Seçim sath-ı maili Dergi Editörü Sayı:
69 - Temmuz / Eylül 2011
Seçimler bitti. Okullar da kapandı. Yaz güneşinin erittiği yollara düşecek insanlar şimdi; kimi memleketine kimi bir sahil beldesine ulaşmak için… Seçim vesilesiyle hareketlenen, renklenen cemiyet hayatımız da yaz mevsiminin de etkisiyle eski tekdüze haline avdet edecek, belki daha da yavaşlayacak… Olsun, buna değer.
Eskilerin deyimiyle seçim sath-ı mailine girilen o günleri seviyorum. Bu benim kişisel kanaatim ama öyle zannediyorum ki aksi düşüncede olduğunu iddia eden, ağzından şikâyet eksik olmayan pek çokları da aslında gizliden gizliye benim gibi düşünüyor. Evde, kahvede, cenazede, düğünde bir araya gelenlerin başka mevzu yokmuş gibi seçimden konuşması, oy verdiği akşam televizyon başına kilitlenmesi başka nasıl izah edilebilir…
Mesleğim, bir siyasî partiye üye olmama engel değil. Ben de üyeyim zaten. Uçundan kıyısından da olsa katıldığım seçim çalışmalarının, yaşadığım ildeki Hıdırellez pilâvlarıyla aynı zamana denk gelmesi bile seçim atmosferini sevmem için yeter sebep… O pilâvların yapılmasına vesile olan ve yapanlardan Allah razı olsun, tatları hâlâ damağımda zira. Gittiğimiz köylerdeki hacı amcaların, yaşlı ninelerin ikram etme arzusunu, misafirperverliklerini de unutmak mümkün değil, şu bilinsin ki bu tavırlarında siyasî parti mensubu olmanızın hiçbir etkisi yok, sadece mensubu olduğumuz milletin karakterini tahlile gayret ediyorum.
Modern (!) hayatın etkisiyle olsa gerek bu seçimlere kadar seçmene tek tek ulaşıp onun elini sıkmanın, hatırını sormanın abesliğine inanırdım. Muhatabının seçildiği süre boyunca yaptığı hizmet var mı, sen ona bak. Seçeceğin adamın elini sıkmışsın ne ifade eder!.. Ama öyle değil. Millet oy vereceği şahsı karşısında görmek istiyor, bizim anlayamadığımız bir ölçü aletiyle onu tartıyor, biçiyor, kıymetlendiriyor. Oyunu da ondan sonra belirliyor. Cemiyeti şehir meydanından ibaret bilip, köylerde, mahallelerde oturan ve şehrin meydanında görünmeyen asıl topluluğun basit vaatlerle oy vereceğini zannedenler işte bu sebeple hep yanıldılar, yanılmaya devam ediyorlar.
Bizler kuluz, hata yapmaya, günah işlemeye müsait bir yapımız var, öyle yaratılmışız. Cümlenin gelişinden düz mantıkla bizlerden meydana gelen cemiyetin, milletin de hata yapması mümkün demek gerekiyor belki ama ben öyle demeyeceğim. Peygamberlerine karşı gelip helâk olan topluluklar var, demek ki cemiyet de hata yaparmış derseniz o başka. Onlar isyankârdı, çok şükür bizim milletimiz için böyle bir şey söz konusu olmadı, bundan sonra da olmaz inşallah. Uzun uzadıya anlatmak mümkün ancak demem odur ki, biz toplu halde yanlışa düşmüyoruz, doğruda ittifak ediyoruz, çok şükür.
Seçim sonuçlarını bu şekilde yorumlamak gerekir deyip sohbetin sınırlarını zorlamadan bu mevzuyu kapatıyorum. Zaten içeride yeterince tespit ve yorum okuyacaksınız, daha fazla ukalâlık yapmayalım.
Bu sayıda farklı bir kapak kompozisyonu ile karşıladık sizi. Bizim hoşumuza gitti inşallah sizler de beğenirsiniz. Kapaklar nasıl olmalı diye düşünmeye başlayıp karar kılındığı son ana kadar, görüş belirten herkesin fikrine değer veren ve bu fikirler için ayrı ayrı tasarımlar hazırlayan Emre Kaymaz'a emeklerinden dolayı teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.
20. yaşında 69. sayısıyla karşınıza gelen Kardelen'den bütün gönüldaşlara selâmlar…
|