Karar G?n? Hüseyin Kete Sayı:
57 - Temmuz / Eylül 2007
Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir diyen büyüklerimiz; onların harcanmasını da toplumun istikbâlinin kararmasiyle bir saymışlardır. Yani onları susturmak, pasifize etmek, saf dışı bırakmak çabaları bir topluma yapılabilecek en büyük kötülük… Zira onlar enderdir ve birkaç asırda bir yetişirler.
İçimizde “Truva atları” veya satılmışların isteği odur ki, bu değerli düşünce adamlarının, fikir ve kanaat liderlerinin etkileri, tesirleri kırılsın, böyle insanlar, yazarlar gelecek nesillere tanıtılmasın!
Onlar ister ki, yeni nesiller Batı hayranlığı ile büyüyüp gelişsinler, başka değerleri tanımasınlar, tanısalar bile onlara önem vermesinler!..
Ya biz ve evlâtlarımız ne yapsın?
Acaba, başımıza örülen bu pis ve kirli çorapların tılsımını kim ve hangi kahraman çözebilir? Bu küstah cüretkârların, burnunu hangi kahraman, nasıl bir eserle yere sürter? Onu bekliyoruz. Bunların cesaret kaynağı mutlaka bizim tepkisizliğimiz ve suskunluğumuz!.. Türkiye’nin istikbali bu dilin çözülmesine bağlanmıştır. Ya susa susa yok olacağız veya “Benliğimiz”i dobra dobra haykıracağız.
“Olmak mı olmamak mı; işte bütün mesele!” dendiği gibi… Türkiye batacak mı, çıkacak mı sorusunun karar günüdür. Ya “Bir”de birlik olacağız kurtulacağız, veya çokta, çoklukta yok olacağız.
Bu “Bir”lik ve “çokluk”ların tanımını milletimizin irfanına havale ediyoruz!.. İşte bu irfandır ki, ileri görüşlü, edebli, saygı değer düşünce, fikir ve kültür adamlarımıza sahip çıkarak, onların rehberliğinde yeni nesillere kendi değerlerini, maneviyatını, doğru inancını aktaracaktır. Bu “nadide” insanlar o toplum için ayrıca bir şanstır!..
İyi ki varsınız ey Yunuslar, Mevlânalar!.. İyi ki varsınız ey Fuzulîler, Bakiler; ey Arvasîler Necip Fazıllar!..
“Ustada kalırsa bu öksüz yapı, Onu sürdürmeyen çırak utansın."
|