Bakmak Mürvet Sarıyıldız Sayı:
78 - Ekim / Aralık 2013
Kör olmayan insanlar haricinde, çevremizdeki varlıkları görmek amacıyla Allah'ın insanlara vermiş olduğu bir çift gözü kullanırız. İslâm dininde her şeyin bir ölçüsü olduğu gibi, bakmanın da bir ölçüsü vardır. Bu ölçü özellikle de kişiyi harama götürmemesi açısından çok önemlidir.
Özellikle de erkekler, kadınlara bakma konusunda uyarılır ve ilk bakmanın normal olduğu, fakat ondan sonrasının kişiyi haram ile helâl arasındaki ince çizgiye taşıyacağı belirtilmektedir.
“Herhangi bir Müslüman, bir kadının güzelliklerine ilkin bakar da sonra gözünü kaparsa Allah Tealâ ona, lezzetini duyacağı bir ibadet nasip eder.”(1) “Bir de O'nun zevcelerinden lâzım olan bir şey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyiniz. Bu şekilde istemeniz, hem sizin hem de onların kalpleri için en temiz bir harekettir. Yani, herhangi bir mü'min din ve dünya için fayda veren ve istenilmesi adet olan her şeyi onlardan isteyebilir…
Çünkü bakmak ve görmek fitnenin birinci sebebidir… Neticede erkeğin kadın hakkında kadının da erkek hakkında kalplerinde doğabilecek şeytanî vesveselere imkân verilmemiş olur.” (2)
BakmanınTehlikeleri
Nice bakışlar vardır ki onları hasretler, üzüntüler takip etmiştir. Şöyle anlatılır: 'Kulun bir bakışından kalbi baktığı şeye bağlanır ve onun sıkıntısını çeker.’
İsa (as)'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Harama bakmaktan sakının. Çünkü o şekilde bakış, kalbe fitne tohumları eker. Bu da sahibine fitne olarak yeter.”
Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Kadının güzelliğine bakmak, İblisin zehirli oklarından bir oktur. Kim böyle bakmayı terk ederse, Allah ona ibadetin zevkini tattırır ve onu böylece sevindirir.”
Şayet ilk bakışta temkinli olmazsan bunu ikinci bakış takip eder. Bu temkinli bakış (yani ikinci, haram olan bakış) yabancı kadınlara, sakal-bıyığı çıkmamış çocuklara şehvetle, kendilerine bakılması caiz olmayan kimseler ve başkasına ait, korunmuş ve bakılması yasaklanmış evlere bakmaktır.” (3)
Bakmanın Cinayetleri
Gözün, kalbin aynası olduğu konusunda herkes hem fikirdir. Bu nedenle göz ve onun yerine getirdiği görev olan bakmaya çok iş düşmektedir. Çünkü kişiyi tehlikeli isteklerin peşinde koşturabileceği gibi, iyi işlerin peşinden gitmesine de aracı olmaktadır.
Özellikle bu konu üzerinde duran İbn-i Kayyım el- Cevziyye der ki: “İnsan nefsi güzel şekillere bakmaya düşkündür. Göz kalbin elçisidir; onu, 'orada burada ne var' diye araştırmaya gönderir; güzel ve manzaralı bir şey bulup kendisine haber verince kalp şevkinden dolayı hoplar. Çoğu defa kalbin hem kendisi hem de elçisi zahmete düşer. Çünkü –şairin dediği gibi− göz öyle güzelleri haber verir ki, ne onların hepsini elde etmeye ne de bir kısmının ayrılığına tahammüle güç yeter! Fakat kalp, elçisini araştırma ve keşiften men ederse, kendisi de talep ve arzu külfetinden kurtulur. Bakışlarını salıverenin hasretleri devamlı olacaktır. Çünkü bakmak sevgiyi doğurur. Böylece kalp, bir alâkaya sahip olur. Sonra bu alâka kuvvetlenir, vurgunluk derecesinde bir sevgi olur, kalbi istilâ eder. Yine kuvvet bulur, kalpten ayrılmayan bir sevgi halini alır. Daha da kuvvetlenir, aşırı sevgi aşk olur. Kuvvetlenir, çılgınlık olur. Nihayet kalp, köle olur. Böylece kalp, layık olmayana kulluk etmiş olur. İşte bütün bunlar bakmanın cinayetleridir.”(4)
Kaynakça
1-İslâm'da Kadın, Bekir Topaloğlu, İst.,1965, s. 184
2-Kur'ân-ı Kerîm'de Abad-ı Muaşeret ve Görgü Kuralları, Dr. M. Zeki Duman, İpek Yy, İst., 2002, s. 62
3-Neylü'l Ereb fi Marifeti'l- Edeb, çevirenler: Uzman Mehmet Balcıoğlu, Doç. Dr. M. Akif Özdoğan, Ukde Yy, Kahramanmaraş, 2011, s. 87-88
4-İslâm'da Kadın, Bekir Topaloğlu, İst., 1965, s. 184
|