“BÜYÜK DOĞU!.. 17 Mart!..” Ali Erdal Sayı:
71 - Ocak / Mart 2012
Kardelen, 21 yıl önce “ÇIKIŞ BEYANNAMESİ”nde, bizde neşredilen dergilerin, kurucularından sonra, solan çiçekler gibi, ekolleşemeden kaybolup gittiklerini ifade etmiş ve “Bizimkinden daha geniş dergi mezarlığı olan bir ülke bileniniz var mı?” diye sormuştu. 2–3 nesil abone olunan, satın alınan ve okunan bir tane dergi, bir tane gazete biliyorsanız, söyleyin... Biz de sevinerek yanıldığımızı kabul edelim.
Şükür ki, bu sahada, neşredildiği yıllarda heyecanla takip edilen ve satın alınan, kurucusundan sonra adıyla değil ama ifade ettiği iman, fikir ve dava ahlâkıyla nesillere mal olan, bir dergi var: BÜYÜK DOĞU… Devletin, menfaat çetelerinin, ihanet şebekelerinin destekleri sayesinde rahat neşriyat yapanlardan hiçbir iz kalmazken; yayınına engel olunan, ara vermek mecburiyetinde bırakılan, takipçileri sindirilmek istenen Büyük Doğu’nun; kırk yıllık yayınıyla fikir, sanat, edebiyat, siyaset ve hattâ ekonomi dünyamızda nesillere köklü tesirleri oldu. Bugün ondan başka bu engin mezarlık içinde hasreti çekilen bir başka dergi var mı? Neşredildiği yıllarda “eski sayılarını satmayan” Büyük Doğu’dan başka hangisinin eski sayılarının basılmasına ihtiyaç duyulur? Eski sayıları tekrar basılsa, Büyük Doğu dışında hangisi alıcı bulabilir?
Rahmetli Üstad Necip Fazıl’ın meşhur hapisleri sebebiyle dergiye ara verildi miydi, tekrar yayına başlaması, hasretle beklenirdi. Hapisten çıktıktan sonra “nerede kalmıştık!” diye devam edileceği zaman; radyodan bir cümlecik ilân yeterdi... “BÜYÜK DOĞU” dendikten sonra neşredileceği tarih söylenirdi, o kadar... Müjde bir anda, ülkeyi sarardı. Çoğu kere bu küçücük ilâna bile, tek yayın organı radyoyu elinde tutan “Çatık kaş… Hükümet dedikleri zat…” izin vermezdi. Hasretle beklenen gün gelince, önceki satışından daha fazla ilgi görürdü dergi. Resmî görüşün nazarında “geri adam, boynunda yafta”; ama millet bütün menfi propagandaya ve baskıya rağmen hakikati hissediyor ve Büyük Doğu’yu yaşatıyordu. Bugün siyasetten, kalem erbabına, bürokrasiden iş dünyasına her sahada başarılı ve etkili pek çok kişinin, Büyük Doğu’dan süt emmiş olduğunu; emenler başta olmak üzere dost düşman herkes bilir ve kabul eder.
Star gazetesi, söylediklerimizin doğruluğunu ispat etti. Büyük Doğu’ları tıpkıbasım olarak bugüne kazandırmaya karar verdi ve birkaç günlük ilândan sonra başladı. Geçtiğimiz cumartesi günü (17 Mart) ilk dergiyi gördük. Baktım tarih 1946… 66 yıl öncesine ait. O sayıyı 30 yaşında almış olan biri bugün 96 yaşında. Derginin kapağında, hangisi Türk kadınına ait olmalı diye düşündüren çeşitli kıyafette kadın resimleri var. Ve şu (günün moda tabiriyle “çarpıcı”) cümleyle kompozisyon tamamlanıyor: “BUGÜN KILIKTA BİLE KÖK VE ŞAHSİYET SAHİBİ DEĞİLİZ” Bugün bile kapak olabilir. 66 yıl önce konmuş teşhisin doğruluğuna ve derginin tazeliğine bakın… Ve meselelerin köküne inmeyen cemiyette, kadın kılığı başta olmak üzere her hususta incir çekirdeğini doldurmaz tartışmalara bakın…
Son Büyük Doğu’lardan bu yana aşağı yukarı yarım yüzyıla yakın zaman geçmiş. Yani, derginin değerini bilen, dergiyi şevkle satın alan ve ilânlarına kadar aşkla okuyanlardan pek az kişi kalmış. Artan nüfusla birlikte ortalığı; ahlâksız beraberlikleri “aşk” olarak ifade eden yayınların ve günü kurtarıcı siyasetçilerin yetiştirdiği, futboldan başka heyecan ve internetten başka dost bilmeyen nesiller sarmış… Bütün bunlara rağmen fazla ilân yapmaya bile lüzum görmeden, yarım yüzyıldan sonra kamuoyuna sunulabilen tek dergi; BÜYÜK DOĞU!..
|