Ümmü Gülsüm Mesude Hasan Ildız Sayı:
76 - Nisan / Haziran 2013
 Bu, benim işte bakın, bunlar, benim gözlerim.
Bunlar, canlıydılar daha dün sabah,
Herkes gibi dünyaya tebessümle baktılar.
Oysa bu sabah,
Açtığınızda kapınızı yeniden yaşamaya
Açtığınızda mutluluk kutunuzu dünyaya
Bir fotoğraf karesinden, bir film şeridinden
O mübarek evlerinize, korkulu bir düş gibi aktılar.
Bu, benim işte bakın, bunlar, benim ellerim.
Bakın işte ordalar, oynadığım bebeklerim.
Daha dün canlıydılar,
Kumdan kuleler yaptılar.
Bebeklerim ordalar şimdi,
Kumdan kulelerim ordalar,
Ama yok yerinde ellerim.
Ben bir çocuğum kardeşlerim,
Benim adım Ümmü Gülsüm Mesude.
Bir kuş bile uçurmadımdı daha ben,
Bir uçurtma bile mutluluklar içinde,
Üstümüze ölüm yağan bu masmavi gökyüzünde.
Bu, benim işte bakın, bunlar, benim ayaklarım.
Bunlarla ekmek aldım daha dün sabah,
Daha dün sabah geçtim onlarla umursamadan,
Füzelerle vurduğunuz evimizin sokağından.
Şimdi orda duruyorlar.
Kanıyorlar ılgıt ılgıt, içten içe acıyorlar.
Hiç benim olmadılar sanki.
Hiç benimle koşmadılar.
Birisi kaldırıma düştü şans eseri,
Çamurlu bir yol üstüne ötekisi.
Zumluyor üzerine bir kuzgun gibi,
Zumluyor dayamışta bütün mesleki bilgisini,
Özgür dünya basınından, namuslu bir gazeteci.
Bu, benim işte bakın, bunlar, benim umutlarım.
Bunlar için doğdumdu ben,
Bunlar içindi çırpınmalarım.
Tanklarınız çiğnedi onları gürül gürül,
Uçaklarınız parçaladı bombalarıyla,
Daha bir tekini bile yaşayamadım.
Ben bir çocuğum kardeşlerim,
Gazze de bilinmeyen bir ülke.
Ben bir kızım henüz on birinde,
Benim adım Ümmü Gülsüm Mesude.
Bilmiyorum babam nerdedir şimdi,
Bilmiyorum annem, kardeşlerim nerde.
Ben de bir resmim artık geride,
Bir görüntüyüm giriveren evlerinize,
Tam da mutluluğunuzun en güzel bir yerinde.
Kusuruma bakmayın emmiler, dayılar,
İstemezdim bunu ben de.
Tam oturmuşken kahvaltıya yenice,
Yudumlarken çaylarınızı taptaze,
Buruk bir kan gibi sıçramak istemezdim üstünüze.
Belki gerçekten samimiydi hislerinde,
Belki de aday olmak için Pulitzer ödülüne,
Bir gazeteci yaptı bu saygısızlığı size.
Benim o parçalanmış gövdemi,
Kopmuş ellerimi ve korku dolu gözlerimi,
Ve tankların çiğnediği bütün Ümitlerimi,
Tek tek sıraladı bir karenin içine.
Sonra da günün her saatinde,
Soktu durdu gözlerinize.
Ben bir çocuğum kardeşlerim,
Benim adım Ümmü Gülsüm Mesude.
Ben bir kızım henüz on birinde,
Filistin’se tanınmayan bir ülke.
Kusuruma bakmayın anneler, bacılar,
Kusuruma bakmayın sizleri üzdümse.
Çalıp da kapınızı haddim olmadan
Yaralı bir kuş gibi merhamet dilendimse.
Sizleri de kendim gibi insan bilip de,
Bir dilim ekmek için, bir yudum su için,
Yaşamak için sizler gibi gençliğimi özgürce,
Haddim olmayarak kapınıza geldimse,
Binlerce özür dilerim sizden,
Buruk bir kan gibi sıçramak istemezdim üstünüze.
|