Çeyrek asır Dergi Editörü Sayı:
105 -
Kardelen, ilk olarak 1996 yılının Ocak ayında yayınlanan 9. sayısında “eğitim” mevzuunu ele aldı. Sol üst köşesinde “Hepiniz çobansınız; güttüğünüz sürüden mes’ulsünüz.” Hadisinin yer aldığı siyah beyaz kapağında, o gün cemiyete hâkim olmaya başlayan kötülükler arasında çaresiz kalmış bir kız çocuğuna “Beni bu canavarlardan kurtaracak ‘Çoban’ nerede?” sorusunu sordurmuştu. 32 sayfadan ibaret sayımızda, o gün eser kaleme alan yazarların pek çoğu ya henüz lise talebesiydi veya liseden yeni mezun olup üniversiteye başlamıştı.
Aradan çeyrek asır geçti. Bugün Kardelen, yine bir “eğitim” sayısıyla karşınızda. 9. Sayımızda eseri bulunan arkadaşlarımız, ne büyük bir mutluluk ki, yine bizimle birlikte. O gün bir öğrenci olarak tefekkür ettikleri eğitim sistemini, bugün okula giden evlât sahibi bir anne, baba, öğretmen olarak ele alıyorlar.
Kardelen’in, aradan geçen zamana rağmen aynı konuyu ele almasından çıkarılabilecek önemli neticeler var. Dün lise öğrencisiyken yazı yazdığı bir dergide bugün lise talebesi bir evlâdı olduğu halde yine eser kaleme almak, alabilmek, dünyanın her yerinde takdirle karşılanır. Takdir, doğru fikir üzere hem yazana hem yazma imkânı sunana... Bizimle ilgili varılacak neticeleri, okuyucumuzun ve halden anlayanların irfanına bırakalım.
Ülke hesabına çıkarılabilecek neticeye gelirsek, aradan geçen bunca zamana rağmen eğitim sistemi halen üzerinde düşünmeyi, konuşmayı, yazmayı gerektirecek kadar problemli. Yazboz tahtası gibi üzerinde sürekli oynanan ama bir türlü istikrar sahibi olamayan bir sistem var karşımızda. Neredeyse iki yıl üst üste aynı isimde sınava giren öğrenci yok. Düşünsenize, ÖSS–ÖYS ile başlayan üniversite yolculuğunda, geçen zaman içinde her yıl değişen isimlendirmelerde alfabenin neredeyse bütün harfleri kullanılmış. Ve aynı durum bütün kademelerdeki sınavlar için de geçerli. Sınav isimlendirmeleri akılda kalıcı bir örnek. Yoksa bütün sınavlar eğitimin şekli yönü. İşin şekil tarafında böyleysek varın esasını siz düşünün. Üzücü olan yönü bu…
Çeyrek asır, pek çok mesele için, pek çok meselenin çözümü için uzun bir süre, eğitim için ise çok uzun süre… Kaç nesil elinizden geçer… 9. sayımızı milât olarak kabul ettiğimiz için bu süreyle sınırladık yoksa eğitimdeki arayışlarımızın tarihi, asırlara dayanır.
Kardelen, eğitim konusuna 9. sayısında nereden baktıysa, bugün de aynı pencereden bakıyor. Tanzimat’tan beri hayranlığı aşan bir budalalıkla bütün problemlerinin çözümünü başka medeniyetlerde arayanların aksine biz bütün meselelerimizin, dertlerimizin dermanının Anadolu’da, Anadolu’ya hâkim olan ruhta olduğunu biliyoruz. Eğitim hususunda, Finlandiya ve Japonya örneklerini “ilmin müminin yitik malı” olduğu anlayışıyla incelemeyi doğru görürüz. Hayatın her alanını olduğu gibi eğitimi de kendi inanç değerlerimize göre şekillendirmek ve esaslandırmak gerektiğine de şiddetle inanırız.
Geçen sayımızda aramıza katılan İlkay Bey, Kardelen’e yeni bir soluk getirdi. Dosya konumuzla ilgili 8 farklı kaleme yönelttiği sorulara verilen cevapları “Mülakât” bölümünde okumanızı tavsiye ederim.
Keyifle okuyacağınıza inandığımız eserlerle dolu bir dergi sunmaktan mesuduz. İyi okumalar.
|