B?y? Hüseyin Kete Sayı:
61 - Temmuz / Eylül 2008
Dinen ve hukuken meşru sayılan yollar haricinde bir takım kuvvetleri yönlendirmek için yapılan çeşitli garip işlerin tümüne verilen isim “BÜYÜ”… Bugünkü ilimlerin sahasına girmeyen ve metotlarıyla incelenmeyen şeylerin yolu olduğu da söylenemez.
Modern bilimlerin sahası dışında kalmakla varlığı yahut yokluğu laboratuar teknikleriyle bugün bile izah ve ispat edilememektedir. Ama “Büyü” vardır ve ihtisas gerektiren bir bilim dalıdır.
Ayrıca olmayan bir şey dinen niye yasaklansın ve şeytanın murdar işidir diye adlandırılsın ki (!)
Bugünün insanlık tarihi kadar çok eski geçmişi vardır. İlk defa nerede ve nasıl çıktığı meçhuldür ama batıda ve çok tanrılı ilkel toplumlarda çok meşhurdur.
Büyücü-cadı diye sihirle uğraşanları uzun yıllar ateşe atıp yakmakla cezalandıran batı şimdi u dönüşü yaparak bu işlerle uğraşanlara kötü gözle bakmıyor ve onların toplumda kurumsallaşmalarına, bu yolda enstitü bile açmalarına göz yumuyor, izin veriyor!.. Bazı kurumlarca da kullanılıyor (ilerde icap ederse açarız).
İnsan fıtrat olarak yaratılışında, genlerinde olan inanma, iman etme kodlarıyla birlikte dünyaya gelir. Bu çileli dünya hayatında başına gelen ve gelmesi muhtemel olan zorlukları, başa çıkamayacağı, güçlü, kavi problemleri çözmek için yanlış da olsa ilk akla gelenin maalesef bu günkü ortamda “büyücü, falcı ve sihirle uğraşanlar” olması, düşündürücü ve o toplum için utanç vesilesidir. İnsanların zaafları, korkuları, tereddütleri, şüpheli ve diğer insanlarla olan münasebetlerinde zarar ve menfaat temini için sıkça kullanılan “büyü, sihir” İslâm kaynaklarında çok çirkin bir iş olarak vasıflandırılmış ve insanlara “büyü, sihir” yaptırmayı da kesinlikle men etmiş, uzak durmalarını emretmiştir!..
Kâhinler, büyü sihirle uğraşanlar “cinden bir veya birkaç arkadaş edinip olmuş ve olacak şeyleri ona sorup ondan öğrenerek, bunları başkalarına bildirmek” gibi yetenekleri olduğunu söylemeleri, bazı ahmaklara, cahillere cazip ve çekici gelmiş onların kapılarını aşındırma sebebi olmuştur.
İnsanların dinî bilgilerinin yetersizliğinden çok büyük miktarda çıkar sağlayan “falcı ve büyücü” bozuntuları Yıldızname diye adlandırılan ve yıllar önce “İran”dan geldiği bilinen kitaba bakarak kendi adı, ana adı ve doğum tarihlerini “ebced” diye bilinen eski alfabenin harflerini rakama dökerek hesaplamaları, çıkan sonuca ve kişinin durumu, konumuna göre yorumlamaları, hikâyedir, masaldır, aldatmacadır.
Tiyatro sanatçılarına bile taş çıkartacak bir yeteneğe sahip olan bu “büyü ve sihir” ile uğraşanlara gidip söylediklerine, yaptıklarına tesadüfen doğru bile çıksa inanmak İslâm inancına göre “KÜFÜR” olur.
Ayrıca “büyü-sihir” öğrenmek HARAMdır. İlme fenne uymayan bir takım gizli elementleri kullanarak garip işler yapmaya çalışmak dinen olduğu kadar hukuken de yasal değildir.
Ben “büyü-sihir” ile her işi yaparım diyerek, saf insanların hüsn-ü niyetlerinden yararlanmanın, menfaatlenmenin, dünyada ve ahirette sorumluluğu çok ağırdır, cezası da çok çetindir.
Herkesin bildiği bir sebep olmadan ve açıklanması aklen, mantıken izah edilemeyen bazı garip şeyleri “sihir-büyü” diye tanımlamak da çok yanlıştır. Ama yanlış olarak tanımlayanların adedi de toplumumuzda hayli fazladır.
“Sihir-büyü Hz. Musa (as) zamanında çok revaç bulmuş ve zirveye çıkmıştır. “Firavunların bile özel büyücü ve sihirbazları” vardı.
O zamandan beri kullanıla gelen bir bilim dalı olan “sihir-büyü”nün bu zamanda ehli yoktur. Ehli olduğunu söyleyen, yapan ve uygulayanların hepsi SAHTEKÂRdır.
|