Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2731 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Candy'm
Mehmet Mücahid Atik

  Sayı: 68 - Nisan / Haziran 2011

Yalnızlık bazılarının kanına işlemiştir yahut ıssızlık veya kimsesizlik ruhlarına ilmek ilmek işlenmiştir. Yatağımdan kalkıp, perdeleri açmaya cesaret etmişsem, odama gece dolsun isterim, çünkü onca yüz çevrilen günden sonra bu hak edilmiştir.

İçinizden birine aşığım.

Puslu, buz gibi sabahın kör bir vaktinde, parmak  tırnak etlerim soyulmuş, dudaklarım çatlak  kupkuru, dumanlı hülyalardan sıyrılırken sevdim onu.

 Eski bir konakta kiralık odalardan birisini tutmuş yeni bir komşu sandım bir an kendimi. O da üst kattaki odasını küçük bir arkadaşıyla paylaşan beyaz gecelikli kadın. Merdiven korkuluklarına tutunmuş, daha yirmisinde, ihtiraslı ve masum gözleriyle bana bakarken, bir taraftan da göğüslerini kapatıyor  saklıyor ben görmeyeyim diye. Valizimi yere bırakıp, kasketimi çıkarıyorum ve ağzımdan ha duyuldu ha duyulacak bir merhaba çıkıyor. Beni duymamış olacak ki aniden arkasını dönüp, koşarak çıkıyor merdivenleri, geceliğini savurarak. Ayakları çıplak. Şaşıp kalıyorum ardından, çok yorgunum, odama zor atıyorum kendimi.

Loş bir oda… Tek kişilik bir yatak, küçük, ahşap bir masa, yanında bir sandalye, yerde eski püskü, ince bir halı. Odanın tüm eşyası bunlar, ha bir de gece lambasıyla yatağın başucunda duvara tutturulmuş iki sıra uzun tahta var. Kitaplarımı koyabilirim buraya. Seviniyorum. Valizi boşaltma işini yarına bırakıp kıyafetlerimle yatağa atıyorum kendimi. Çok rahat değil ama idare eder. Ceketimin cebindeki beş on kuruş para ancak birkaç gün yeter bana şehirde. İş aramak lâzım deyip uykuya dalıyorum.

Uyandığımda öğle güneşi odamın küçük penceresinden içeri sızıyor, gözlerim kamaşıyor. Kalktığım gibi sokağa karışıyorum. Konaktan çıkarken zeminde kalan ev sahibesinin öğle kahvaltısı teklifini kibarca reddediyorum işlerim olduğunu söyleyerek. Uyanır uyanmaz bir şeyler yiyemem, huyumdur.

Sokak kalabalık. Bir sigara yakıyorum. Dar yollardan şehrin merkezine doğru yürüyorum. Bir başına, tanıdık bildik olmadan yaşamanın zor olduğu yerlerden burası, adımını attığında hissettiriyor insana. Lâkin alışmak lâzım diyorum kendi kendime, yaşayıp görmek lazım, elbet birileri tutar elinden, kurdu olursun bir zaman sonra buraların.

……………..

Gece. Saat tam gece yarısı. Konağın kapısını güç belâ açabiliyorum. İçerisi karanlık, herkes uykuda. Merdivenleri tırmanıyorum göz kararı, başım dönüyor. Bir küçük rakı içtim hepi topu. Neden bu haldeyim bir türlü anlam veremiyorum. Meyhaneden çıktıktan sonra yol iz bilmeden evi bulmam şans ama büyük şans. Odama varıyorum ses çıkarmadan, kimseyi uyandırmadan. Yatağa uzanıyorum hemen.

Ardımdan kapı vuruluyor. Yarı uyanık yarı uykulu bir haldeyim. “Buyurun” diyorum, “kim ki bu gecenin köründe!”. Yatağımda doğruluveriyorum, beyaz gecelik içeri girip kapıyı örtüyor sessizce.

“İyi misin”

“Evet, sağ ol”

“Pencereden gördüm de, içkilisin muhakkak, bir kahve pişireyim, ister misin?”

“Olur”

O kadar dağınığım ki kafamı toparlayamıyor, olanlar hayal mi gerçek mi ayırt edemiyorum. Kadın odamdan çıkıyor. Yüzümde şapşal bir ifade, kafamda bin bir türlü düşünce sigara paketine uzanıyorum, ceketimin cebine. Hızlı hızlı çekiyorum dumanı, arada tokat atıyorum yüzüme, elimi çimdikliyorum. Hâlâ yatağın üstünde oturuyorum.

Zaman mefhumum yoktur, söylemişimdir belki, biraz sonra elinde bir fincanla içeri giriyor. Beyaz geceliğinin üstünde siyah bir hırka var her ne kadar vücut hatlarını gizlemese de. Fincanı uzatıyor bana, odadaki tek sandalyeyi işaret ediyorum otursun diye, bir fısıltı sanki teşekkür edişim. Gülümsüyor, yatağa hemen yanıma oturuyor. Tek kelime etmiyoruz ikimiz de, kahveyi içiyorum nefes almadan, ağzım yanıyor, “o” gülümsüyor hâlâ, fincanı yatağın başucundaki tereğe bırakıyorum.

Ellerimi tutuyor, elleri o kadar beyaz ki avucumun içinde hem o kadar küçük ki gözlerim yaşlarla doluyor. O kadar yakın oturuyor ki dalgalı saçları omzumda. Yüzüne bakamıyorum, ayakları çıplak.

“Seninle kalayım ister misin bu gece”

“Beş kuruş param yok” diyorum gözlerimi kaldırmadan.

“Ne sandın be bizi, senden para isteyen yok!!” diyor ellerini çekerken avuçlarımdan.

Ben artık hıçkırıklarla ağlıyorum.

Omuzlarımdan tutuyor, biraz sarsıyor beni. Sonra gözlerimdeki yaşları siliyor geceliğine. Yatırıyor yatağa, gece lâmbasını söndürüyor, kendisi de yanıma uzanıyor. Şimdi sakallı suratım avuçlarında, gözlerine bakıyorum. Gözleri ıslak, “daha önce kimlere dokundu” diye düşünmeden göğsüne yaslayıp başımı uykuya dalıyorum. Ayakları çıplak.

Etleri biraz daha soyulmuş parmaklarım yeni bir hikâyeye uzanıyor sonra.

İnanın, inanın anlattığım gibi olmadı. Evet, daha önce yolumun düşmediği bir yerde sevdim onu. Evet, oturduk bir süre baş başa, kalabalığın izbe bir köşesinde.

Fakat ne ben sarhoştum onu sevdiğimde ne de o gözlerimle anlattığımı anlayacak kadar ayıktı. Havadan sudan ve hayallerden bahsettik.

Saçları simsiyah bir denizdi sanki beni gecenin korkutucu karanlığında dalgalarına çağıran. Elleri bembeyazdı, bana içinde göl kenarı evler ve bağırış çağırış çocuklar olan hayaller kurduracak kadar beyaz. Uzuncaydı boyu. Konuşurken dudaklarındaki tebessüm sunulmuş bir harikaydı.

Ben yine de “Sevdim seni” diyemedim.

Kendime dokunuyorum artık yalnızlıktan. Kahve siyah, gece siyah, kalem,  mürekkep, yazı simsiyah. Efrasiyab misali, mabedimde kendi ayım ve güneşim dahi var fakat beni almaya gelen ölüm meleği değil bir çift ölüm siyahı göz, çocuk gibi korkuyorum artık karanlıktan.

Gözleri mi? Gözleri elâ değildi, gözleri “belâ”ydı.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : tuana    24.02.2013
Yorum : internette okudugum ilginç yazılardan..basarılı tebrikler..:)





 
Candy'm... - Sayı 68
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


*Eskiden Allah için verilen selam, artık “rüşvet deyü” veriliyor.
*İnsanlığın ölçüsü olan selamlaşmak, kaybolalı beri, çevrede insan görmek zorlaştı.
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15742656
 Bugün : 1815
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 657215
 Bugün : 35
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 68
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim