Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     5170 kez okundu.     4 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Al eline kalemi!..
Ali Erdal

  Sayı: 81 - Temmuz / Eylül 2014

NEFİS...

“Ağaçlar kalem olsa,

Yazılmaz benim derdim!..”

Türkünün dediği gibi... Her insan için dünyanın en büyük derdi, kendisininki... Hattâ bütün zamanların ve mekânların... Kâinatın bir tane olması, insan sayısı kadar merkez olmasına engel değil... Hayat sahnesinin tek başrol oyuncusunu bilmeyen mi var! Figüranlarla ilgilenmek, boşa zahmet... İnsandaki bu ruh halini bir batılı, “her insan, kendini bir parça tanrı görür” diye belirtiyor... Bir parça mı?.. Nefs kavramından mahrum Batı, gerçeği bu kadar görüyor ve bu kadar ifade edebiliyor.

Nefsin bencilliğine bakın... Kendisi toksa, herkes toktur. Kendisi açsa? Buna göre herkesi de aç bilmesi gerekmez mi? Öyle veya değil, mühim olan aç olan “bir kişi”nin bir an önce doymasıdır. Bir tehlike mi var; tek sıkıntıya düşen odur ve meşru veya gayrimeşru her şeyi yapmak hakkıdır. Tehlike geçince, onunla birlikte bütün kâinat kurtulmuştur. O zaman nefsini kurtarmak için gayrimeşru yollara tevessül eden alçakları yerin dibine batırmaya gelmiştir sıra. Doktorun da hasta olabileceği, fırıncının da ekmek parası sıkıntısı çekeceği, çorbasını geciktiren garsonun orucunu bile açamadığı aklının ucundan bile geçmez... Mevlânâ ne güzel ifade ediyor: “İnsan kirden, irinden, necasetten tiksinir… Ama kendi kirinden, irininden, necasetinden tiksinmez… Nefs; kendi kirinin, irininin ve necasetinin mekruhunu göremeyecek, hattâ mekruh saymayacak bir kibir içindedir. Kendisini bu derekede put haline getirdiği için Kâmil Kudret’e tahammül edemez, O’nu tasdike yanaşmaz.” Seviyeli insan bencillik handikapını aşabilen kişi olmalı. Öğrenen değil; çünkü herkes bilir bencilliğin kötü olduğunu. İş kabul edip ona göre yaşayabilmekte olmalı. Çünkü kabul eden kendi nefsini de itham etmiş olacaktır. Bu durumda nefse uymanın ne menem bir şey olduğunu ifade eden “Nefis, ne pis” tespitine hayran olmamak mümkün mü?..

İMTİHAN SORUSU...

Kâmil Kudret, insanın özüne, yalnız kendisini düşünen, tanrılık heveskârı nefsi bir imtihan sorusu olarak yerleştirmiş. Ehlileştirilmesi gereken bir vahşi hayvan... Disiplin altına alınması şart enerji... İnsan, bencilliği aştığı nisbette “şerefli”, ona ram olup altında ezilmesi halinde “hayvandan aşağı” olacaktır. İyi ki Allah, böyle olduğunu bildirmiş. İyi ki ne yapmamız gerektiğini ve usulünü, aramızdan “seçme” rehberler vasıtasıyla beyan buyurmuş... Bu sayede İslâm tarihi, bunu başaran kahramanlarla dolu. Bu tembihleri dikkate almayan Batı “günah” altında ezilmiş, bunun hıncıyla nefsi ezmeye kalkışmış. Belki de çoğu Batı icadının günahı teşvik edici olması, bu ezilmişliğe herkesi ortak etme psikolojisidir.

Her nefs varlığın merkezi olduğu düşüncesinde... İlk insandan, son insana böyle... Ne müthiş!.. Öyleyse bunda bir gerçeğe işaret olmalı. İslâm onu da belirtiyor... Mücerret insan, kâinatın merkezi: “Allah insanı kendine halife olarak yaratmış ve kâinatı onun emrine vermiştir.” Öyleyse insanlık piramidinin tepesinde bir “yüce insan”, “has insan” bulunmalı... Her şeyde olduğu gibi insanlığın da bir “ufku” olmalı... O, ilk insandan itibaren, “seçme insanlar” vasıtasıyla müjdelenmeli ve O, “Son” olmalı...

VE KALEMLE YAZMAK...

Madem insan, bir cevherle ve üstün idrakle yaratılmışsa, bunu geliştirmek ve iyide kullanmak borcunda olmalı... Bu da kendisini böyle yaratanın göndereceği “Kitab”ı anlamak ve bu yolda, bir Batılı yazarın ifadesiyle, “sistemli düşünmek”le yani gelişmelerin heba olmasını önleyen ve geleceğe intikalini sağlayan bir vasıta ile olur: Kalemle...

İslâm, daha ilk âyette “Oku!” diye emrediyor. Devamında yüce Rabb’in (cc) kalemle yazmayı öğretmesinin bir nimet oluşuna dikkat çekiliyor. Ve “kalem”, Allah’ın “nihayetsiz keremi” ile birlikte ele alınıyor: “Yaratan Rabb’inin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabb’in nihayetsiz kerem sahibidir. Ki O, kalemle (yazmayı) öğretendir.” (Alâk / 1). Öyleyse, “Oku!” emrinin zımnında “Yaz!” diye de emredilmiş olmalıdır.

Yüce Allah, merhameti icabı ihsan ettiği, lütfettiği Kitab’ında kalem üzerine yemin ediyor. “Mürekkep hokkası” mânâsına gelen “Nun” adı da verilen Kalem Sûresi birinci âyeti: “Hokka ile kaleme (erbab-ı kalemin) yazmakta oldukları şeylere andolsun ki...” Hasan Basri ÇANTAY, bu âyetle ilgili şu açıklamayı yapıyor: “... Yemin hokka ile kalemedir. Çünkü bunların hitabetteki faideleri büyüktür. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın her kitabı ancak onunla yazması da onun fazl-u şerefine delâlet eder (Beyzâvî, Şeyhzâde, Medârik). Bu kalem bazılarına göre, alel’ıtlak insanların ve meleklerin kullandığı kalemdir (Beyzâvî, Celâleyn, Medârik).”

Her şeyi yoktan var eden, her şeyi tasarruf eden ve “kalemle yazmayı öğreten” Allah, kalem üzerine yemin ediyor. Hem de Kâinatın Efendisi ve İnsanlığın Ufku’nun (sav) büyük bir ahlâk üzere olduğuna dair: “Hokka ile kaleme ve (erbab-ı kalemin) yazmakta oldukları şeylere andolsun ki, (Habibim) sen, Rabb’inin ni’meti sayesinde, bir mecnun değilsin. Senin için muhakkak bir mükâfaat vardır. Hiç şüphesi büyük bir ahlâk üzerindesin sen.” (Kalem / 1-4). Daha sonraki âyetlerde ise yemin kınanıyor. Hattâ, değil eğriye doğruya; yemin etmek bile kınanıyor... Böylece pek az başvurulması gerektiğine işaret edilmekle, yapılan yeminin ehemmiyeti ve üzerine yemin edilen kalemin değeri iyice ortaya konuyor. Üstelik gereksiz yemin edenler, bakın kimlerle birlikte görülüyor. “(Doğruya da eğriye de) alabildiğine yemin eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (gammazlıkla) lâf getirip götürmeye koşan, (insanları) hayırdan durmayıp men’eyleyen aşırı zalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (açıklamada ‘şirret, hayâsız, edepsiz, soysuz, yani evlilik dışı olma’ demek olduğu yazılı) olan kişiyi tanımayan (onlara boyun eğme)”. (Kalem / 13).

Elmalılı Hamdi YAZIR da tefsirinde, “Kalemden maksat kendisi değil, yazdıklarıdır... Onun arkasındaki akıl ve idraktir... Kasem edilen kalem levh-i mahfuzu yazan, yahut Kur’ân yazılan kalemdir” diyor.

KİTAP, KALEM VERİMİ

Kalem!.. “Kaleme almak”, eser gibi üstün bir fiilin sembolü... Ne sevimli, ne ciddî ve ne tatlı bir ifade... Allah Kelâmı’nı yazan “Vahiy Kâtipliği” gibi bir müessesesi olan İslâm sayesinde doğan kültürümüzün eseri...

Allah, aramızdan “seçtiği”, “seçkin” insanlarla bize “Kitap” göndermiş; onun için “Kitap mefhumu bizde azizdir. Zira en büyük kitap Allah’ındır. Allah’a bağlı olmayanlara ‘kitapsız!’ diye hakaret edilmesi de aynı mânânın nihaî tecellisiyle yokluğundaki felâkete işaret.” (Necip Fazıl). Dünyada gelişme namına ne varsa, kalem sayesinde değil midir? O bakımdan kalemin hakkını vermeyenlere “Kitapsız!” der gibi, “Kalemsiz!” dense yeri...

KİTAPSIZLAR!..

Kitab’a sahipken, onu tahrip edip “kitapsızlaşanların” düştükleri hali görünce “Allahsız, kitapsız!” hitabındaki ince ve derin idrake, tekrar tekrar hayran olmaz mısınız?

“Kitap”taki (İncil) ilâhî incilerin yerine kendi adi taşlarını koyanlar, insanı yakacak kadar zalimleşti. “Engizisyon” diyerek, “afaroz” diyerek zulmü yerinde göstermeye kalktı ve müesseseleştirdi. “Düşünen adamlar”ı, yani “kalemi” yaktılar. Düşünebiliyor musunuz, değil “kalemle yazmak”, düşünmek dahi suç sayıldı. “Ortaçağ karanlığını” kitapsızlık meydana getirdi, “Kitab”ı tahrif etmekle...

“Kitap”taki (Tevrat) ilâhî incilerin yerine; nefsi putlaştırmayı sistem haline getirerek ırklarını putlaştıran saçmalıkları koyanlar, zulmün daha da beterine düştüler... Kendileri “yüce”, diğer insanları “goyim/hayvan” sayarak, bunun siyasî aksiyonunu sistemleştirerek (Siyonizm) dünyayı kana buladılar, bulamaya devam etmekteler. Yani “nefslerine zulmettiler”. Bâtıllarını hâkim kılmak için “kalemi” tetikçi gibi kullandılar. Görüyor musunuz, “kitapsızlığın âkıbetini?

Faşizm ve Nazizm’i, Sosyalizm ve Komünizm’i, Liberalizm ve Kapitalizm hiç “kitaplı” olmadılar. Kalemin hakkını veren İslâm ise; zulüm ne kelime, “Bir hayvanın ayağını kesenin ecrinin dörtte biri gider. Yaş hurma ağacını kesenin ecrinin dörtte biri gider. Ortağına hıyanet edenin ecrinin dörtte biri gider” (Hadis) dedi ve söylediklerinin erişilmez cemiyetlerini bilfiil kurdu.

Batı taklitçiliği; kalem ve kitap medeniyetinin muhteşem örneğini veren bir milleti, “Al eline kalemi, yaz aklına geleni” seviyesine düşürdü... Dağınık, sistemsiz, düşüncesiz, hedefsiz ve tabiî ki neticesiz...  Nefsin esiri... Kalem öyle mukaddes ve erbabının sorumluluğu öyle ağır ki, yolunu tıkayanların “ağaçlar kalem olsa, anlatılmaz cezası!”... Bu korkuyla titriyerek, kalem erbabına; “silâh başına!” der gibi, “oku!” ve “al eline kalemi!” diyerek vebalini hatırlatsak yeri…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : bir okuyucu    15.09.2014
Yorum : (bu şiir bu sayının konusu duyulunca kaleme alınmıştır.) CAN CANANA KOŞUYOR - */* ... Dokunur dünya yeniden/ . Baştan aşağı... / . Parmak uçları ile... /. Her tuş ayrı bir emir /. Her kelimesi âlem / . Okur doksan dokuzu; /. Yazarız ancak biri / . Bu emir ötelerden / . Bizi var eden gibi, / . Ana Kitap dizisi / . * Hirâ ile başlayan /. Bir bir O gönle inen /. * Dünyayı dokumak yeniden / . Parmak uçları ile / . Her sahneyi, her metni / . Bir daha çözümleyip / . Hikmetlice oturtmak / . Her şeyi yerli yeri / . * Halı yerinde düşmez / . Başımıza gök çökmez / . Ay yerinde sabit mi / . Gezenler yörüngede / . Hiç yolunu şaşırmaz / . Bundan yana tasa yok / . Acınmak bize düşen / . * İç ve dış kurgularım / . Problemin kaynağı / . Asıl problem bizde / . Demeyin, bir damla kan / . Sayısız derdi saklı / . Agâh ol, anla ve an / . Mutmain olmak kâlbe /. Dolar Onun zikriyle... /. * Parmak ucu, dil, gönül; /. Acaba nasıl çizgi /. Ondan öte irtibat /. Bulunmaz her bir kulda. /. Sen onu ara da bul, /. Çıkış yerin İstanbul... /. Ötesi Allah Kerim /. Kaygı kimin kaygısı /. Sadece Allah derim /. Kaygı şeytanın olsun /. Acımı dindir benim /. Ey kulunu Seven /. Kapımız Sensin Bizim /. İkincisi olmayan... /. * Bana ulaşan dilek /. Yaz diyordu derdini /. Oysa ben okumadım /. Üstelik habersizim /. Kavramından uzakça /. Yarama teşhis koyan /. Dilin bana konumu /. Nefsimin de oyunu /. Uzağa düşürüyor. /. * Yaz demek kolay, /. Omuza mesuliyet /. Dili bilmek asıl dert /. Onu kimde bulurum /. Bulurum da olurum /. Tercümanı o dilin /. Muhtevâdan haberli /. Okuyup anlaştıran /. Kâlblerde pekiştiren /. Okur-yazar oyunu /. * Ümmî olup okuyan /. Marifet ile dolu /. Anlatmak yazmak kime /. Anlamak bize düşen /. Ararım ben bir ömür /. Dizi dibi kıymetli /. Erdemli mi erdemli /. Sözü cana cân katan /. Kainâtı okuyan /. Gerektir yazan olsa /. * Fakat haberi dinle, /. İyiler göçtü bir bir /. İyi atları ile /. Kadınları birlikte /. Kaldık yapayalnız biz /. Sevgisiyle gönülde /. İyi ki onu verdi /. Giderken hediyesi /. Şimdi bize yetesi /. Başka çâre arama /. Başka soru da sorma! /. * Niçin nasıl ve neden /. Sırrı hepten yok eden /. Sinsi bir sayıklama /. Şeytana yakışanı... /. Koyma sen hiç gönlüne /. Ara yerde kalınca /. Azrail can alınca / İmân bütün olmalı /. Terettüt olmamalı /. Vesveseyi kovmalı /. Koyarak ONU kâlbe... /. Selâmet içinde sonra /. Gözlerini yummalı /. Saadetten uçuran /. Tatlı bir tebessümle /. * Tüm acılar anası /. Ruhtadır doğurası /. Teselliye ermeyen /. Dil ve gönül söylemez /. Hiç bir çare /. Yeni dünya kuramaz /. Beni benden alamaz /. Yuvarlasın kendini /. Uçurumdan aşağı /. Son bulsun ağrıları /. Muradına ermeden /. Olup olacağı bu... /. ** Kavuşmak nasiptedir /. Erilen rıza ile /. Ona ebed verile /. Çıkınca son sefere /. Noktası konulunca... /. İşte her şey bitiyor /. Yazılan ve çizilen... /. ** Dil damakta yapışık /. Can Canâna koşuyor /. Yudumuyla Kevserin. */* ***




Ekleyen : bir okuyucu    16.08.2014
Yorum : Dâvet (...) Koşmaz olur muyum hiç/ Lütfedip anarsın da/ Gönülde başkası yok/ Nidâsı çınlamada/ * Geldim derim, nereye/ Yerlere göklere mi/ Akışı dolar yüreğe/ Benzeri hoş bir dere/ * Hiç dinmeyen sızımı/ Edemem de nazımı/ Avuçtaki azımı/ Çoğa çevir ya Rabbi/ * Herkese dâvetin özel/ Cevap servetim: Güzel./ Şehâdeti kabul mü/ Bu can kendinden geçse/ * Cömertsin hiç şüphesiz/ Dâvetin biçilmez bahâ/ Âyan-ı beyân eksiz/ Ne denebilir daha/ * Duymayanlar sağırdır/ Nidâda kusur olmaz/ Mes'ûliyeti ağırdır/ Delip geçense solmaz/ * Aldım başım üstüne/ Verdim canım üstüne/ Şimdi âlem küstü mü/ Dâveti kabulüme/ * Hazinesi tükenmez/ Koşun size de pay var/ Herkes dâvete dönse/ Ona eksiklik ermez/ **




Ekleyen :     16.08.2014
Yorum : Terk-i Diyâr Dilimde ekrem yılmaz Kapansa da gözlerim/ Bir daha açılmasa/ Terk-i diyâr dilimde/ Visâlimi özlesem/ Kavuştuğum ru'yetim/ Ebedî hiç bitmese/ * Başka murad kalmasa/ Kâlbimin köşesinde/ Yalnız Sen ol, yalnız Sen/ İçimde ve dıışımda / Daim Sende olup ta/ Sensizliğime yansam.../ * Bir de bilebilsem ki/ Murad edilen miyim?/ ...ihtimâlleri silip/ Başka kapı bilmeyen/ * Varlığımı savursam/ Yokluğuma bürülü/ Bir müjdeli hediyem/ Hem de yürek dolusu/ * Ferman dile gelince.../ Visâlimde hal ince/ Son nefes son varışta/ Onun kapısındayım/ Sekeratta eşikte/ Terki diyâr dilimde/ Güneş ufka inince/ Visâlimde hal ince/ * Aman Allahım aman. ***




Ekleyen : bir okuyucu    16.08.2014
Yorum : ZÜLFÜNDE TAKILI ... Bana da ver bana da/ Her ne var ise yârda/ Beni al benden; yâr ver/ Darda kalınmaz burda/ * Sen ne Merhametlisin/ Seversin pek güzelce/ Eğer Sen sevmeseydin/ Sızmazdı sevgin kâlbe/ * Hamdolsun yâr verene/ Vermeyi dileyene/ Satın alınmaz dilek/ Güç yetmez ödemeye/ * Seninle dopdoluyum/ Senden firar bana yok/ Olmasın diye duam/ Sensizlik nârım zaten/ * Bana acı ey yârim/ Ben Seni bilmeyenim/ Bilmek akıl işiyse/ Ben sade divâneyim/ * Takılı kaldım Sana/ Zülfünün bir telinde/ Şikâyetim yok bundan/ Öylece tükeneyim./ * Hesaba katılmayan/ Varlığı yokluğu bir/ Alınıp satılmayan/ Halden bilmez bire bir.../ * Dost kucağı rahatım/ Mekânıdır uğrağım/ Avcı değil, yok ağım/ Kabir olur konağım./ * Konaklar geçilmeye/ Dostlardan seçilmeye/ Yolları kesilmeye/ Varılan yer mi kabir/ * Bitmeyen an içinde/ Bana geçmeyeni ver/ Bir de solmaz renk ile/ Pörsümez geçmez yeni ver/ * Ab-ı hayattan içen/ İsmi âzam dilinde/ Kimdir herşeyden geçen/ Bulunur mu ilimde/ * En Merhametli Rabbin/ Merhametli kulları/ Kıymamış insanlığa/ Cömerrtçe gönül açmış/ * Lâ zaman olan yerde/ Bitmek diye dert olmaz/ Mekânsız Rabbe er de/ Cennette fetret olmaz/ * Rıza,visâl, ruyetin/ İle ulaştığın haz/ Bitmez. Sen de bitmezsin/ Varlık derdin hiç olmaz./ * Sen yoktun, şimdi de yok/ Hangi derdin bakî ki ?/ Yanmalarını dindir/ Yoldaş eyle Şakik'i.../ * Söz verdim noktaladım/ Bitti kelimelerim/ Semâları yokladım/ Yerde şimdi melerim./ ***





 
İranın neye ihtiyacı var?... - Sayı 122
Kırk... - Sayı 121
Kırk gün bir ölüyü bekley... - Sayı 121
Sıradan bir filme bu alâk... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Anlam peşinde
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Parlamenter sistem ve mağdurları
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Niye döktün gözyaşımı


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14443501
 Bugün : 2363
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 627372
 Bugün : 92
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 72
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim