Dervişan bohçası III Turgut Yörükoğlu Sayı:
124 -
 Sevgi kanadım benim, uçtum gönül şehrine
Rüzgârın kollarında yolum sahraya doğru.
Pınar oldum, çağladım vuslatın aşk nehrine
Kader yelkenlerini açtı deryaya doğru.
Nefsim dağlardan ağır, tenimden daha yakın
Ruhumun aklığına bin cürüm eyler akın
Talkın verdim gönlüme, ahdinden dönme sakın
Alınan her bir nefes mutlak semaya doğru.
“Min salsalin kelfahhar” fırınında pişerek
Zelle, ecrin çekmeğe bu fenaya düşerek
İki yüzyıl firkati sabır ile aşarak
Seyr u sülûk eyledim ol ev ednaya doğru.
Her cemâl Leylâ bana, Leylâ’da sırr-ı Mevlâ
İki gören gözdense bini bir gören evlâ
Sûretinde Züleyha, sîretinde Süheyla
Makam-ı Yusufîlik kutlu rüyaya doğru.
Bu kırılmış gönlümü Beytü’l Makdis eyleyip
“Kâbe kavseyn” burcunda terk-i nefis eyleyip
Hilâfetin tahtına aşkı reis eyleyip
Aşk şemşiri elimde koştum Kisra’ya doğru.
Ruhum senden, can senden kalıp toprak bedenden
Bende beni sen ettim, rücu ettim ben benden
Bu kâinât oluştu bendeki eksilenden
Hep’ten hiç’e yürüdüm “usri yüsra”ya doğru.
Hakk’ın tekvin sıfatı, o da toprak anadır
İsim, resim, can, ceset hem şekil hem mânâdır
Bu mekâna geliş ki mutlak imtihanadır
Yola revan deminde gidiş ukbaya doğru.
Semt-i Esmâ makamı bir yüce sırr-ı ikrar
“Ene’l Hak” sözün diyen dâra düşse ne çıkar
Zerre gelip cihana, kürre olup gitmek var
Bizim zikrullahımız ismi Kübra’ya doğru.
Cennet - cehennem beri, ötesi canan yurdu
Anlayana Kur’ân’la, Habibiyle duyurdu
O makama lâyık kul, inşirahta buyurdu
Berzahtan geçip gider mülk-ü bekaya doğru.
Yörükoğlu burada, perdesiz akar zaman
Yedi kapı ardında yolcu bekler bir liman
Umman katreye döner, katreler olur umman
Dilde bütün sözcükler hamd ü senaya doğru.
|