Annelerin zaferi Ali Erdal Sayı:
124 -
 Kardelen’in 124. sayı konusu “Annelerimiz” olarak seçilince, “ne çok annem var” diye düşündüm. Aslında “ne çok anne dediğim hanım var” demelisin diyebilirsiniz. Ama onlar, evlâtlarını seven rahmet yüklü bulutlar, sıradan hanımlar değil. Ve lâf olsun diye anne demiyorum.
üBaşta annem, anneciğim!.. Her sıfatın üstünde… Her sıfat söner, annenin anneliğin mânâsı önünde ve anne tek başına hepsini ifade eder! Meseleyi şahsîleştirme kaygısı taşımasa neler neler yazar kalemim! Ama hiç olmazsa Yunus’un ve annemin hakkını bir nebzecik olsun ifade etmeliyim. Ümmî anneciğimden öğrendik Türk’ün olmazsa olmazını, vaz geçilmezini; Yunus’u… Ve sevdiğini nefsine tercih etmeyi… Meselâ… Bayramlarda babamın akrabalarına ziyareti ağırdan alıp geciktirdiğimiz zaman –gitmemek söz konusu bile olamaz– bize şiddetle kızar ve hemen gitmemizi emrederdi… “Babanız duymasın”… Terlik fırlatmaz, ilenmez, “Anneniz olmayacağım” demez… Dilinde Yunus’tan bir kaç mısra… Çok bilinen bir hadis, bir atasözü… Onun akrabalarını ihmal etmişsek bize gücenir, yüzümüze bakmaz, azarlamaz; ama hiçbir hizmetimizi aksatmaz… Bizim anlamamızı bekler. Yine de harekete geçmezsek bizi tedip eder: Akrabaya yakınlık emreden sözleri hatırlatır. Sevdiklerimizi nefsimize tercih etmek... Annemde gördük ve onunla birlikte sevdik.
üBirbirinden şefkatli, sevgi dolu üç sütanne…
üAmcamın hanımı: Cicianne…
üDedemin kardeşinin hanımı: Hamma (hanımanne)…
üDedemin kardeşinin gelini Selime Anne…
üYumurtalı anne… Akraba olmadığı ve köyün bize uzak bir kıyısında olduğu halde her vesileyle bana yumurta hediye ederdi. Yumurta deyip geçmeyin; sadece hazır yemek değil, aynı zamanda para. Bakkala gidersiniz, şeker alırsınız. Akrabalarımızın dışında bile sevilmenin dimenci de cabası…
üAnneanne, babaanne…
üAynı üslûp, zevk ve şevk içinde halalar, teyzeler… Amcalar, dayılar, dedeler… Bütün bunlara eşlerden dolayı katılanları eklersek… Anne etrafında, baba himayesinde nasıl birlik, sevgi, hatır, yardımlaşma halkası, halkaları; anne merkezli edep, terbiye mektebi meydana geldiği görülür. Aile… Asıl olan, merkezde olan; mahrekinde her bağın, her edebin, her yakınlaşmanın halkalandığı anne… Diğerlerinde sunilik az da olsa zamana, zemine ve kişilere göre olabilse de anneler ve onlara dayalı olan müesseseler hep tabiî…
üBir de iman manzumemizin emrettiği annelerimiz var; öz annelerimizden daha muteberler… Annelerin de anneleri… Çünkü, Allah emrediyor! Canımızdan, bütün sevdiklerimizden, sevgililerimizden ve sevimlilerimizden daha çok sevdiğimizin sevdiklerini nasıl sevmeyiz! O’nun sevin dediklerini ve sevdiklerini seviyoruz. O’na selâm olsun!.. Buyuruyorlar: “Cennet annelerin ayakları altındadır”…
Anne merkezli bütün mayalanmaların, müesseseleşmelerin, faaliyetlerin dayanağı bu hadis-i şerif… Bir atasözü “kadınlar zayıftır ama, anneler kuvvetlidir” diyor. Zayıfların kudreti, zayıfken kuvvet o sayede… Anneleri konuşturan, anneleri dinlettiren o… Evlât ve vatan sevgisinden Allah’a imana kadar…
Söğütlü anne, Bilecik istasyonunda oğlunu Çanakkale’ye uğurlarken, şehit olmuş yakınlarını bir bir saydıktan sonra, vatanın kurtuluşu için sen de git, vatanın selâmeti uğruna gerekirse şehit ol diyor.
Annelerin sevginin, merhametin, şefkatin ve hele evlâtları için fedakârlığın zirvesi olmaları, merkezi olmaları o sayede… Rahmet deyince ilk akla gelen; anne:
“Sensin, sensin yaratan,
Rahmetli analarda.” (Necip Fazıl)
Bunun için, bu sayede, bu sebeple “Cennet annelerin ayakları altında…”
Diyarbakır annelerini birleştiren, meydan yerine silâhsız çıkaran, azim ve kararlılıklarını devam ettiren, emsallerini başka beldelerde ortaya çıkartan, ihanet çetesini ve arkasındaki açık ve gizli güçleri aciz hale getiren, analarda rahmetin yaratılması ve onların kıymetinin en mübarek ağız tarafından belirtilmesi. Rahmetle donatıldıkları ve “Cennet annelerin ayakları altındadır.” hadisinin kazandırdığı itibar sayesinde cemiyet meydanına çıkabildiler. Yıllardır ayakta kalabildiler. O yıl doğan çocuklar şimdi okula gidiyor.
Merhamet ve evlât sevgisi; gaflete, zulme, zalime, haine, hainliğe karşı bir meydan savaşı başlattı; muzaffer oldu ve oluyor. İpek, kılıcı dize getirdi. Şan olsun cihana!..
|