Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4824 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

?ayda Dem
Ali Hasan Güner

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2005

Asteğmen olarak göreve başladığımız ilk günlerde, birlik komutanımız olan albayın; defalarca, gülümseyerek ve büyük bir samimiyetle söylediği bir sözü askerliğini yapan herkes en azından bir kere muhakkak duymuştur: "Çayda dem, askerlikte kıdem…" Biz, özellikle birliğe ilk katıldığımız oryantasyon eğitimimiz sırasında bu sözü o kadar çok duyduk ki, açıkçası ben bu sözün askerlik mesleğinde güzel bir şaka olduğunu düşünmeye başlamıştım. Katıldığımız her toplantıda "Asteğmenler, ona dikkat edeceksiniz, şunu şöyle yapacaksınız, buna kesinlikle taviz vermeyeceksiniz ve (tabii bir gülümsemeyle) unutmayın çayda dem, askerlikte kıdem"… Bu tekerlemenin ne kadar ciddi olduğunu göreve başladıktan birkaç gün sonra hemen anladım.

Askeriyede hakikaten kelimelerle anlatılamayacak kadar keskin bir hiyararşik disiplin var. Bırakın üst rütbelerin alt rütbelere hakim olmasını, aynı rütbedeki subaylar bile birbirlerine karşı kıdemlerine, yani o rütbede kaç yıldır bulunduklarına bakılarak komuta etmeye hak kazanıyorlar. İki rütbenin kıdemi aynı mı, o halde de kuvvetine, ardından sınıfına bakarak komutanı belirleyeceksiniz ve ona göre tertip alacaksınız. Eyvah, iki eş rütbeli ve kıdemli subayın kuvvet ve sınıfları da mı aynı, telaşlanmayın canım, sicil numaralarına bakın, birisi harp okulunda daha başarılı olmuştur ve mezuniyet derecesi yüksek olarak diğerinin önüne geçmiştir. İşte bir aradalarken söylediklerini emir telakki edeceğiniz subay… Askerlerin kendi aralarında tertipçilik yaptıklarından yakınanların, komutanlardaki bu hiyerarşik disiplini görüp, onlara yaraşır bir disiplin gösterdikleri için, askerleri gözlerinden öpmeleri gerekir.

Benim asıl duyduğum zaman gülümsememe sebep olan mesele ise daha da başka. Meğer bu komutanların eşleri de birbirlerine karşı komutanların rütbelerine göre hiyerarşi oluştururlarmış. Misal olarak söylüyorum, küçük bir birlik komutanı olan herhangi bir albayın eşi de, o birlikteki bütün subay ve astsubay eşlerinin lideri oluyor. Yani o birlikte yer alan eşlerin altın sıralarını ve çay partilerini o albayın eşi, hanımefendi, organize ediyor… En azından onay veriyor. Bunu öğrendikten sonra bir astsubay arkadaşımın anlattığı şu hadiseye daha fazla gülmüştüm. Arkadaşım bu olayı farklı kişilerden defalarca duyduğunu söyleyip, doğru olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirterek anlattı:

Emekli bir albay vefat etmiş. Askeri tören eşliğinde cenazesi kaldırılacak. Cenaze namazı için saf tutulduğunda müezzin efendi sesleniyor "Er kişi niyetine cenaze namazı". Bu çağrıyı işiten cami avlusundaki müteveffa albayın eşi hanımefendi, hemen itirazda bulunuyor "Eşim er değil, albaydı" diye. Müezzin de bozuntuya vermeden düzeltmeyi yapıyor "Albay kişi niyetine cenaze namazı"… "Buyurun cenaze namazına" diyecek değildi elbette. O anki üzüntüsüyle, er kişi niyetine kılınacak cenaze namazından sonra, dostlar arasında albay karısı olarak değil, er karısı olarak anılacağını ve ona göre hürmet göreceğini düşünmüş olabilir belki. Müezzin de üzüntüsünü bir kat daha arttırmamak için isteğini kırmamış olmalı.

Arkadaşım bunu anlatınca benim de aklıma bir espri geldi. Avrupa Birliğine katılmak için müzakerelere başladığımız şu günlerde, Avrupalılara, her konuda olduğu gibi muhakkak ülkemizdeki katı askeri hiyerarşik disiplin de ters gelecek. Ve bir şekilde bunun yumuşatılması istenecek. Temelleri yüzelli yıl öncesine dayanan Avrupa'yla entegrasyon hedefine ulaşmak için komutanlarımız da, belki tutumlarından tavizler vermeye başlayacak. Mesela şöyle bir sahne Avrupa Birliğinin genişlemeden sorumlu komiseri için ne kadar manidar olurdu değil mi: Komutanının her söylediğine büyük bir disiplin içinde "Emredersiniz komutanım" diyen askeri (Sizin de anlayacağınız gibi, burada askerden kasıt, rütbe ve kıdemce o komutanının astı olan her hangi bir subay, astsubay veya erdir) komutan, Avrupa Birliği hedefini de göze alarak, şöyle uyarır: "Ben emretmem evladım, rica ederim!.."

Bize sürekli "Çayda dem…" tekerlemesini söyleyen komutanımız yakında emekliye ayrıla- cak. Veda yemeğinin ardından gelecek çayların demini yemeğe katılan subayların rütbelerine göre ayarlayarak masaya getirseler, komutanımız için ne güzel bir anı olur kim bilir? En demli çay ona, ardından biraz açığı yarbaylara, biraz daha açığı binbaşılara ve bu şekilde devam ederek en açığı da biz asteğmenlere… Bu durumda astsubaylara sıcak şerbet, er ve erbaşlara da birer bardak soğuk su düşer; ama olsun, askeri hiyerarşi içinde paylarına düşene razı olacaklardır emin olun…

Bu kadar demden ve kıdemden bahsettikten sonra çayı demli içtiğimi bilen dostlarım merak etmişlerdir. Açık çay içen komutanımın yanınday- ken ben yeşil çay içiyorum, ama tasalanmayın erlerin yanında en koyu çay hala bana geliyor.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Tuz koktu... - Sayı 79
Bari, Köroğlu'nu Dinleyin... - Sayı 73
Ters K??e... - Sayı 47
Bir baky?ta ku? gribi... - Sayı 47
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14591665
 Bugün : 2206
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630831
 Bugün : 478
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim