Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     667 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Dünyayı İmar
Kadir Bayrak

  Sayı: 115 -

Saadet asrında umre niyetiyle yola çıkan kutlu kafile, Hudeybiye’ye vardıklarında, Allah Resulünün (sav) devesi Kusvâ, oradan ileriye, Mekke’ye doğru bir adım dahi atmadı, atamadı. Yönünü Medine’ye çevirdiklerinde hızla yürüdü ama aksi istikamette bir güç onu durdurdu.

Mübarek dudaklardan, “Ebrehe’nin filini Mekke’ye girmekten men eden Allah, Kusvâ’ya da müsaade etmiyor.” sözü işte o zaman döküldü…

“Çağrı” filmini izleyenler şu sahneyi hatırlayacaktır; Peygamber mescidinin yerini de zahirde, görünürde Kusvâ belirledi. Temelinde takva, iman, teslimiyet olan, Yesrib’i medenî kılacak, Medine yapacak mescidin yeri bu şekilde tayin edildi.

Derin ve gerçek mümin, mescidin yerini kimin belirlediğini idrak etmek, anlamak zorunda…

Medine’de yaşanmaya değer hayatın bütün ölçülerini; iman, ibadet, ahlâk, temizlik, iktisat, ziraat, ordu, eğitim, aile, komşuluk ve hayata dair her ne varsa inşa edecek olan nesil, o mescitte yetiştirildi.

Anlıyoruz ki neslin, beşeriyetin ihyası, inşasıyla birlikte, belki de neslin, beşeriyetin ihyasından, inşasından önce maddenin, dünyanın imarına ehemmiyet verildi.

İnsanlığın atası, babamız Âdem peygamber dünyaya indirildiğinde, O’na da ilk olarak Kâbe’nin inşası emredilmişti.

Dünyayı imar, mahlûkların en şereflisi insanın, vahye muhatap insanın, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya ve hemen ölecekmiş gibi âhirete memur insanın, hak ve vazifesidir.

Bugün, diğerlerinin güneşini yok etmek hırsıyla birbirinin sırtına binmiş ve altta kalanın canı çıksın misali yükselen, modernlik adı altında sıkıştırıldığımız apartman ve gökdelenleriyle, en verimli tarım arazileri üzerinde inşa edilen, suyu, toprağı, gıdayı ve soluduğumuz havayı kirleten sanayi tesisleriyle, ağacı, ormanı, denizi yok etme pahasına dikilen otelleri, tatil siteleri ve daha neleriyle dünyayı imar değil ifsat ediyorsak, bu insanın kendisine tanınan hakkı suiistimal ettiğinin ve vazifesini idrak edemediğinin delilidir.

İnsan, güneşin doğduğu topraklardan, son ışığının görüldüğü coğrafyaya kadar, tek metrekaresini, tek zerresini ihmal etmeden dünyasını Kâbe’ye, Kâbe’nin temsil ettiği mânâya göre inşa ve imar etmeliydi. Küfürde kalan kısmına hak vermemekle birlikte onları anladığımızı farz edelim; en azından İslâm’la şereflenen kısmı, mezarlıklarında ölülerinin yüzünü döndürdüğü istikâmete, asıl hayattayken dönmeli ve yaşanmaya değer hayatın her alanını o istikâmete göre tanzim etmeliydi.

Olmadı.

Dergimizin sahibi Ali Erdal’ın, Üstadın Veliler Ordusundan 333 isimli eserini değerlendirdiği konuşmasında dikkat çektiği şu ölçüye muhtacız;

Sözün sahibi Hicrî yedinci asırda yaşamış bir büyük, bir velî; Ebülmekârim (Alâüddevle)…

“Allah bu yeryüzünü ve istihsal sahalarını hikmetle yaratmıştır; mamur, semereli ve faydalı kılınması hikmetiyle… Eğer halk dünya mamurluğundan ne fayda erişeceğini ve yeryüzünü kupkuru bırakmaktan ne günah doğacağını bilseydi, gayesini ve vücut hikmetini tamamiyle anlamış olurdu. Toprağından bin batman mahsul çıkacak bir insan, eğer ihmal ve isteksizlik yüzünden dokuz yüz batman mal elde edecek olur ve aradaki yüz batman fark insanların istifadesinden uzak kalırsa biliriz ki, bunun hesabı kendisinden sorulacaktır. İnsanların faydasına sarfedecek bir  vaziyeti  bulunduğu  halde bundan kaçan   yeryüzünün ümranında pay sahibi olmak istemeyen ve üstelik bunun ismini, dünyayı terk, züht ve takva koyan insan, şeytandan başka kimseye tâbi değildir.”

İnanan adam, şartların, konjenktürün, zamanın, mekânın esiri olmaz, olamaz. O, her hâl ve şartın üzerine çıkar, inandığı doğruları hayata hâkim kılar. Bugüne kadar olmaması, bundan sonra olmayacağını, böyle sürüp gideceğini göstermez. “İki gününü eş geçiren aldanmıştır” ve “İşini iyi, güzel ve doğru yapanı Allah sever” hadisleri ve “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, hemen ölecekmiş gibi âhiret” ölçüleri mademki kıyamete kadar var olacaktır, bir gün bu ölçüleri tatbik edecek bir nesil gelir. Ve dünyanın da âhiretin de hakkını teslim eder.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Fars irfanı var mıdır?... - Sayı 122
Hesaplaşma zamanı... - Sayı 120
Vah benim halime!... - Sayı 119
Devletimiz daim olsun!... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Batılı düşünürler-Tolstoy ve niceleri gibi-mutlak olan bir şeyin olması gerektiğini gayet tabi bir şekilde fark edebiliyorlar. Ama bizim aydınımız (bulundukları yere nasıl geldikleri malum); bırakınız ülkenin dünya üzerindeki sorumluluğunu fark etmeyi, düşünmesi gereken bir beyinlerinin olduğunun bile farkında değiller. Ülkemizde, he sahada yaşanan boşluğu daha başka nasıl açıklayabiliriz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509398
 Bugün : 332
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629098
 Bugün : 9
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim