"Yasak Kitap'tan" Se?meler Medya Sepeti Sayı:
49 - Temmuz / Eylül 2005
Cumartesi günkü yazım, geniş bir ilgi uyandırdı. Necip Fazıl Kısakürek’in 1968 yılında Toker Yayınları tarafından basılan ‘Vahidüddin - Vatan Haini Değil Büyük Vatan Dostu’ kitabı elimde. Son Osmanlı Padişahı ile ilgili olarak Ecevit’in başlattığı tartışmanın bugüne uzanan temel kaynağı bu söz konusu kitap, hâlâ yasak.
İddiaları her ne olursa olsun, tüm yasaklara karşı bir insan olarak, bu kitap’tan bazı pasajlar aktaraca- ğım. Tartışmayı, bu aktarmaların ardından, somut veriler üzerine daha sağlıklı biçimde yürütürüz.
Necip Fazıl, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Padişah’ın bilgisi ve desteği dahilinde gittiği ve kendisine bu amaçla 25 bin altın lira verildiğine ilişkin iddiasını, 10 belgeye dayandırmakta. Birinci belge, Ankara Hükümeti’nin Maliye Bakanı Hasan Fehmi Bey’den alınan bir bilgi. (Sabahattin Selek, Anadolu İhtilâli, Sayfa 117): ‘...İstanbul’dan ayrıldığı sıralarda Dahiliye Nezareti’ni işgal eden Mehmet Ali Bey, Paris’te çıkarttığı La Republique Enchené adlı gazetesinde 9. Ordu Kıta’aatı Müfet- tişi’ne verdiği 25 bin liraya ait makbuzun klişesini yayınlamıştır. İşte Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya götürdüğü para bundan ibarettir...
Dahiliye Nezareti örtülü ödeneğinden ödenen bu parayı Mehmet Ali Bey, yanında emniyet şube müdürlerinden Râdi Bey olduğu halde, Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a götürecek vapurun hareketinden biraz önce gelerek bizzat vermiş ve klişesi yayınlanan makbuzu da orada Râdi Bey yazmıştır.’Padişah, Mustafa Kemal’i ikna etti!’
İkinci belge, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin o günlerde Mısır’da basılan bir eseri. Bu eserin elde kopyası yok. Bilindiği kadarı ile Mustafa Kemal’in Anadolu’ya Vahidettin tarafından gönderildiği öne sürülmekte.
Üçüncü belge, Sadrazam Tevfik Paşa’nın oğlu Sultan Yaveri Ali Nuri Bey’in Başyaver Naci Bey’e söylediği muhtelif kitaplara geçen ‘Padişah, Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya geçmeye ikna ettiği’ şeklindeki sözleri.
Dördüncü belge olarak, Kâzım Karabekir Paşa’nın İnönü’nün tek şef döneminde toplattırılan Notları’nda kullandığı benzer ifadeler gösterilmekte.
Beşinci belge, Necip Fazıl’a göre, bizzat Vahidettin tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya verilen Hatt-ı Hümayûn: ‘Yâveran-ı şehriyarîm- den Erkân-ı Harbiye Mirlivası Mustafa Kemal Paşa’ya: Harbi Umumînin müttefikîn hesabına zıyaı üzerine tahassül eden vaziyet-i siyasiye, ecdâd-ı izâmm mülkünü ve makam-ı Hiláfet ve Saltanatımı müşkül ve tehlikeli bir sahaya sürüklediğinden, Hükûmet-i Seni- yemin kararı veçhile tâyin olunduğunuz mıntıkada âsayişi temin ve merz-i şâhaneme mugayir ahvalin hudûsunu men’ile cümleten def-i sâile bezl-i cehd-ü gayret ederek milletimin masuniyetini tey’id ve mülkümün eyad-ı mütearrizînden tahlisi için yekvücut olarak hareket edilmesini selâm-ı şâhanemle asker ve memuîne ve ehaliye tebliğini irade ettim.’ ‘Askere, memura ve halka irademdir’
Yani, işin bugünkü Türkçesi ile: ‘Yaverlerim- den Kurmay Tuğgeneral Mustafa Kemal Paşa’ya: Genel Savaşın müttefikler hesabına kaybedilmesi üzerine doğan siyasi durum, büyük atalarımın mülkünü ve hilafet ve salta- nat makamını çetin ve korkulu bir yere sürük- lediğinden, hükümetimin kararıyla atandığı- nız mıntıkadan asayişi sağlamak ve şahane rı- za ve dileğime aykırı hallerin meydana gelme- sini engelleyerek ve topyekûn korkulu şeylerin def’ine cehd ve gayret göstererek milletimin dokunulmazlığını gerçekleştirmek ve memle- ketimin saldırgan ellerden kurtulmasını sağla- mak için tek vücut halinde davranılmasını, şahane selamımla beraber asker ve memurlara ve halka bildirilmek üzere irade ettim!’
İlginç... Diğer 5 belgeyi de yarın gözden geçirelim ve tartışalım.
(Halit KAKINÇ: 26.07.2005)
‘Dumlupınar sonrasında şehitlerin ruhuna fatiha’ (2)
Necip Fazıl Kısakürek’in Yasak Kitabı’ndan diğer belgeleri bugün aktaracağım. Mustafa Kemal, Sultan Vahidettin tarafından Anadolu direnişini örgütlemek için görevlendirilmiş midir - yoksa bu iddia hayal mahsulü müdür, karar verecek olan ben değilim. Okuyalım ve tartışalım. Okuyabilmemiz için de önce bu kitabın üzerindeki yasağı kaldıralım.
Kısakürek’in 6. belge olarak kabul ettiği olgu, genç kumandanların yeni tayinlerle birliklerinin başına gönderilmesi ve bu tayinler hakkında, ‘...Yoksa halimiz Endülüs’e döner; bir şey yapabilmek için bu kumandanların kıt’aları başında olmaları lâzımdır’ şeklindeki kayıtlara geçen sözleridir.
7. belge, yaveri Ali Nuri’nin İstiklâl Savaşı sırasında Vahidettin’in tavrı hakkında verdiği bilgilerdir: ‘Vahidüddin, Anadolu Hareketi’ne ait zafer ve muvaffakiyet haberleri geldikçe, saadetinden ne yapacağını bilemezdi. Nitekim Dumlupınar zaferinde, selâmlık resmi, Padişah’ın emriyle, Yıldız camiî yerine Sultan Selim camiînde ve ihtişam içinde yapıldı ve şehitlerin ruhuna fatiha okundu...
Bâzı ric’at ve arazi kaybetme ânlarında o kadar üzülürdü ki, duyduğu acıyı belirtmek kabil değil... Sakarya müdafaa ve çekilmesi sırasında üzüntüsü son haddine varmış ve Ankara’nın düşmesi ihtimaline karşı korkusu, onu çılgına çevirmişti...
Askerî vaziyette en küçük fenalık onu nasıl kahredip yaralıyorsa, en küçük iyilik de saadetinden uçacak hâle getiriyordu. Sultan Vahidüddin Kuva-yı Milliyecilere karşı olmak veya lanet okumak şöyle dursun, en büyük korku ve ıstırabını onların mücadeleyi kaybetme ihtimalinde yaşıyordu...
Mareşal Çakmak: ‘...Hain değildir!’
8. belge, Kadir Mısıroğlu’nun ‘Sarıklı Müca- hitler’ adlı kitabından alınmadır. Bu kitapta, Vahi- dettin’in Mustafa Kemal Paşa’ya Millî Mücadele için yardımlarının savaş boyunca da devam ettiği ve 25 bin lirada kalmayıp 500 bin liraya ulaştığı ile- ri sürülmektedir. Bu iddianın kaynağı olarak, Şeh- zade Mahmut Şevket Efendi’nin konuya ilişkin beyanı gösterilmektedir.
Kısakürek, 9. belge olarak tarihçi Enver Behnan Şapolyo ve gazeteci yazar Tekin Erer ile arasında geçen bir diyaloğu vermektedir. THY’nin Ankara terminal binasında, şahitlerin huzurunda Kısakürek Şapolyo’ya Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Vahidettin tarafından gönderilip gönderilmediğini sorar. Cevap 2 kelimeden ibarettir: ‘Kabul ediyorum.’ Aynı soruya Tekin Erer de şöyle cevap verir: ‘Bu, herkesce malum bir hakikat!..’
10. belge, Kısakürek’in Mareşal Fevzi Çakmak’ın Çankaya’daki köşkünde Mareşal ve damadı Burhan Toprak ile yaptıkları uzun bir söyleşidir. Söyleşinin sonunu, Mareşal Çakmak, şöyle noktalar: ‘...Ben, Vahidüddin’in vatan haini kabul edemem. Son sözüm bundan ibaret... Başka bir şey de söyleyemem...’
Refet Paşa: ‘Mustafa Kemal’i sevk etmiştir’
Aslında, Necip Fazıl Kısakürek Yasak Kitap’ta 10 değil 12 belge aktarmakta, fakat taşıdıkları önem bakımından son ikisini ayrı bir başlık altında değerlendirmektedir. Yazarın ve iddia sahibinin yolundan yürüyelim biz de aynı yöntemle hareket edelim.
11. belge, Kurtuluş Savaşı’nın önde gelen komutanlarından ve Terrakiperver Fırka’nın kurucularından Refet Paşa ile yaptığı 2 sohbettir. Bu sohbetlerden trende gerçekleşen ilkinde, Eskişehir Garı’nda Refet Paşa, şöyle konuşur: ‘Şu, İtalya’da sürünen Vahidüddin’in encamına bak! Bu talihsiz hükümdar, vatanını kurtarmak için elinden geleni yapmış, amma sonunda kimseye yaranamamış olmak şöyle dursun, ismi vatan hainine çıkarılmış bir bedbahttır. Ben onun Mustafa Kemal’i bu işe sevk ve teşvik eden tek adam olduğunu yakından biliyorum. Elbette bu hakikat bir gün tarihe intikal edecektir.’
Yarın Refet Paşa ile Kısakürek’in bu tarihten 30 yıl sonra Ankara Palas’taki sohbetlerinde söylediklerine ve belki de bu belgeler arasında en ciddisi olan TBMM Zabıt Ceridesi’ne yer vereceğim.
(Halit KAKINÇ; Star, 26.07.2005)
|