Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     13037 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Hz. Ömer'in Müslüman Olması
Yavuz Sert

  Sayı: 74 - Ekim / Aralık 2012

Hz. Ömer efendimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin en yakınlarından biriydi. Tıpkı, “ikinin ikincisi” olan Hz. Ebubekir efendimiz gibi. İri yapılı, kızıl saçlı, başının tepesi açıklık, seyrek sakallıydı. Çok iyi bir güreşci, ata binmede ve atlar konusunda uzman, hitabeti de çok yüksek biriydi.

 

Hûlefa-i Raşidin efendilerimizin her birinin Efendimiz (sav) hazretleri ile farklı bir yakınlığı ve ilişkisi vardı. Özellikle arkadaşlık hususunda, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer ile çok yakındı Efendimiz.

 

Hz. Ömer, Efendimiz hazretlerinin birçok kez iltifatına mazhar olmuş ve Efendimizin mübarek dudaklarından “Ömer benimle beraber, ben de Ömer'le beraberim, benden sonra Ömer nerede ise Hak oradadır”, “Benden sonra peygamber gelseydi Ömer olurdu” gibi Hz. Ömer efendimizle ilgili hadisler izhar buyrulmuştur.

 

Efendimizin (sav), müslüman olacaklardan bi'at alırken Hz. Ömer'e vekâlet vermesi de Hz. Ömer'in, Efendimiz ve dolayısıyle Âlemlerin Rabbi nezdindeki yerini bizlere açıkça gösteren tarihi bir gerçektir.

 

Hz. Ömer'in bir diğer özelliği, Kur'ân-ı Kerim'de bazı konularda inzal olan ayetlerin daha önce Hz. Ömer'in beyan ettiği görüşlerle aynı olmasıdır. Hz. Ömer'in önce görüş bildirdiği, daha sonra Allah (c.c) hazretlerinin bu görüşe uyan ayet indirdiği bir çok kez tekrarlanan bir vakadır. Bedir esirlerinin durumu, içki ile ilgili kesin hüküm ayeti, münafıkların cenaze namazının kılınmaması gibi konular örneklerden sadece birkaçıdır. Ayrıca, Alemlerin Rabbinin, Hz. Ömer'in Efendimize sorduğu bazı sorulara yanıt olarak inzal buyurduğu ayetleri de vardır.

 

Hz. Ömer efendimiz, İslâm'la şereflenmeden önceki hayatı açısından da diğer raşid halifelerden farklıdır. Çünkü O, sadece “Ömer” olduğu zamanlarda, dayısı Ebu Cehil gibi Efendimizin en ciddi düşmanları arasında yer almıştır.

 

Alemlere rahmet olan Efendimiz hazretlerinin “Allah'ım, iki Ömer'den biri (Hz. Ömer -Ömer bin Hattab-, Ebu Cehil -Amr bin Hişam-) ile İslâm'ı kuvvetlendir” duasının kabul edilme zamanı geldiğinde, şiddetli bir düşman olan Ömer gidecek, yerine hak ile batılı ayırıcı olarak kendisine “Furkan” lâkabı  takılacak olan “Hazret-i Ömer” gelecektir.

 

Hz. Ömer'in nasıl müslüman olduğu ile ilgili genel olarak bilinen ancak detayları incelendiğinde zayıf olması gereken bir rivayet vardır. Özet olarak bu rivayet şu şekildedir:

 

“Müşrikler ne yaparlarsa yapsınlar, Efendimize engel olamadıklarını gördüklerinde son çare olarak O'nun mübarek vücudunu ortadan kaldırmaya karar verirler, bunu yapacak biri arandığında ise Ömer bin Hattab kendisinin yapacağını söyler ve silahlarını donanıp Efendimizin ashabı ile kaldıkları Dar-ül Erkâm'a doğru yola çıkar. Yolda Nuaym bin Abdullah ile karşılaşır, Nuaym bin Abdulah, Hz.Ömer'e niyetini sorar ve O da niyetini söyler. Nuaym, O'nu yolundan döndürmek için bir çare arar ve ilk olarak Efendimizle değil müslüman olan kızkardeşi ve eniştesi ile uğraşmasını söyler. Kardeşinin ve eniştesinin müslüman olduğunu ilk kez duyan Hz. Ömer, kızgınlıkla kardeşinin evine gider. Kızkardeşi ve kocası o sırada Taha suresinden ayetler okumaktadırlar. Hz. Ömer bunları duyar, evde okuduklarının ne olduğu sorar ve her ikisine de şiddet gösterir. Kız kardeşi abisinin şiddetine rağmen müslüman olduklarını ikrar eder ve kararlarından dönmeyeceklerini söyler, Hz. Ömer kardeşinin yüzündeki kanı görünce gönlü yumuşar, okudukları sayfayı ister. Kardeşi ‘bu ayetleri sadece temizler okur’ der ve abisine temizlenmesi gerektiğini söyler. Hz. Ömer yıkanır gelir, ayetleri okur, gönlü iyice yumuşar. Kendisine, Efendimizin “İslâm'ı iki Ömer'den biri ile kuvvetlendir” duası hatırlatılır ve müslüman olması telkin edilir. Hz. Ömer de “Muhammed şimdi nerededir gösterin de yanına varıp müslüman olayım” der ve üzerindeki silahlarla oraya gider, müslüman olur.”

 

Hz. Ömer'in müslüman olması ile ilgili aslında yukarıdaki rivayete göre daha kuvvetli ancak pek bilinmeyen bir rivayet daha vardır, ancak bu rivayete geçmeden önce yukarıdaki rivayetin neden zayıf olduğu ile ilgili alimlerin tespitleri üzerinde duralım:

 

Hz. Ömer efendimiz, kız kardeşi ve validemiz Hz. Hafsa annemiz gibi Mekke'de okuma yazma bilen birkaç kişiden biriydi. Kabilesi O'nu, diğer kabilelerle ilişkilerde kullanıyordu ki, o bu işte çok mahirdi. Bugünün anlamı ile kabilesinin dışişleri bakanıydı.

 

Yukarıdaki rivayete yapılan ilk itiraz, yaşanan durumun Hz. Ömer gibi kabileler arası ilişkilerde usta olan birinin kalkışacağı bir hareket olamayacağı ile ilgilidir. Bazı âlimler, Hz. Ömer gibi kabilesinin sefiri olan birinin, Efendimizin etrafında diğer kabilelerden bu kadar kişi varken ve bu kadar kabileyi kendilerine düşman etmeleri söz konusu iken öldürmeye gitmesinin mantıklı olmadığını söylerler. Üstelik suikaste niyet edildiği sırada Efendimizin yanında, içlerinde silâh kullanmada mahir olanlar da dahil, birçok sahabe vardır. Bir suikaste niyetlenenlerin bu işi Efendimizin etrafı kalabalık değilken planlamalarının daha mantıklı olacağı belirtilmiştir.

 

Hz. Ömer'in kardeşinin evinde yaşananlar da bazı âlimlerce çelişkili bulunmuştur. Rivayette, Hz. Ömer, kardeşinden okudukları sayfayı istediğinde kardeşi O'na müşrik olduğu için pis olduğunu, yıkanması gerektiğini söylüyor, Hz. Ömer de yıkanıyor daha sonra sayfayı okuyor. Henüz müslüman olmamış birinin yıkandığını düşünsek bile, fıkhî olarak abdest temizliği sağlanmaz çünkü o sırada müslüman değil. Üstelik rivayette okunan ayetlerin Taha suresinde olduğu söyleniyor, Kur'ân-ı Kerim'i temiz olmayanların okumaması ile ilgili ayet ise Vakıa suresindedir ki, Vakıa suresi yaygın görüşe göre bi'setten sekiz yıl sonra inzal olmuştur, anlatılan olay ise bi'setin altıncı yılındadır (Hz. Ömer bi'setin altıncı yılında İslâm ile şereflenmiştir). Arapların daha önceden abdesti bildiğini düşünsek bile, o hengâmede Hz. Ömer'in yumuşamasına rağmen yıkanmayı kabul etmesi çok akla yatkın gözükmemektedir.

 

Rivayette Hz. Ömer'in müslüman olmaya niyetlen-mesinden sonra Efendimizin yanına gitmek için odada bulunanlara “Muhammed şimdi nerede” diye sorduğu anlatılmaktadır. Bu da çelişkili bulunan bir diğer noktadır, çünkü Hz. Ömer, Efendimizi öldürmeye niyet ettiğinde Dar'ül Erkâm'da olduğunu biliyordu ve oraya doğru giderken Nuaym bin Abdullah ile yaptığı konuşma üzerine kardeşinin evine yönelmişti.

 

Şimdi gelin, pek bilinmeyen ancak âlimlerimiz tarafından gerçek olması diğerine göre daha muhtemel olan diğer rivayete bakalım: (aşağıdaki rivayetin birbirine çok yakın iki hali vardır, yazdığımız rivayet bunlardan biridir)

Hz. Ömer, sadece “Ömer” olduğu zamanlarda çok içki içen biriydi. Yine bir gün arkadaşları ile içki içmek için her zaman buluştukları yere gider ancak arkadaşlarını orada bulamaz. Bunun üzerine içki almak için bir dükkâna gider ancak dükkânın da kapalı olduğunu görür. Bari der, Kâbe'de tavaf yapayım. Ve Kâbe'ye gider. Orada görür ki, Efendimiz Kâbe'de, Kâbe'yi Kudüs ile kendi arasında bırakmış şekilde namaz kılıyor. (Efendimizin kalbinde hep Kâbe'yi kıble yapma arzusu olduğu için Kudüs'e yönelirken Kâbe-i Muazzamayı araya alırdı.) Hz. Ömer, Kâbe örtüsünün altına saklanır ve Efendimizin namaz kılarken okuduğu ayetleri dinler. Ayetlerden çok etkilenir ve içinden bunlar bir şairin sözüdür diye geçirir. Efendimiz namazında Hakkâ suresini kıraat etmektedir ve tam o sırada “O bir şairin sözü değildir...” ayetini okumaktadır, Hz. Ömer daha da etkilenir, içinden bu olsa olsa bir kâhinin sözüdür diye düşünür, bu sırada da Efendimiz “Bir kâhinin sözü de değildir...” ayetini okur. İyice etkilenen Hz. Ömer, Efendimiz namazını bitirdikten sonra O'nu takip eder ve evine yaklaştıkları sırada Efendimizin ona niyetini sorması üzerine Hz. Ömer durumu anlatır ve müslüman olur. (Efendimiz, namazda cehrî kıraat ettiğine göre akşam veya yatsı namazını kılıyor olması muhtemeldir.)

 

İlk rivayetle ilgili yukarıda belirtilen çelişkilerden dolayı ikinci verdiğimiz rivayet alimlerce daha gerçeğe yakın bulunmuştur. Ancak ne hikmetse, genel olarak ilk rivayet çok daha yaygındır.

 

Hz. Ömer'in müslüman olmadan önce “Hattab'ın eşeği müslüman olur ama Ömer olmaz” dedirtecek kadar İslam'dan uzak olması ve müslümanlara düşmanlığı göz önüne alındığında kardeşine ve kocasına müslüman olduğu için zarar vermiş olması muhtemeldir, ancak âlimler bu olayın müslüman olması sırasında değil de daha önce yaşanmış olabileceğini söylerler.

 

Kaynaklar:

1-Ömer'ini Arayan Yüzyıl; Dr. Halit Çil, Nesil Yayınları, 2011

2-Hz. Ömer'in Müslüman Oluşu; M. Hanefi Palabıyık, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:12 Sayı: 38

3-Hayat Kitabı Kur'ân; Mustafa İslâmoğlu

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : halit    15.10.2014
Yorum : işime çok yaradı çok teşekürler bunun hepsini yazdım hocaya gösterdim hoca çok beğendi




Ekleyen : merve    03.07.2014
Yorum : ben bunu aramıyordum ama işime yaradı teşekkür ederim





 
Gazze biz ne öğretti?... - Sayı 119
Bir tufanın ardından: Fil... - Sayı 119
Adalet Mülkün Temelidir... - Sayı 112
Bir bürokrat şârih: Abidi... - Sayı 106
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14591669
 Bugün : 2210
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630833
 Bugün : 480
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim