Hocanın Heybesi Necip Fazıl Kısakürek Sayı:
113 -
Her şey gibi, yeniden keşfetmek ve değerlendirmek borcunda olduğumuz millî kahramanlarımız arasında Nasreddin Hoca bir mizah sanatkârı değil, son derece keşîf ve derin mizah edâsı içinde, insana yıldırım hızıyle en muğlak hakikatleri sezdiren bir hikmet telkincisidir.
Lenin’e sanatkârlardan kimi sevdiği sorulunca “Şarlo’yu severim ve onu asrımızın en büyük adamı sayarım!” demiştir. O Şarlo ki, Nasreddin Hoca’nın mizaç hamurundan bir lezzet belirttiği halde, Hoca’ya nispetle, boksör Mehmet Ali’ye göre cılız bir çocuk…
Onun en sevdiğim hikâyelerinden biri, meşhur Heybe nüktesi… Eşeğin sırtında, heybeyi kendi sırtına alışı ve bunu eşeğin yorulmaması için yaptığını söylemesi…
Hoca, usta bir elde, tahlil ve terkibe tâbi tutulacağı gün, pırıl pırıl billûrlaştırılacak hikmetler arasında bu hikâye şöyle yorumlanacaktır:
“İnsan, hükmettiğinin yükünden bir parçayı, ondan eksiltmeksizin de olsa sırtlayacak olursa, asıl yük altındakinin halini anlar ve ona göre adaleti yerine getirir.”
Bu derin ve nefis hikmeti, bilhassa hükûmet büyüklerine öğretmek lâzımdır. Onlar eşeğin yükünü, altlarındaki heybeyi sırtlarına alarak taşıması yerine, kendi et ve kemik külçelerini de bu yüke hissizce ekleyen ve en küçük kaygıdan bile yoksun yaşayan kimselerdir. Ve bu halin en canlı örneklerini eski Halk Partisi vermiştir.
Yeni Halk Partisi ise heybeyi sırtına vurmak yerine, merkebe Ağrı Dağını yükleyip tepesine de kendisi geçmiştir.
Her gün yeminden bir arpa tanesi kesile kesile bir deri bir kemikten ibaret bırakılan merkebin arkasından yine Nasreddin Hoca esprisiyle söyleyebilecekleri şudur:
“-Tam alışmak üzereyken ömrü vefa etmedi!”
Dizleri üstüne çöküp Ağrı Dağının ve tepesindekilerin üstünde eşelenmeyi bilmeyen zavallı merkebe, Avrupalı katırlar bile ağlıyor ve yemlerinden arta kalanları göndermeyi düşünüyor.
Siz hâlâ CHP sürücüsüne muhalefet hakkını tanımakta ve ona ivaz vermekte devam edin, durun!.. (Raporlar 8, 5. Basım, sayfa 151)
|