Usta Olmak Zor Be Dostum Turgut Yıldızan Sayı:
112 -
İşinin ustası ol be dostum. Hem işine âşık ol, hem de işinin ehli. O zaman insanın mertleri bulur seni. O zaman müşterilerin dertleri yormaz seni. Alnın ak olur, kazancın helâlinden hak olur sana.
İşinin ustası olmak zor mesele be dostum. İşinin ustası olan yaptığının ardında durur. İşinin sağlamlığına tüm varlığıyla kefil olur. Senin işin ihtiyaçları giderecek kadar önemli olmalı vicdanında. İşten bir mahrumiyet yaşamamalı işinin muhatabı olanların beklentisi. İşinin ücretini verenler o işin sonunda memnunluk yaşamalılar. Eğer “verdiğim ücreti hak etmedi bu iş” diye düşünürlerse o zaman size, bu ücret haksız kazanç değil midir? Haksız kazanç helâl olur mu hiç? Bilirsiniz bu, kul hakkına girmektir. İşte bilerek bilmeyerek diye dua ederiz ya… İşte böyle risklidir işinin ehli olamamak.
Sevdiği işin ustası olabilir insanoğlu. Eğer sevemediyse o iş, deyim yerindeyse işkence olur sana dostum. Bitmez bir türlü. Hani derler ya; “lokmalar büyür de büyür, bir türlü hazmedemezsin.” Seveceksin işini ki işinin muhatabı memnun olasıya kadar çabalayacaksın eğer “müşteri velinimetinse.” İşini o kadar aşkla ve fedakârca yaparsın ki… İşini bitirinceye kadar uykular gözüne haram olur, bütün varlığını feda edersin işini mükemmelleştirebilmek için. Bir Âdemoğlu gelir de burun kıvırıverir ya eserine. Yüreğinden vurulursun, başın döner de… Aman kendini kaybetmeyesin. Çünkü önemli olan senin gururun değil eserinin mükemmelliğidir. Sen alnının akıyla bitirmişsen bu işi başkasının lâfı kulağın duysa da içine işlememeli. Sadece “bu iş sana göre değil hemşerim, sen var git başka kapıya” demek düşer. İşte böylece işin veya eserin mükemmel bir ruh kazanmıştır. Artık sen hem işinin hem de işlerinle ilgilenenlerin gönüllerinin ustası olursun. İşine âşık olmak böyle bir şeydir işte.
Ustalıkla işinin hakkını veren dostum sonunda yaptığın işten memnun olduğunda göreceksin ki huyun da bir güzelleşmiş. Yüzünde görenlerin içini ısıtan bir gülümseme, kalbinde daha fazla faydalı olabilme hevesi, dilinde insanların dertlerini unutturan tatlı bir muhabbet bulursun da inanamazsın kendine. İşinden evine gidinceye kadar hatırını soranlar, biraz fazla konuşup yüzünün gülümsemesini içine doldurmaya çalışan dostların hareliyor çevreni. İnsana başka ne lâzım gelir? İnsanı insan yapan saadettir, mutluluktur vesselâm.
Şimdi düşünelim ki kamu hizmeti gören amir ve memurlar bildikleri ve sevdikleri işinin memuru ve amiri olurlarsa yaşanan memnuniyet ve mutluluklar tüm toplumu kucaklamaz mı?
Neden olmasın? Emaneti ehline verebilmek… İşte bütün mesele bu dostlar.
|