Şah ve Mat Mustafa Kınıkoğlu Sayı:
43 -
ŞAH VE MAT
Kapitalist sistemin işlediği her ülkede, devlet politikalarında etkili olan zengin bir kesim oluşur. Öyle zamanlar olur ki, bu zengin kesim kendi istekleri doğrultusunda hareket eden hükümetleri göklere çıkartır, ancak icraatlar istedikleri gibi olmayınca da derhal o hükümeti devirmek için gerekli altyapı hazırlıklarına başlar.
Hükümetleri sıkıntıya sokmanın yolu olarak genelde ekonomi seçilir. Örneğin bankalardaki paralar çekilir, ülkede kaos ortamı yaratılmaya çalışılır. Yani kriz oluşturulur.
Buna çok benzer bir durumu ülke olarak yaşadık. Anasol-mhp hükümeti sırasında fırlatılan bir kitabın bahanesi ile başlayan krizin asıl nedenlerinden biri yurt dışına çıkan yüksek miktardaki dövizdi. Ardından Amerika’dan ithal bir bakana ekonomi teslim edildi ve onun gündeme getirmesi ile erken seçim yapıldı ve bugünlere gelindi.
Bu yazımda asıl bahsetmek istediğim konu ise yakın zamanda ülkemizdeki olaylara benzer gelişmelerin yaşandığı Rusya. Geçen sayılardaki yazılarımı takip eden okularımızın bildiği gibi bir tarafını Amerika-İsrail’in oluşturduğu, diğer tarafında ise Rusya ile AB’nin ağır topları Almanya ve Fransa’nın bulunduğu iki kutuptan ve bu iki kutbun birbirleri ile olan mücadelesinin dünyaya verdiği şekilden bahsetmiştim. Örneğin geçen sayımızda, terörün bu mücadelede kullanılmasıyla nasıl küresel hale geldiği fikrini örneklerle incelemiştim. Bu yazımda da kutupların farklı bir alandaki, ekonomideki mücadelelerinden örnekler vermek istiyorum. Okurlarımızın konuya daha iyi hakim olmaları açısından 41. sayımızdaki “Yeni Savaş Stratejisi: Terör” başlıklı yazımı okumalarında fayda görüyorum.
Kapitalizmin Etkisi
Gorbaçov’dan sonra büyük bir değişim geçiren Rusya, yapılan özelleştirmeler ve liberalleşme çalışmaları sonrasında yukarıda bahsettiğim zengin zümresine kavuşmuş oldu! Özelleştirmeler sayesinde büyük bir mal varlığına sahip olan bu kesimin Rus politikaları üzerinde etkili olmaması düşünülemezdi. Ve zengin kesim Yeltsin zamanında parasal güçlerine politik güçler de ekleyerek Rus politikaları üzerindeki etkilerini hissettirmeye başladı.
Ancak 2000 yılının başında Putin’in Devlet Başkanı olmasıyla ülke politikaları değişmeye başladı. Zengin kesimin politilalarına karışmasını istemeyen Putin ilk icraat olarak ülkenin en zenginlerinden, her ikisi de Yahudi olan Berezovski ve Gusinski’nin mal varlıklarına el koydu. Gusinski aynı zamanda Rusyadaki Yahudi Kongresine başkanlık yapmıştı.
Putin’in bu gözdağı, bir süre etkili oldu. Ancak zengin kesimi sürekli kontrol altında tutmak isteyen Putin bu kişiler hakkındaki tüm gelişmeleri takip ediyordu.
Şu günlerde adını sık sık duyduğumuz iflasın eşiğindeki Yukos petrol firmasının %78 hissesi 1995 yılında 350 milyon dolarlık bir bedelle bir başka Yahudi iş adamı Hodorkovski’ye satılmıştı. Hodorkovski bu şirketi öyle bir duruma getirdiki, günlük petrol üretimi Libya’dan daha fazla, hatta Kuveyt ile aynıydı. Şirketin piyasa değeri ise 45 milyar dolar olarak telaffuz ediliyordu. Artık Hodorkovski Rusya’nın en zengini, şirketi de Rusya’nın en büyük şirketiydi. Yukos dünyanın ilk 5 petrol firmasında biri ve Rusya’nın da en büyük firması olunca poitika üzerinden etkisiz kalması düşünülemezdi elbette.
Putin’in 2002’de başlattığı Yukos mücadelesi şu günlere kadar sürmüştür. En büyük hamlelerinde biri şirketteki büyük hissedarlardan biri olan Lebedev’in tutuklanması olmuştur. Bu soruşturmalar sırasında şirketin %8 hissesine sahip Yahudi işadamı Leodin Nevzlin İsrail’e yerleşmiş ve İsrail vatandaşlığına geçmiştir. Gelişmeler Hodorkovski’nin bir terörist gibi, özel uçağının ikmal yaptığı sırada yakalanması ve Yukos’un %44’lük hissesine devletin el koyması ile sürmüştür.
Hodorkovski’ye ve şirketine yapılanlar Batı tarafından hiç de hoş karşılanmamıştır. Özellikle Amerika olanlardan memnuniyetsizliğini her fırsatta dile getirmiştir. Tabii bunda şirketlerine el konulan ya da tutuklanan iş adamlarının Yahudi olmasının etkisi kolayca tahmin edilebilir.
Baskınların ve soruşturmaların sona ermesi için Putin’e geri adım attıracak bir hamle yapmak isteyen Batı, koz olarak ekonomiyi kullandı ve aynen ülkemizde olduğu gibi Rusya’daki yabancı sermayesini yurt dışına çekti.
Çekilen miktar ülkemizden kaçırılan miktardan daha fazlaydı. Ancak Rus ekonomisi sıkıntıya düşse de ülkemizdeki gibi bir kriz de yaşanmadı.
Hakkında soruşturma açılan ve ülke dışına çıkmaya zorlanan isimlere yenilerini eklemek mümkün. Futbolseverlerin iyi bileceği, İngiliz futbol klübü Chelsea’nin sahibi Abrahamovich de aynı baskılar sonucunda Rusya’yı terketmiş bir başka genç Yahudi işadamı.
İsmine ne dersek diyelim, Batı ya da Amerika ya da Yahudi lobisi, bu soğuk savaştan kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyor. Ancak Putin de kolay başedilecek biri olmadığını ne pahasına olursa olsun verdiği kararlar ile kanıtladı.
İkinci Cephe Açılıyor
İki tarafı karşı karşıya getiren diğer bir gelişme de Gürcistan’da yaşandı.
Şevardnadze’nin devlet başkanı olduğu ülkede sürekli gösteriler protesto olayları yaşanıyordu. Bu gösterilerin sonucunda “Kadife Devrim” gerçekleşti, artık yeni devlet başkanı neredeyse halkın tamamının desteğini alan Şaakaşvili’ydi.
Rusya ile Gürcistan’ın arası hiç bir zaman tam olarak iyi olmadı. Bunun sebebi ise Rusya’nın tüm çabalarına karşın Gürcistan’ın batı yanlısı bir politika yürütmesiydi. Ancak Şaakaşvili’nin gelmesi ile Gürcistan yüzünü tamamen Rusya’dan çevirmiş ve Batı’ya dönmüş oldu. Bu tam olarak Batı’nın olmasını istediği bir gelişmeydi. Devrik lider Şevardnadze de Şaakaşvilinin Amerika tarafından desteklendiğini savunarak bunu ortaya koyan bir görüş bildirdi.
Amerika’nın Afganistan ve Irak’tan sonra Orta Asya’da yeni bir üs arayışı içinde olması ilginçtir. Ancak Gürcistan’da kaybeden Rusya, aynı duruma Ermenistan’da da düşmemek için çalışmalar yapmış ve bu ülkenin savunma sanayisi ile ilgili ciddi ortaklıklara gidilmesi planlanmıştır.
Sıradaki Hamle
Sürekli birbirlerine karşı hamle yapan iki taraf arasındaki son hamlelerden biri de Rusya Devlet Başkanı Putin’in Rusya Başbakanı Mihail Kasyanov’u görevden almasıdır.
Her ne kadar seçimlere yaklaşan Putin, görevden alma sonrası “Halkım hangi hükümetle çalşacağımı seçimden önce görmeli, hükümetin görevden alınmasının başarılı olup olmadığı ile ilgisi yok” dese de, Rusya tarihinde görülmedik bir seçmen desteğine sahip birinin bu hareketi bu sebeple yaptığına inanmak güç.
Başbakan Kasyanov, Putin’in Yahudi işadamlarına karşı yürüttüğü baskın ve soruşturmalara hükümet içinde karşı çıkan tek isimdi. Yani Putin tüm kabineyi görevden aldıysa da buradaki hedefi Hodorkovski’nin tutuklanmasına “hata” diyen Kasyanov oldu.
Ukrayna seçimleri iki tarafın karşı karşıya geldiği şimdilik son olay oldu. Kasımda yapılan ve Putin destekli Yanukoviç’in kazandığı seçim Gürcistan’daki kadife devrim benzeri bir hareketin desteği ile iptal edildi ve seçim yinelendi. Sonuçta Avrupa’nın açık destek verdiği Yuşçenko tekrar edilen seçimleri kazanarak devlet başkanlığı koltuğuna oturdu.
İki tarafın ya da önceki yazılarımda belirttiğim şekilde iki kutbun birbirlerine karşı yürüttükleri soğuk savaşın örnek hamleleriydi bunlar. Bakalım sırada kinim hamlesi var?
Ve en önemlisi kim “şah ve mat” diyecek?
|