Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3034 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Aşk
Fatma Zehra Korkmaz

  Sayı: 80 - Nisan / Haziran 2014

Söylerken ucu ve sonu açık... Aslında aşkın tarifi ne kadar da açık değil mi! İlk defa aşkın tanımını bir doktordan duymuştum, şöyle demişti. AŞK; ateş, şişkinlik ve kabızlıktır. Şaşırmış bir o kadar da gülmüştüm. Evet bunu söyleyen bir gastrologdu. Sahi Aşk neydi?

Mevlâna’ya göre aşk pervanelerin yanması, Mecnun’a göre çöllerin serabı, Züleyha’ya göre Yusuf’un gözleriydi... Peki size göre Aşk neydi? Gözlemlere ve söylemlere bakılırsa bu zamanda aşk çok farklı bir yoruma denk geliyor… Fakat dünyevî aşktan manevî aşka geçince işler değişti.

Mevlâna’ya göre aşk Rabb’ine ulaşmaktı. İnsana özgü sanılan aşk nasıl olur da manevî kata yükselebilirdi!

İnsana duyulan aşk yeri gelir tükenebilir yeri gelir sektelere uğrayıp enflasyon gibi azalıp yükselebilir. Fakat ALLAH’a duyulan aşk! Bugün seni daha az seviyorum denilebilir mi meselâ… Gerçek aşkın ALLAH’a olduğunda hem fikirim…

Dünyevî aşka bakıldığında tükenme bitme ihtimali olup ama gerçek Aşk’a ulaşmaya en yakın haldir bence.. Aşk ilâhî bir lütuftur. O’nun katından bizim katımıza sadeleştirilmiş bir halde inen en değerli hazinedir.

Âşık olduğunuz hali düşünün karşısında ne kadar da samimisiniz ne kadar da bağlı ve ne kadar da tutkulu peki gerçek aşkın ne kadar etkili olabileceğini düşünün!

Yunus gerçek aşkında erimiş ve seni gerek seni dememiş mi!.. Mecnun Leylâ’ya dönerek benim Leylâ’m Rabbim dememiş mi! Ya Züleyha’ya ne demeli, aşkından yanıp bittiği gençliğini Yusuf’un hayali ile geçiren kadın..! Yusuf’tan vazgeçip onun Yaratanı’na koşan kadın!

“Ey Yusuf ben gerçek aşkımı buldum sen olmasan da olur artık” derken gözlerinden Aşk pınarı akan Züleyha’ya selâm olsun...

Gerçek aşk...Yunus’u derviş, Mevlâna’yı divane yapan aşktır! ALLAH’ın kendi parçasından olan aşkı insanlara armağan ettiği günden beri devam eder sevmek…

Mevlâna “manevî aşka ulaşmak için dünyevî aşklardan geçmek lazım” demiş. Züleyha’ya, Mecnun’a bakılırsa ispat niteliğindedir bu söz.

Dünyevî aşkın gerçek aşka ulaşmakta önemli bir adım olduğu üzerinde durmak gerekir…

Sevmek insanı güzelleştirir, sakinleştirir, merhametli yapar, Yaradan’a biraz daha yaklaştırır. Ve Rabbe giden tüm yollar sevmekten geçer…

Mevlâna aşkını Rabbi’ne Tahir ise Zühre’sine duymuş, kimi aşkının ispatını seccadede saatlerce ibadet ederek sunmuş, kimi de aşkının ispatını sevdiğinin kollarında son nefesini vererek...

Aklıma Yavuz Sultan Selime âşık olan cariye geldi! Nasıl bir aşk! Sevdiğinin gözlerine bakarken ölmek... Sultan öyle bir etkilenmiştir ki bu cariyenin aşkından günlerce suskunluğa neden olmuştur. Cariyenin önünde üç kıtaya sahip olan bir sultanı diz çöktürtmüştür aşk... Karşılıksız sevmiştir cariye günlerdir ettiği dualar kabul olmuştur ve son nefesini vereceğini bilse de sevmiştir...

Cariye korkmuştur aradaki uçurumdan, karşısında koskoca cihan sahibi Padişahı Halife-i Ruy-i Zemin bir tarafta basit bir cariye… Aşkı dayanılmaz boyutlara ulaşınca ne yapacağını bilmeyen cariye en sonunda açılmaya karar verir. Temizliğini yaptığı odasına bir kez daha girer ve yastığının altına 3 kelimeden oluşan bir not bırakır;

–Derdi olan neylesin?

Akşam çadırına gelen sultan notu okuyunca bunun çadırı temizleyen cariyeden olduğunu anlar ve;

–Derdi neyse söylesin!

Diye not bırakır. Bunu ertesi gün okuyan cariye bir not daha bırakır:

–Korkuyorsa neylesin?

Padişah bu notu da okuyunca şu notu yazar:

–Hiç korkmasın söylesin…

Cariye olanlara artık inanamıyordur basit bir cariyenin hislerini dikkate alabilecek kadar incedir Sultan. Sabah olur olmaz temizliğe giden cariye işini bitirdikten sonra beklemeye durur..

Çadırın girişi açılmıştır ve gelen Sultandır. Cariye oturduğu yerden hemen ayağı kalkar ve sultanın karşısına dikilir. Yavuz Sultan Selim “buyurunuz, sizi dinliyorum” deyince, tüm cesaretini toplayan cariye kısık bir sesle “efendim” der. “cariyeniz, size…” cümlesini tamamlayamadan yığılıp kalır. Kalbine sığmayan tertemiz aşkını söyleyemeden ruhunu teslim etmiştir.

Gözlerinden yavaş yavaş süzülen yaşları silerken Sultan etrafındakilere şöyle der:

–Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira Âşık, maşukun yolunda olur ve o yolda ölür..

Aşk hasretti Yusuf’un gözlerinde, aşk yanmaktı cariyenin yüreğinde, Aşk sur-ı mahşerdi mecnun-i Leylâ’da, aşk pervaneydi Mevlâna’nın ibadethanesinde…

Sahi aşk neydi?


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Aşk... - Sayı 80
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Hislerin hissizleştiği noktada, onlarda kalan aklın varlığını sürdürebilmek için o noktaya varışın yaratıcısını bile inkâr edebilecek kadar “bencil”leşmesine kılıflar uydurarak (bunu) üstünlükmüş gibi gösterenleri iyi tanımak gerekir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14591979
 Bugün : 2521
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630915
 Bugün : 561
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim