M?jdeli Belde Dergi Editörü Sayı:
52 - Nisan / Haziran 2006
Peygamber Sende insan ve toplum, sende temel ve bina; Ne getirdin, götürdün, bildirdinse âmenna!.. Necip Fazıl (1983)
Konstantinapol’u İstanbul yapacak, ona ruh verecek müjde, mübarek dudaklardan döküldüğünde, Fuzulî’nin "Su Kasidesi"ndeki, Peygamber’in ayağının baktığı yerleri arayan “avare su” misali teslim olacağı hayat anlayışını arayan milletimiz için, zaman plânında da kaderin çarkları işlemeye başlamıştı… Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan göçleri, tarihçiler görünürdeki bazı sebeplere bağlasa da, müjdeli beldeyi fethetme nasibi, Türk’ü bu uzun yolculuğa çıkmaya mecbur etti. En büyük bayraktar Eyüp Sultan Hazretleri’ni (ra) binlerce kilometre aşıp surların önüne getirten, Fatih’i "güzel emir", ordusunu "güzel asker", ezcümle İstanbul’u Türk’ün malı yapan hep aynı müjdeydi.
Kardelen 48. sayısında bu hadisin merceğinden fethe bakmayı denedi... Bu konuyu seçmemizde Çanakkale Zaferi’ne gösterilen ilginin her geçen gün artması da etkili oldu; zira Çanakkale’de savunulan bütün vatanla birlikte İstanbul’du. Bu yönüyle Çanakkale can için değil, canan için, İstanbul’un elden gitmemesi için yazılan destandı. Bilinen en eski kıtaların ve medeniyetlerin merkezinde, en işlek kara, deniz, hava yollarının üzerinde, soğuk deniz ve iklimlerle sıcaklarının arasında ve geçiş noktasında, “yedi iklim”in hüküm sürdüğü iki yakalı şehir… Tarihin her döneminde hayallere konu oldu, düşmanın emelini besledi. Hakkında en çok şiir yazılan beldelerden biri, belki önde geleni. Hadis’teki müjdeyi ve müjdenin arkasındaki emri anlayanlar hep onu arzuladı. Şükür ki, kader onu bize nasip etti ve Türk’ün malı yaptı.
Yazarımızın tespitiyle; “İstanbul!.. Dünya üzerinde her çeşitten insanın ilgisini en çok çeken şehir… Ehemmiyetine bakın; onu İnsanlığın Ufku,ümmetine hedef gösteriyor. İdeal denebilecek bir hedef… Fethini müjdeliyor ve fethedecekleri övüyor. Bu sayede “en büyük Bayraktarı” kazanıyor İstanbul. İnsanlık tarihinin eşi bulunmaz Bayraktar’ını… İnsanlık Ufku’nun temsil ettiği Allah davasının bayraktarını… Yüceliğin zirvesine bakın!.. Müjdeli emir, İstanbul’a coğrafya avantajının üstünde fikrî, imanî ve içtimaî bir fonksiyon kazandırıyor. Hele bizim için… Düşmanlarımız bile, onun hakkında fanatik emeller beslemekle, -farkında değiller ama- o emrin güdümünde hareket ettiler ve etmekteler.” (Ali Erdal, Yeni Bir Diyalektik) l Webeditör kardeşim Yavuz, sitemiz ’kardelendergisi.com’ için, "Kardelen’in tuzu" demiş. Çok isabetli... Gerçekten site, basılı derginin tadını getiriyor. Tuzsuz yemek mi olur... Sitesiz de dergi... Türkiye, hattâ dünya kamuoyu önünde dergimizin kabul edilebilirliğini arttıyor site. Bir arkadaş, özel bir hastaheneyi, sitesi bile yok diye tercih etmedi; kalitesine güvenemedi. Ulaşılması basılı dergi için mümkün olmayacak yerlere ve fertlere adımızı duyuruyor. Yapılan yorumlar, bize ışık oluyor, yol gösteriyor. Bu gidişle site, "tuzu" olmaktan öte, "tadı" da mı olacak ne!.. Eğer karde- şim, ümit ettiği ve pek çok arzu ettiği yenilikleri yaparsa değmeyin keyfimize... Zira, fikir yazılarının okunmadığından hep dert yanarız... Evet haksız da değiliz. Ama, yapılan yorumlar ve ziyaretçi sayısı, her şeye rağmen fikir yazılarını da okuyanlar olduğu- nu gösteriyor. Hattâ sitemizi ziyaret edenlerden abone talepleri de olduğuna göre, dergimizi alma yönünden özendirici de oluyor. Meselâ son olarak Hollanda’dan bir hanımefendi, dergimizin sitede yazılarını okuduktan sonra abone oldu. Site olmasa, bizim ona ulaşmamız mümkün mü?.. Sitemizin yeni yüzünün öncekinden daha güzel olduğunun farkındasınızdır. Site ve dergiyi nadir mümkün olur bir uyum içinde devam etmesini ihsan eden Allah’a şükrediyoruz. Kardeşim Yavuz’a da teşekkürler.
Elinizdeki sayıda şairimizin "İlle İstanbul’da bul!" dediği mânânın meyvelerini sunan Kardelen’den bütün gönüldaşlara selâmlar...
|