Dost cemali Mehmet Hasret Sayı:
105 -
Dostum, sen karınca terbiyesi görmüş adamsın, nice terbiyelerden geçtin, sabrettin, sabrın hazine oldu üzerinde; o vakit kurşun işler mi cemaline senin, sen yürüsen barut kokusu dağılır, keder iz tutmaz; acı çekmenin, acıya ilham olmanın değil, huzur vermenin adamısın sen…
Senin tırnağın karıncaya benzer, konuşman humus, bereket, amber… Malûm… Hepimiz gam yüküyle doluyuz, ama bu gam yalnız bohçası sırtında olmaktan, hasretin seni bir fikrin kıyamı yapmasından…
Ay, güneş demişler; hepsi geçen zamanın ağlama sesi… Ağlamaksa, pişmektir…
Ne kadar cana erersen er, gonca gül de solar, bizim derdimiz bülbülün derdi, figânı misilsiz boyadır, gökleri boyar…
Beraber bir sıratımız var, gün daraldı, yastık altlarında güneşler, ağaçlar, ağaçlarla konuşan cevher…
Söğüdün duygusu, çınarın duruşu sende, sen bir kıymeti kıymet yapan kıymetsin, çünkü karıncalar senden işaret bekler…
Evlerin şavkı döküldü, yola çıkmakla yol bitti zaten; terbiyen geldi, her şeyi düzeltti; sende bir yüz var, cemali yalnız ufukta belirir; sen o yolda karınca misali bir yola koyulmuşsundur, bütün menzilleri, ufukları terk etmişsindir, her şeyi ve sonunda terki de terk etmişsindir...
“Ey dost cemalin güneşe, aya benzer”, nereye gitsen artık “işaret” sensin…
|