Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1034 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Alt Tarafı İnsanlık
İlkay Coşkun

  Sayı: 111 -

Sınırda İnsan

Son yıllarda İslâm inancını çağrıştıran, merhamet duygusunu barındıran muhacir kelimesinin yerine benzer anlamlara gelen “göçmen, sığınmacı, mülteci” gibi kelimeler kullanılır oldu. Bu durum günümüzün bakış açısına daha çok angaje olduğumuzun nişaneleri olsa gerek. “güvenli bölge”, “açık kapı politikası”, “Mülteci Yüksek Komiserliği”, “İnsan Hakları İzleme Örgütü”, “geri kabul anlaşması”, “geçici koruma”, “geri gönderme merkezleri”, “misafir işçi”, “yasadışı göçmen” gibi onlarca tanımlama ve bakış öyle veya böyle hayatımızda daha çok yer etmeye başladı. Hele hele muhacir kardeşlerimize sığınmacı, yasa dışı göçmen terimlerle kriminalize edilmesi ne kadar büyük bir acı. “Geçmiş ve gelecek su gibidir birbirine benzer” diyen İbn-i Haldun sözünde olduğu gibi kendi köklerimizden alacağımız fikirlerle, kendi öz felsefemizle, psiko-sosyal zihniyet değişikliğine evirilmemiz gerekmez mi? Kendi yaklaşımlarımızla konuyu ele almamız gerektiğinin zamanı geldi de geçiyor bile. Hattâ imparatorluk reflekslerimizi daha çok kullanma cesaretinde bulunup hayata geçirmemiz daha elzem olacaktır.

 

Araf’ta Birçok Hayat

Savaşa, göçe maruz kalan insanın yaşadığı travmanın yanında bizlerin yaşadığı devede kulak. Ülke olarak seksen milyonluk çabalarımız, sıkıntılarımız, göçmenlerle beraber seksen beş milyon olarak devam ediyor düşüncesi düz mantıkta bile olsa insana huzur veriyor. Misafir, rızkıyla gelir anlayışını diri tutmak da böyledir. Tam tekmil bir derviş edasında olunmasını beklemek biraz hayalcilik olur ama biraz empati yapılabilir en azından diye düşünüyorum. Suç, kabahat kişiseldir. Yaşanan her olumsuzlukta muhacir kardeşlerimize toptancı yaklaşımla, önyargı ile bakmamak dahi güzel bir haslet olsa gerek.

 

Her Sayı Bir Acı

Kimi ev sahibinin, iki misafir geldiği zaman eli ayağı dolaşır. Kimi ev sahibi de onlarca misafiri ağırlayıp gönderir gururla. Dayanmada doyum hali, üst limit hali farklı farklıdır her birey için. Bu durum biraz da kendini koruma içgüdüsünün nedenlerindendir. Çok da yadırgamamak gerekir. Ülkemize göç rakamlarına bakacak olursak; 1922-1938 yıllarında, Yunanistan’dan 350 bin soydaşımız, 1923-1945’te Balkanlardan 800 bin, 1988’de Halepçe katliamı sonrası Irak’tan 52 bin, 1989’da Bulgaristan’dan 350 bin, 1. Körfez Savaşı sırasında Irak’tan 470 bin, 1992-1998 arası Bosna’dan 20 bin, 1999’da Kosova’dan 18 bin, Makedonya’dan 10 bin, Afganistan’dan 300 bin, daha çok da Suriye’den üç-dört milyon göçmenin geldiğini düşünürsek tarih boyu hep bu göç kabullerini yaşadığımız görülmektedir. Bu göçlerle iç içe olduğumuz bilinen bir vakıadır. Suriye göçü, göçmenlerin çokluğu nedeniyle ülkemizi sayı olarak zorladığı bir realite ama olağanüstü bu zor şartları da görmek gerekir. Daha çok tabiatla beraber nükseden “felâket” kelimesi büyük göçlerle de anılsa da bu tanımlamalar daha çok bu hale duçar olanlar için doğru diye düşünüyorum.

 

Hatalar ile Hatalar Ortadan Kaldırılamaz

Muhacir dostlarımızın ülkemizde tarım, çobanlık, sanayi iş gücü gibi bilindik birçok alandaki katkılarını sıralamak istemiyorum. Çünkü eve gelen misafirin ne zaman gideceğini sormanın, hangi işin ucundan tutacaksın diye sorgulamanın, ne kadar sevimsiz olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. İşin diğer bir tarafı; misafirlerimize karşı hep olumsuz yaklaşımlar gösteren belli bir kesim var. Onlara, ikiyüzlü batının; eğitimli, paralı seçme göçmen aldıklarını da hatırlatmak gerekiyor. Yalnızca belirli kriterlere uyan mültecileri kabul ederek ayrımcılık yapmak ne insan haklarına ne de bu özgürlükçü anlayışlara uyuyor. Bir haliyle, özgürlük ve demokrasinin tanımına uymayıp vicdanları kanattığı kesindir. Emperyalist doymazlığında yaşanan bu trajedilerin sonuçları ortadayken, İngilizlerin tabiriyle “ölü kedi stratejisi’nde bulunmaya ne hacet.

 

Yardımlaşmanın ve Dayanışmanın Gücü

Gerek yardımlaşma gerekse de dayanışma olgularımızı aktif tutmalıyız. Buna gücümüz, mecalimiz yetecektir. Çalışma hayatında olan muhacir kardeşlerimizin haklarını yememek bile birçok sıkıntıyı bertaraf edecektir. İnsanın yakası ile yüreği arasında hep bir bağ olmalıdır. Dayanışma ve yardımlaşma olgusunu sadece varsıl ve güçlünün vicdan ve keyfine bırakmadan, yeri geldiğinde yükü topyekûn sırtlanmalıyız. “Bir taş ile bir kale yapılmaz” Kafkasya atasözünde olduğu gibi güzel bir birliktelik anlayışı sergilenmelidir. Dayanışma ve yardımlaşmayı, insanlığın en eski ve en değerli bir kurumu olarak görüp bu minvalde istikamet almalıyız. Ahmet Arif’in dediği gibi; “kirveyiz, kardeşiz kanla bağlıyız” Ötesi var mı?

 

Suyu Kirleten, Suyun Dışından

10 Aralık 1948’de imzalanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 14/1 maddesinde, “herkes, zulüm karşısında başka ülkelerden sığınma talebinde bulunma ve sığınma hakkından yararlanma hakkına sahiptir” denmektedir. 1951 yılında imzalanan Cenevre Mülteci Sözleşmesinde de mültecilerin sınır dışı edilmeleri ya da zorla geri gönderilmeleri yasaklanmaktadır. Bunlara rağmen uygulamaların, kuramlardan önce gelmesi gerektiğini çokça hatırlatıyor yaşanan bu süreçler. Bunun gibi uluslararası, bölgesel ve yerel anlaşmalar, kanunlar varken, bunlara zıt uygulamalarla karşılaşılıyor maalesef. Her ne kadar biz insanları; tedbirlerin ve korkuların hayatta tutmasının yanında, cesaretlerimizin, özverilerimizin daha çok ödüllendirdiği kesindir.

 

Asıl Sorun Göç Değil, Savaşlardır

“Asıl sorun göç değil, savaşlardır” sözünü çokça haykırmakta fayda var. Batının, emperyalistlerin, bölgemizdeki jeo-stratejik çıkarlarını savuşturabilmek için biz Müslümanların güç birliğini inşa etmekten başkaca çare gözükmüyor. Yaşanan bunca vekâlet savaşları yeterli derecede alenileşmedi mi? Orta Doğu’da daha kaç ülkenin Lübnanlaşması gerekiyor. Bunların sonucu olarak, daha çok iptidai bot ve teknelerde yaşanan ölümler ve onanmaz yaralar açılmaya devam ediyor maalesef.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Mustafa Esmer    21.02.2022
Yorum : Teşekkürler hocam Ağzına sağlık başarılar diliyorum





 
Ayağa kalk Sakarya... - Sayı 120
Filistin... - Sayı 119
”Ateş Bandosu” Mustafa Ce... - Sayı 118
"SALKIM SÖĞÜT SUYA KÜSMÜŞ... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Nüfuz plânlaması diye bir şey tutturmuş gidiyorlar.
Ülkedeki kazalar, ihmaller ve terör sebebiyle ölenler hiç hesaba katılmıyor.
İnsanımızda bu ibret almamak, hükümetlerimizde bu beceriksizlik olduğu sürece bırakın planlamayı, nüfusu teşvik etmeleri gerekmez mi?
Yoksa bunca ölüme karşı bu tedbirsizlik, nüfuz planlamacılarının işi mi?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15720292
 Bugün : 3423
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656526
 Bugün : 439
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim