Cevap vermeye DE?MEZLER AMA... Hüseyin Kete Sayı:
61 - Ekim / Aralık 2009
İslâm'ı küçük beyinleriyle algılayabildiklerini zanneden, çıkar ve arzularını İslâm farzeden, hiçbir dinî eğitim almamış ahmaklar allame geçinerek hükümler savuruyorlar. Neymiş efendim, Türkçe ile ibadet yapılabilirmiş. Yani mealleri okuyarak namaz kılınabilirmiş! Bunların bu çıkışları konumlarına göre normaldir. Şaşmıyoruz. Çünkü hiçbir dinî altyapıları yok. Olanları ise art niyetli allâme müsvetteleri...
Bu kara cahiller Kur'ân meallerine bakarak hüküm çıkarmayı pek severler. Ve zannederler ki, bu meydan boştur. Bize de işte bu noktada yazmak vacip oluyor. Bunlar kendilerini İmamı Azam'a denk görüyorlar. Bazen de daha üstün bile görüyorlar: Bu imamlar da kimmiş tavırlarına bürünüyorlar. Onların tırnağı değil ayağının tozu bile olamayacakları halde...
İbadet dilinin Türkçe olması fikri ilk defa hiç namaz kılmayan mason Besim Atalay ve grubu tarafından ortaya atılmıştır. Bunu da Türkçe İbadet kitabında dile getirmiştir. Bu ve bunun gibi bütün sapık fırkalar Kur'ân'ı yanlış ve kafalarına göre yorumlamaktan doğmuştur. İşte bu gurup da dinde reforma kalkışmış, fakat ezan hariç, Allah bunların bu sapık çalışmalarına fırsat vermemiştir.
1932 İlâhiyat lâyihasında zamanın reformist masonları Fuat Köprülü, Kâmil Miran, İzmirli İsmail Hakkı gibiler kendilerini ifşa etmişlerdir.
Ayrıca Tevrat ve İncil'in tahrif edilmediğini iddia edenlerin kasıtları yoksa, onlara cahil demekten başka elden ne gelir. Bu mevzuda yazılmış yüzlerce de kitap vardır. Tevrat ve İncil'in bugünkü nüshalarında hem de birbirinden farklı örnekleri içinde yüzleri aşan zındık ve saçmalıkları Allah kelâmı zannetmek tarife sığmaz sapıklıktır. Bir iki örnek verecek olursak:
Bu kitaplarda Lut Aleyhisselâm’ın kızlarıyla birleşip çocuk yapmış olduğu ve iki kocası ölmüş bir kadının evleninceye kadar oğlu ile cinsî ihtiyacını karşıladığı yazmaktadır. (bakını Luk 17,32) "Lut kızlarıyla birleşti ve çocuğu oldu"(s.21).
Bu Allah kelâmı mıdır? Bu iki misal dahi bu kitapların tahrif edildiğini ortaya koymaya yeter artar... Bunların doğruluğunu kabul etmek Allah'a hakarettir. Allah tarafından tahrif olmaktan korunmuş ve korunması vaat edilmiş tek kitap Kur'ân'ı Kerîm'dir. Diğer iki kitabın tarih, edep, tıp, belâgat gibi birçok hususta hatalara sahip olması ve bir çok ayrı nüshaları olması tahrif olduklarının işareti değil midir?
Kur'ân'ı Kerîm'e inanan her müminin zaten daha önceki dinlerin hükümlerinin kalktığını bilmesi ve "Allah katında din olarak İslâm'a" iman etmesi zaruridir. Aksi ise küfürdür. İslâm'ın gelmesi ile diğer dinler nesh olmuşlardır. Allah Resulü Muhammed Aleyhisselâm'a inanmayanların mümin olamayacakları Maide Suresi'nin 51. ayetinde beyan buyurulmuştur. Kâfirleri dost edinenlerin onlardan sayılacağı ve kâfirlerin cehennemde ebedî kalacağı Ahzap Suresi 8. ayette bildirilmektedir.
Netice olarak Kur'ân'ı Kerîm'e inanmayan kişi Allah'ı yalanlamış, Onun gönderdiğini kabul etmemiş demektir. Ve karşılığında da ebedî cehennemi hak etmiştir.
Allah bizleri muhafaza buyursun.
|