Direklerden dileklere... Gökhan Özsoy Sayı:
80 - Nisan / Haziran 2014
Hiçbir yapı direksiz olmaz. Sağlam olmasını istediğimiz şeylerin de sağlam direkleri olmalıdır. Biri yıkılsa diğeri, diğeri yıkılsa bir başkası düşmeye izin vermemelidir. İşte bu direkler ne kadar sağlam olursa dengen o kadar iyi olacak, yerle yeksan olman da o kadar zor olacaktır.
Kâinatın dengesinden etkilenmiş olacaklar; eski Türkler ve bazı milletler kâinatı bir ev veya bir çadır gibi düşünmüşler, yer ve göğün bir direk tarafından tutulduğuna inanmışlardır. Herkesin gözü önünde olan denge o kadar mükemmel ki her şey birbirini tamamlıyor, birinin eksikliğini diğeri kapatıyor. Kâinatın bir değil birden fazla direği vardır. Tıpkı hayatlarımızda da olması gerektiği gibi. Ne diyor “Bozkırın Tezenesi”:
Muhabbettir yerin göğün direği
Aşkı olmayanın yanmaz yüreği
Muhabbetinen yakın eden ırağı
Hak muhabbettendir, muhabbet
Hak’tan.
Ona göre muhabbet hayatın direği. Bazılarımız da hayata aynen öyle tutunmuyor mu? Dostları, sevdikleri bir yana dünya bir yana, değil mi? Muhabbeti daha da şahsileştirirsek ve hayatımızdaki direkleri sevilenlerle soyutlaştırırsak her sevdiğimiz bir direktir aslında. Küçükken annedir tek tutunur dalımız. O ağlatsa da anne diye ağlayıp yine ağlatan olmasına rağmen anneye gitmedik mi hepimiz? Ve yavaş yavaş çember genişledi. Yanlış insanlar da olmakla birlikte ağacımızın dalları, hayatımızın direkleri olan insanlar girdi çembere. Sevdan acıtsa dostuna, dostun acıtsa sevdana…
Sahi herkes birilerine mi tutundu? Kimsesi olmayanlar yok mu? Yahut, bana O yeter diyenler? Evet, herkes birilerine tutundu; ama O’nsuz hep noksan… O’nu tanıyanlar ve tutunabilenlerin de kimseye ihtiyacı kalmadı. Hayatımızın en önemli direğini tam ortaya dikmezsek bu çember yarılır, bu ev yıkılır, bu ağaç kurur. Yunus’a kulak verelim:
Hak ere benim dedi varlığın erde kodu
Erenlerin himmeti yerden göğe direktir.
(Cenâb-ı Hak erene, “O benim, ben de oyum!” dedi ve onu, “Ruhumdan üfledim.” (Hicr/29) sırrına mazhar kılarak kullarına erenin vücudundan göründü. Erenlerin himmeti/manevî gücü, yerden göğe uzanan direk gibi/âşıka en büyük destek/dir.)
O’na yaklaşıp, O’nu sevmenin yolu davete icabettir. O en büyük sevgili, günde beş kere randevu vermedi mi bizlere? Hz. Peygamber bir hadisinde “Namaz dinin direğidir.” buyuruyor. Yani bu direk yıkılırsa bir ev misali dinin de yıkılacağını söylüyor. En önemli olan, olması gereken direği, dayanağı yıkarsak -tabii önce yapmak gerek, yapmak için de önemini anlamak- elimizde kalanlar neye yarar? Hayatta neyi nereye koyacağını bilmezsen hayat seni istediği yere koyar. Sevdadan dosta dosttan sevdaya gideceğiz elbet. Lakin nereye gidersek gidelim aşkla gideceğiz. Bunu bir meleke haline getirip dünya esrikliğinden kurtulacağız ki, temel direğimiz diğer direklerimizi beslesin, delâletten kurtarsın. Hülasa kimi çemberimize alacağımızı, neyi benimseyeceğimizi, nasıl benimseyeceğimizi bize göstersin.
Direklerimizle sağlam dilekler dilememizi sağlayacak olan baş aktör O’dur ve hep O olacaktır. O’nunla tutunacak dallarımızı seçersek, bindiğimiz dalları kimse kesemeyecek ve kimse evimizi yıkamayacaktır. Dileklerimizde, tutunduğumuz dal olan bireylerden hep iyi bahsetmeyi nasip eylesin Rabbim. Önce O’nu sevip daha sonra O’nunla tüm dünyayı kucaklayarak, kâinatın sevgiyle ayakta durduğunu kavrayarak yaşamak dileğiyle. Kul Himmet’in de dediği gibi:
Muhabbettir yerin göğün direği
Muhabbet edenin yanar çırâğı
Âşıka beytullah gönül durağı
Hak nazar ettiği yerdir muhabbet.
Vesselâm…
|