Kültür Savaşçılarımızdır Dergiler Turgut Yıldızan Sayı:
114 -
Ah dergilerimiz! Öksüz dergilerimiz. Kimsesiz dergilerimiz. Hayata öyle sarılıyor ki bu hayat pahalılığında… Nasıl hayatımızı renklendirebiliyorlar şaşkınım. Okuma oranının çok düşük olduğu zamanda, teknolojik iletişim ve eğlence araçlarının dimağlarımızı tutsak ettiği memleketimde kim okur bu saklı hazinelerimizi? Kime okuturlar bu kültür deryasının nadide incilerini bilemedim.
Yazması bir çiledir, baskısı ızdırap, dağıtımı işkence… Dolarların havada uçuştuğu yazılı ve görsel medyanın yazarları dışında bu dergilerin yazarları bile, finansörleri bile, editörü bile, okuyucuları bile ücretini ödeyerek sahip olurlar bu dergilere. Diyelim ki yazdık, sonra bastırdık, sonra gönderdik, sonra aldık, haydi sonra okuduk ve beğendik de nazımız geçenlere tavsiye ettik. Amannn! Ne yaptın sen. Hiç tavsiye edilir mi? Koru kendini. Koru moral gücünü, gelen söz bombardımanından;
“Sanki dünyayı siz kurtaracaksınız.”
“Okuyup da ne kazanıyorsunuz?”
“Bunlarla vakit kaybedeceğine para kazan.”
“Bunlar karın doyurmaz vazgeç bunlardan.”
Söyledim değil mi? İşte hali pür melalimiz dostlar. OKU diyen bir dinin mensupları olan bizler, ilimdir diye yere düşmüş bir kâğıdı yerden alıp öpüp başına koyan milletimiz, Orta çağ karanlığını yırtıp ilmin aydınlığına kavuşturan barış ve saadet medeniyetinin fedakâr neferlerine ne oldu böyle? Halbuki aydınlanma çağını Avrupa’da bizim kurduğumuz uygarlık harekete geçirmedi mi? Farabî olmasaydı müziğin ortak bir dili olabilir miydi? İbni Sina olmasaydı hastaları tedavi ve ameliyat ederek sağlığına kavuşturabilecek miydik, Piri Reis olmasaydı dünyayı kıtaları öğrenebilecek miydik? Bu kadar güzellikleri dünyaya yaşatan bizler şimdi kültürden bihaberiz, sanattan bihaber…
İşte dergilerimiz bütün olumsuzluklara rağmen çırpınıyorlar medeniyetler kuran, dünyaya barış, ilim ve adalet getiren medeniyetimizin kaynağı olan kültürü yaşatmaya ve geliştirmeye. Çünkü dergiler kültürümüzün kaleleri olmak zorundadır. Çünkü dergiler yazar, şair, ressam ve sanatçılar yetiştirmek zorundadır. Çünkü dergiler ülkemizin yeteneklerine fırsat ve imkân vermek zorundalar. Yazanı ve sanat erbabı olmayan milleti bir düşünsenize; başına neler gelir?
Yabancı kültürlerin bombardımanı altında kendinden utanır, ailesinden utanır, milletinden utanır, tarihinden utanır, inancından utanır Allah korusun. Kıyafetinden utanır, düğününden utanır, bayramından utanır, askerinden utanır, selâm verme şeklinden utanır, değerlerinden utanır Allah korusun. Ve yabancı kültüre sahip ulusların konuşmasını, sevinmesini, üzülmesini, eğlenmesini, cinsiyet anlayışını, takılarını, kıyafetini, iletişim biçimini ve dilini… Dilini yitirmiş insanlardan oluşan topluluğa millet denir mi? Anladınız mı şimdi okumayan, düşünmeyen, yazmayan, kitap ve dergilere itibar etmeyen toplumun akıbetini?
Yunus Emrelerimiz vardı bir zamanlar. Dergilerimiz Yunus olacak şairleri yetiştirme derdinde. Mevlânâlarımız vardı bir zamanlar. Mevlânâ hoş görüsünü cihana haykıracak yazarları yetiştirme derdinde dergilerimiz. Mimar Sinanlarımız, Karahisarilerimiz, Nasrettin Hocalarımız, hattatlarımız, ebru sanatçılarımız, tezhib sanatçılarımız yetişecek bu dergilerin verdiği sanat şuuruyla.
Dergiler neredeyse birden fazla kitap okuma fırsatı veriyor bizlere. Kitap çapındaki fikir, düşünce duygu ve kaygıları hülasa ederek sunuyor zihnimize. Bu durumda az zamanda çok fikir, düşünce ve duyguların sentezine ulaşıyoruz. Batıda dergiler haksızlığa karşı isyanların başlatılmasında temel unsur olurken ülkemizde edebiyatımıza çığır açan ekoller olmuştur Osmanlının son dönemlerinde… Her dergi bir fikrin meşalesini tutuşturmuş gönüllerimizde. Sonra kültür dünyamızı aydınlatan koca bir ışık ordusu olmuş yeni nesillere. Vatanı kurtaran askerlerimizin kahramanlığıysa askerlerimize vatan sevgisini veren dergilerdeki fikir dünyası, şiirlerin deryası, hikâye ve öykülerdeki değerler ummanı değil mi? O dergiler olmazsa biz nereden okuyacaktık Bayrak Şiirini, Bir Memleket İsterim Şiirini, Sakarya Destanı’nı, Han Duvarlarını…
Yazar olmak isteyenlere, şair olmak isteyenlere, edebiyat ile uğraşmak isteyenlere kapağını açan dergilerimiz âdetâ kültürümüzü koruyan ve geliştiren bir fikir vatanıdır. Eğer dergilerimizde yeni yazar ve şairlerin deneme, makale, öykü ve hikâyelerine yer vermezsek kültür pınarlarımız kurur gider. Yani dergilerimiz tiraj tuzağına takılıp yeni sanatçılarımızın acemice yazılmış eserlerini dışlamamalıdırlar bence. Yoksa bizden sonra yıkılır gider kültür vatanımız. Kültür vatanımız yıkılırsa vatanımızı koruyacak asker bulamayız da savaşmadan teslim oluruz Allah korusun…
Sonra vatan tehlikedeyken kim kurtaracak milletin bahtı kara mâderini dersiniz?.. Savaş devam ederken işgal altındaki İstanbul’da bile “Sırat-ı Müstakim” ve Sebilür-Reşad” dergilerini çıkararak fikir ve düşünce alanında düşmanı mağlup eden Mehmet Akiflere, Eşref Ediplere, Hasan Basrilere, Hasan Tahsinlere her şeyden fazla ihtiyacımız yok mu? O zaman dergilere namusumuz gibi, fikir bayrağımız gibi düşünce vatanımız gibi sahip çıkmalıyız da bir medeniyet hamlesinde yol alan fikir ve sanat dünyamızı güçlendirmeliyiz vesselâm.
|