları için yazarından izin alarak aynen takdim ediyoruz.
HAKİKATİ SÖYLEMEK KİMLERE KALDI
Amerikalı Prof. Dr. Richard Stiehm, "Sünnetin faydalı olduğunu, AİDS'e yakalanma ihtimalini azalttığını, bu sebeple Amerika'da hangi yaşta olursa olsun, sünnet olmanın yaygınlaşacağını" açıkladı.
Sahibi olduğumuz üstünlükleri anlatmak değil, farkına varmak bile ellere kaldı... (Kardelen, 1. Sayı, 9. Sayfa)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Hekimler Birliği Vakfı'nın "Gastroentero - Hepatoloji" adlı dergisinin (Ocak 1992) sayısında düşündürücü ve ibretli bir çalışma ve bunun sonunda ortaya çıkan bir tesbit yer alıyor.
Prof. Dr. Sait KAPICIOĞLU ve arkadaşları, oruç tutan ülserli kişilerle, oruç tutmadığı halde aç kalan ülserlilerin midelerindeki asit salgılanmasını tesbit ederek karşılaştırmışlar. Görmüşler ki, oruç tutan ülserlilerin midesindeki asit diğer gruba göre daha az olmakta ve dolayısıyle mideleri daha az zarar görmektedir... (Kardelen 2. Sayı, 18. Sayfa)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
İbn-i Sina, "Kanun" adlı eserinde fazla yemenin zararlarını şöyle dile getiriyor:
Kalbin duyarlılığı gider.
Merhamet hissi yok olur.
Hikmetli bir söz işittiğinde kalbinde bir irkilme olmaz.
Söylediği söz etkili olmaz.
Çeşitli hastalıklara sebep olur. (Kardelen, 3. Sayı, 16. Sayfa)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Resulü Ekrem (Sav) Efendimiz:
"Misvak kullanmaya devam ediniz. Onda on haslet vardır." diyor.
BU ON HASLET:
Ağzı temizler,
Allah'ı (cc) razı eder,
Melekleri ferahlatır,
Gözü parlatır,
Dişleri beyazlatır,
Damakları kuvvetlendirir,
Dişlerin kirini giderir,
Yenilenleri hazmettirir,
Balgamı keser,
Meleklerin, yanında hazır olmasına sebep olur. Namazda sevap kat kat verilir. Şeytan o kimseden uzaklaşır. ("El-Kanun Fi't-tıb" İbn-i Sina) (Kardelen 4. Sayı, 13. Sayfa)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
ALLAH'IN LÜTFU ve ŞİFA
Yaratılan her olay, olayın her şahidine farklı etkiler bırakır. Olay tek ama algılama her kişi için farklı. Her kişi de kendi algıladığını doğru olarak benimser ve "en doğru" olduğunu savunur.
Bir cisim etrafında toplanmış insanlar, o cisme farklı açılardan bakar ve farklı görürler. Cisim aynı, ama gören kadar cisim idraki olur...
Kişiler olaylar ve cemiyet üzerine farklı yargılara sahip olurlar. Kişiler görüşlerinin yanlışlığını fark etseler bile nefsleri reddettiği için yanlışlar sürüp gider. Bazan da yanlışta ısrar, öyle zannedildiği ve bunda samimî olunduğu için olur.
Lezzetler vardır... Herkese göre farklıdır... Tatmadan anlaşılamaz, başkasına da anlatılamaz...
Ağrı da başkasına anlatılamaz... Lâtince'de kelime anlamı "Allah'ın belâsı" dır. Ağrı çekerken nice dünya lezzetleri hiç kalır. Demek ki lezzetler de her zaman aynı şekilde algılanamıyormuş... Ağrı da öyle...
Biz gözümüzün önünde, hattâ içimizdeki tecellileri bile tam idrak edememek durumundayız... Nerede kaldı görünenin ötesini bilelim?...
Bize peygamber göndererek, dünya ve ahirete ait bilme imkânımız olanları öğretmek lütfunda bulunan Allah(cc) ne merhametlidir... Öyleyse şifa, her şeye "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla" başlamakta değil midir? (Kardelen, 12. Sayı, 20. Sayfa)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Yazılı, sözlü, görüntülü bütün basında yer alan bir haber:
DOKTORA KUR’ÂN İLHAM VERDİ
Mısırlı doktor Muhammed, Yusuf Suresi’ni okurken, Hz. Yakub’un gözüne aklar inmesi ve bunun da Hz. Yusuf’un gönderdiği gömlekle geçmesinden ilham almış ve gözyaşının tedavi edici özelliğini keşfetmiş.
Katar’da yayınlanan Ar-Raya gazetesindeki habere göre, Mısırlı Dr. Abdulbasit Muhammed tarafından insan terindeki terkipten elde edilen ve yüzde 99 başarı sağlayan, hiçbir yan tesiri bulunmayan ilâç, biri Avrupa diğeri Amerika olmak üzere iki yerden onay aldı.
Haberde ilhamını Yusuf Suresi’nden aldığını belirten Dr. Abdulbasit Muhammed, buluşu hakkında şunları söylüyor: “Bir gün sabahleyin Yusuf Suresi’ni okuyordum. Aklım 84. ve onu takip eden âyetlere takıldı. Âyette, oğlu Hz. Yusuf’un başına gelenlerden dolayı şiddetli hüzün ve kederle ağlayan Hz. Yakub’un gözlerine aklar indiği ve daha sonra, Yusuf Peygamber’in babası Yakub’a gönderdiği gömleği, babasının gözlerine sürmesiyle gözlerinin iyileştiği ve eskisi gibi görmeye başladığı ifade ediliyordu. Burada düşünmeye başladım. Hz. Yusuf’un gömleğinde ne olabilirdi? Sonunda gömlekte terden başka bir şeyin bulunmadığı kanaatine vardım. Düşüncemi ter ve terkibi üzerinde yoğunlaştırdım. Laboratuvar çalışmalarına başladım. Tavşanlar üzerinde deneyler yaptım. Sonuçlar olumlu çıkıyordu. Daha sonra gözünde katarakt bulunan 250 gönüllü üzerinde günde iki defa olmak üzere iki hafta süreyle tedavi uygulamaya başladım ve sonunda yüzde 90’lık bir başarı elde ettim ve buna “İşte Kur’ân mucizesi” dedim.” (Kardelen 30. Sayı, 15. Sayfa)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
KIL KURDU (BİR GÖREV YAPIYOR)
Çocukluk hayatın en riskli dönemidir. Bu dönemde öğrenilen her şey, alışkanlık olarak hayat boyu devam eder. İyi bir insan yetiştirebilmek için en etkili dönem. Ancak tersi olursa hem fertte, hem toplumda kapatılması güç, derin yaralar açılır.
Vücut yapısı olarak da çocuklar çok hassastır. Çok çabuk hastalanabilirler. Küçük su kayıplarında bile yatağa düşecek kadar hassas, narindirler. Onların beslenmesine, uykusuna, temizliğine son derece dikkat edilmeli. Davranışlarımızla da örnek olmalıdır.
Çocuklarda parazit de sık görülür. En sık görülen Enterebius vermicularis (kıl kurdu) dur. Bu parazitler kalın bağırsağa yerleşir, larva taşıyan yumurtaların ağız yolu ile alınması ile bulaşır. Parazit geceleri anüs bölgesine çıkarak yumurtalarını cilt üzerine bırakır. Çocuklar kaşıma sırasında ellerine bulaşan yumurtaları tekrar kendilerine, kendi elleriyle enjekte ederler.
Peygamberimiz (Sav) “Uyanınca, üç kez ellerinizi yıkayınız” buyuruyorlar. Eğer biz bu alışkanlığa sahip olsaydık ve çocuklarımıza bu alışkanlığı kazandırabilseydik, bu parazitin tekrar kendi elleriyle, kendisine enjekte etmesini engellemiş olurduk. (Kardelen 11. Sayı, 14 Sayfa)
|