Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2017 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

EVKIZI...
Sinan Ayhan (hikaye)

  Sayı: 39 - Ocak / Mart 2003

Evkızı deyip de geçmeyin, hepsinin her şeyi çorabından çıkarmak gibi bir becerisi olmasa gerek... Benim, kırmızı ve yarısaydam bir kabuk altından seyrettiğim ve eşyalara öyle tanıttığım  bu billur parçası şey, hiç de sıradan olmayan bir yaratığa benziyor... Bir rüya gibi tıpkı... Kadınlar çok konuşur derler, yalan, bakın benim tanıdığım bu kızcağızın hiç sesi soluğu çıkmıyor.      

Evkızı’nın , her şeyin yerli yerine uyduğu  bir evi ve evinin altında bir tek yokun yokluğa karıştığı bir kileri var, biz de ordayız... Beni elinde tutuyor, şimdilik... Bazen burnuna doğru götürüp kokluyor, benim kokumun neden bu kadar önemli olduğuna akıl sır erdiremiyorum veya neden bir taştan daha ağır olması gerektiğine... Zaten benim akıl erdirememem değil mevcut olay akışında anlatılanlara yön veren, olayların içinde sanki kapalı, başka bir elin açık ve tanımsız halleri kımıldıyor olması her şeyi karıştırıyor, beylik anlatış tarzlarının yönünü değiştiriyor; en azından ben bu kadarını görebiliyorum...

Kilerin yiyeceklerle tıka basa dolu olması bir tarafa, killerdeki her nesneye bir isim verilmiş olması ve her birine isimlerini belirtir etiketler yapıştırılmış olması ilginç gelmeli asıl, vaka gözlemcilerine... 

Üşenmemiş yazmış... Kalem yetmemiş; tükürükle, buğuyla yazmış; harf bulamamış ince boncuklar, tahta kırıntıları, yaldızlar, pullar koymuş yazmış... Amacında ısrar etmiş ve başka bir yol bulmuş, yazı kabarmalarını aklının bir ucundan geçirmiş, göz baskısı yapmış yine yazmış... Tek tek yiyeceklerin kilolarını, hangi vitamin ve mineralleri içerdiklerini, son hallerini, hormon düzeylerini , kimyasal katkı paylarını, eğer doğal yiyeceklerse hangilerinin ne gibi hastalıklar için kullanılabileceğini... hiçbir özelliği atlamadan, her biri için yazmış...

Bana bakarken yüzünde bir ekşime beliriyor, bazen  burnunu tutuyor, günler geçtikçe ve benim işe yarama zamanım yaklaştıkça sanki beni daha az koklamak istiyor  ve boynumdaki tarifi her gün değiştiriyor... Böyle yaptığı zaman karşısında hayli utanıyor ve kızarıyorum...

Herkes biliyor ki Evkızı balkondan atlamaz, dışarıya çıkmaz, pencereden bakmaz, kapıdan burnunu göstermez, o halde bunca yiyecek yığını kilere nasıl girmiş, bunları kim toplamış, kim getirmiş... Herkes müsterih olsun ki onun gizli bir aşığı yok; olamayacağı için değil, erkeklerin böyle bir sır görkeminden ve güç gösterisinden korkmaları, bu örtüklük yüzünden orada baş edemeyecekleri bir zekânın varlığına kanaat getirmeleri sebeptir zaten buna... Yoksa hiçbir şey kurumaz, bir kere var olduktan sonra bir daha yoktan varolmaz inanın- sadece çürür...  

Hiçbir ölümlü bir şeyi yoktan var edemez, bazıları doğada hiçbir şey yoktan var olamaz diye çevirir bu ilkeyi, olsun, demek ki tek gerçek; “var olanın var olduğu, yok olanın da başka bir peçe altında yine var olduğu” gerçeği... O zaman açlıktan öldürecek değiliz ya kızı, o  bu metin içinde sadece yalnızlıktan ölmeye mahkûm çünkü...

Kim derdi ki bütün bu erzak buraya bir çorap sağılarak yığıldı, yani bütün bu yığın bir çoraptan çıktı... Ben merak edilen bir öğeyim belki bu el üstünde tutulan kesitte , ama benim çürük bir domates olduğum ve Evkızı’nın çoraplarından biri sağılarak ortaya çıktığım  anlaşılmadan önce Evkızı çorap giyer mi; giyerse çorapları kirlendiğinde ne yapar, yıkar mı; yıkarsa, yıkadıktan sonra nereye asar, asar mı; asarsa, astıktan sonra ne yapar, sağar mı; tam bu esnada bir soru işareti doğabilir zihinlerde yine, eşyaların sağılarak çıkarılmasından önce çoraplar kirli miydi, temiz mi; kirliyse bunun eşyalara etkisi neydi, temizse ne; bütün akla gelen sorular sorulmalı, aksi takdirde daha çorap sağma tekniklerini bile öğrenemeden siz, sadece benim dışarıdaki alaylı bağrışlara karşı Evkızı tarafından haylaz çocuklara doğru fırlatışımı seyretmekle yetineceksiniz... Çünkü çorap sağmak nasıl bir hünerdir diye düşünürken çok zaman kaybedeceksiniz, sizi bu dalgınlıktan koparıp almam da ancak çürük kokumun kesifliğini içinizde hissettiğiniz an mümkün olacak... 

Üstelik benim çürük domatesliğim ve Mendel kanunlarına dek dayanmam bir tarafa, hayatımın aşkını bulmuşken kaybetmenin bende nasıl yapışkan ve kokulu bir ezilmişliğe yol açtığını görecek, ancak olağanüstü olaylar karşısındaki tutukluğunuz yüzünden her şeyin nasıl vardan yok edilebileceğini asla öğrenemeyeceksiniz...

Evkızı deyip geçmeyin, hepsi domates koklar, soyar, doğrar belki; belki hepsi salça veya çoban salatası yapar, üzerinize sirke döker, limon da  sıkar; ancak hiç biri benim gibi bir domatesi haftalar boyu saklayıp bir alaya karşı cevap olarak kullanmayı düşünmez... Düşünse bile yapamaz, yapsa bile çorap sağamaz... 

Bir fırsatım olsa; yani alelâde bir domates olmasam ve her yerde rastlanmayacak bu olayın sıra-dışı kahramanını anlatma sorumluluğu üzerimde olmasa, çorap sağmanın nasıl bir sihirbazlık hüneri gerektirdiğini şekiller çizerek, uygulamalı örneklerle anlatırdım... En azından bana “bir anlatılanın anlamı içinde çürük bir domates olmak yerine, ne olmayı arzulardın” denebilseydi, tereddütsüz bir sihirbazın şapkasına tavşan olarak girmeyi tercih edeceğimi söyleyebilirdim, ancak bana Evkızı’nın burnundan başkası buna benzer bir soru sormadığı, ben de başka türlü sorulardan anlamadığım ve haz almadığım içindir ki  ne aklıma kendimi Evkızı’ nın dışında biri için feda etmek geldi, ne başka bir evin tınısına veya başka bir metnin dekoruna kendimi yakıştırabildim...

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
EVKIZI...... - Sayı 39
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


ACI-YORUM nedir?
Bugün toplumumuzda, özellikle düşünce alanında aksayan yönler ve anlamsızlıklar var.
ACIYORUM, bu aksaklıkları ve anlamsızlıkları, sadece fikirle en can alıcı yerinden, en vurucu sözlerle, yanlışlıkların mantıksızlıklarını yakalamayı usul bilerek, en doğru yargıları, hiç itiraza yer vermeyecek şekilde ifade etmeyi ve daha sonra düzeltmeyi yapacak olanlar için fikri çözüm yolları açmak düşüncesinin ifadeye dökülmüş şeklidir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15277194
 Bugün : 7281
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 647463
 Bugün : 900
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 129
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim