ÇÖKEN YAPILAR –Zümrüt Sitesi KONYA- Ali DERVİŞAĞALAR Sayı:
44 - Nisan / Haziran 2004
SON DAKİKA (Kardelen matbaaya verildiği sırada Konya’dan gelen 11 katlı apartmanın çökmesi ile ilgili yazıyı ehemmiyeti sebebiyle matbaadan alıp, ancak bu sayfayı değiştirerek, takdim ediyoruz.)
Kurban bayramının ikinci günü, Konya’nın merkezinde, yapımı 1997 yılında tamamlanarak içine oturulan ancak, 2000 yılında iskân izni alınabilen 11 katlı lüks bina bir anda çöküverdi. Canlı bulunması umutları biterken 11 metre yüksekliğindeki un ufak olmuş enkazın altında yüze yakın ceset olduğu tahmin ediliyor. Konya böyle bir felâketi ilk defa yaşadı.
Saat 20.15, ısı sıfırın altında, ışık yetersiz, etrafı kaplayan kalın toz-topak tabakası, çaresize yıkıntının üzerine çıkan insanların ellerine ne geçerse aşağıya atmaları, cadde üzerinde kilitlenen trafik, oyuncaklar, halılar, kilimler, özel eşyalar, bu halde bile hırsızlık yapmaya çalışanlar, şok halindekiler, bağıranlar, ağlayanlar… Kimse ne yapacağını bilmiyordu.
Ancak önceden bilinen çok şey vardı. 1997 yılında yapımı tamamlanarak yerleştirilmeye başlanan siteye, Bayındırlık Müdürlüğü’nün oturulmaz raporuna rağmen 2000 yılında iskân müsaadesinin verilmesi, binanın bazı yerlerinde çatlakların olması, yakın zamana kadar binanın içinde bir toz bulutuyla birlikte tarif edilemeyen bir kokunun bulunması ve kapıcının tek tek daireleri dolaşarak sorması (ki bu durumun binada hareketin başladığının belirtisi olduğu söyleniyor), felâket günü binada olan sarsıntılar ve deprem oluyor sanılması, yüz binlerce Frenk parasın satılan-alınan daireleri yapanların daha önce yaptıkları sitenin durumu gibi birçok belirti var.
Belirtilere rağmen yapılanlar ne? Verilen iskân müsaadesi; dairelerin değeri düşer diye çocukların göz ardı edilmesi; kapıcının şüphelerinin kayda değer görülmeyerek önemsenmemesi; binada olan sallantıların deprem sanılması, belki de en önemlilerinden biri olan, daha önce yapılan ve takviyelerle ayakta duran diğer bina… Neticede, belirtilere karşı müthiş bir kayıtsızlık ve üzerlerini örtme durumları var. Ama maalesef sonunda bina üzerimizi örttü. Yaşananları anlatmak çok zor.
Zümrüt Apartmanı, hal-i pür melâlimizin müşahhas bir gerçeği. Bu acı gerçek, üzerimize yıkılan birçok yapının verdiği acıları canlandırıyor. Bu millet neler gördü ama insanlarımız yıkılacak yapılara payanda olmaya devam ettiği sürece korkarız ki altında kalacak.
Her şey gözler önünde olduğu halde, ilgili birçoğumuzun birçok gerçeği bildiği halde yanlışlara sessiz kalıyoruz. Adeta tiyatro oynuyoruz, rol yapıyoruz ve oyun sonunda ortaya bir suçlu çıkarıp kurtulmak istiyoruz. Bizim suçlarımı da yüklenerek vicdanımızı rahatlatacak bir suçlu.
Kötüler ve kötülüklerden oluşan bir yapıyı, ancak iyiler ve iyilikler ayakta tutabilir. Kötüler bu yüzden iyilere muhtaçtırlar ama iyiler onlara değil. Asıl mesele de iyilerde sanki. Yoksa bu iyiler!?..
Yapılan iyileştirmeler ile iyileşmeyecek yapıların yıkılması gerekir. Buna engel olanları içinde iyilerin önemli bir yeri var!..
“Prensibim değil kimsenin işine karışmam”
“Burada bir şey yok”
“Gemisini yürüten kaptan” gibi sözlerden sonra, “Orada kimse var mı!..” sesleri bir kez daha duyuldu Konya’da.
SÖYLENECEK NE KALDI Kİ!..
|