Sünnet edebi Necip Fazıl Kısakürek Sayı:
108 -
Bu bahis, mücerret ahlâkın müşahhas plânını gösterici ve İslâm’ı bütün renkleri ve çizgileriyle billûrlaştırıcıdır.
Her şeyi Allahtan getiren Resuller Resulünün sünnetleridir ki, İslâmî edebin tek eksiği olmayan manzumesidir ve bu manzumeyi yakından görebilmek için onu sınıflara ayırmak lâzımdır.
İbadet sünnetleri, içtimaî ve umumî hayat sünnetleri, ferdî ve hususî hal sünnetleri.
Bunlardan ilki, asker üniforması gibi sabit, kat’î ve mecburîdir. Hiçbir düğmesi öbür düğmenin daha üstüne, altına, sağına, soluna geçirilemez. Yerlerinde gösterilmiş olan bu sünnetlerden ötesini “Sünnet edebi” veya “Edep sünneti” olarak isimlendirebiliriz.
Sünnete riayet, kutsiliğini ve üstünlüğünü doğrulama şuurunu asla kaybetmeksizin, her zaman ve mekânda yerine getirilemeyebilir. Sünneti red ve istihkâr küfür, tatbik edememekse sadece o faziletten mahrumluktur. Sünnete uymayanların şefaatten mahrum kalacakları hükmü ise, belki iyi niyetli, fakat gerçeğe zıt bir yobaz iddiası… Allahın Resulü, küfür müstesna, cinayetlerin en korkuncunu işleyenlere bile şefaat edeceklerini birçok hadîslerinde ifade buyurmuşlardır. Bu rahmeti “suret-i hak” edasıyla kısmak kimin haddine!..
Sünnete riayette usul, onun dış şekline yüzde yüz bağlı kalarak içi ve muradıyla benimsemek ve muradın tam gerçekleşip de şekilde bazı farklar olabileceği yerlerde hududu korumayı bilmektir. Diş temizliği ve duş altında gusül buna misal… Yoksa tatbiklerin kabuk tarafında kalıp cevherine ulaşamamak, hiçbir netice elde edememeye varır.
Kâinatın Efendisi kabak yemeğini seviyordu diye onu seven ve yiyene ne mutlu!.. Fakat başka bir garazı olmadan “benim tab’ıma uymuyor” diye yemeyeni suçlandırmak ve onun ferdî hürriyet hakkını kesmek de sünnet sahibinin rızasına uygun değil…
“Benden size bir hadis nakledilir ve o sizin içerinizi açar, sizi ferahlatır, size hoş gelirse, bilin ki, o benimdir; aksine içinizi kapar, sizi sıkar, size giran gelirse benim değildir.” mealinde bir mucize hadîs vardır ki, sahibinin hak Peygamber olduğunu gösterir bir (fors) gibi hakikat kalesi üstünde dalgalanmakta… Gerçeği müminin vicdanında arayan böyle bir sözü Peygamberden başka kimse söyleyemez.
O halde umumî ve hususî edep sahasındaki sünnetlerde vicdanî bir mutabakat şartı aramak ve bazı yerlerde naz edası gösteren ferde rahmet gözüyle bakmak ve yobazın kızılcık sopasını kırıp yerine yalnız rüzgârı olan bir güvercin tüyünü vermek en derin bir idrak eseri olur. Din böyle yürür ve sünnetten gaye böyle devşirilir. (İman ve İslâm Atlası, sayfa 216)
|