Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     137 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Yaşanan pişmanlık
Yaşar Akyay

  Sayı: 123 -

Mahlûkatın en şereflisi ve varlıkların halifesi olabilecek formatta yaratılan insan, ya hayatın hakikatini anlayıp güzel şeyler yaparak arzu edilen kıvama gelip, toplumun yararını gözeten diğerkâm bir insan, yaratanın hukukunu gözeterek de şükreden bir kul olur. Ya da hak ve hakikatten uzak bir hayat yaşayarak toplumun değil şahsının, Rabbinin değil nefsinin arzularına uyarak pek çok hatalı ve yanlış şeyler yapabilir.

Şahsının menfaatini, nefsinin arzularını esas alan bir kimse, sorumlu olduğu hayat imtihanından habersiz olması nedeniyle, verilen hayat sermayesi ile ebedî bir mutluluk yurdunu inşa etmek yerine, bu sermayeyi ayrılıp gideceği dünyevî hazlar için harcayıp tüketebilir. Böyle bir hayat anlayışı ile hareket eden kimse, hem dünyanın mutluluk ve huzurundan mahrum kalır hem de ebedî mutluluk yurdunu kaybeder.

Hayatın hakikatini anlayıp, imtihanın sırrını çözüp, kulluğunu idrak edip, istikamet üzere yaşayarak topluma yararlı olabilen talihli insanlar hariç olmak üzere, bu yazımızda şahsının menfaatlerini, nefsinin isteklerini tercih eden anlayışa sahip olan insanların yaşayabileceği pişmanlıkları kişisel itiraflar şeklinde örnekler vererek değerlendirmeye çalışalım.

Aldığım meyve ve sebzeler için manava, diğer gıda maddeleri için markete, sunulan ikramlar karşılığında restorana bedel ödediğim halde, saydığımız bütün bu gıdaları: Güneşi ve ayı, havayı ve rüzgârı, bulutu ve yağmuru hizmet ettirip kara toprağın bağrında yaratarak bize sunan yaratıcıya ödemem gereken bedeli ödemeyi ihmal ettim.

Hayatımızın temel ihtiyaçları olan elektrik, doğalgaz ve su için tahakkuk ettirilen faturaları ilgili kurumlara geciktirmeden ödediğim halde, dünyamızı ve hanemizi ısıtıp aydınlatan güneş için, suyun oluşmasını sağlayan bulut, hava ve rüzgâr için bir karşılık bir bedel olması gerektiğini düşünemeyip yaratana karşı vefasızlık yaptım.W

Bana bir bardak çay, bir fincan kahve, bir tabak yemek ikram eden arkadaşıma nezaket gereğidir diye teşekkür etmeyi ihmal etmediğim halde, asıl mün’im-i hakiki (nimetin gerçek sahibi) olan yaratıcıya şükretmenin bir kulluk ve nezaket gereği olduğunu idrak edemedim ve insanî değerleri sergileyemedim.

Dara düşüp, zorda kaldığımda elimden tutup beni ayağa kaldıran diğerkâm (başkasını düşünebilen) bir insana minnet duydum, ama gözüme nur, dizime derman, dilime ferman verip, gönlüme merhamet yerleştiren Rabbime minnet duymam (borçluluk hissetmek) gerektiğini anlamaktan aciz kaldım.

Telefon, televizyon ve bilgisayar gibi teknolojik âletleri üretip insanların hizmetine sunan kimselerin becerilerine hayran kalıp onları can-ü gönülden tebrik ettim. Ancak bu saydığımız teknolojik âletlerin üreticisi olan insanların akıl, zekâ ve beyninin yaratıcısı olan Rabbimin yarattıkları karşısında düşünüp, tefekkür ederek bunun sonucunda da şükredemedim.

Yollarda gıda maddesi, inşaat malzemesi, harp sanayi ürünleri, sağlık malzemeleri, tarım ürünleri ve enerji üretim malzemeleri taşıyan kamyon ve tırları hayranlıkla seyrettim. Fakat vücudumun her tarafına vücudun ihtiyacı olan maddeleri taşıyan alyuvarları yeterince tanıyamayıp, o organizmayı inşa edip, işleyen sistemi kuran Rabbime suphanallah diyerek O’nu eksik sıfatlardan tenzih ederek eşrefi mahlûkat olma şerefine eremedim.

Bir ülkenin güvenliğini sağlamak için kurulan kara, deniz ve hava kuvvetlerini, buralarda yetişen ve ülkesi için canla başla mücadele eden, gerektiğinde candan bile vazgeçebilen askerlerimizi hayranlıkla izleyip takdir ve tebrik ettim. Ama vücudumda mikroplara karşı savaşan akyuvarları yeterince tanıyamayıp, bu işleyiş karşılığında yaratıcımıza elhamdülillah diyerek şükredip kalbimi tatmin edebilme olgunluğunu gösteremedim.

Caddeleri aydınlatan lambaları, sarayları ve salonları aydınlatan avizeleri, araçların yolunu aydınlatan farları, çevreyi aydınlatan projeksiyonları görünce, bunları yapan elektrik mühendislerini takdir ederken: Sayısını dahi bilemediğimiz yıldızları, gezegenleri, dünyamızın lambası olan güneşi ve gece lambası olan ayı gökyüzüne döşeten Rabbimizin büyüklüğünü anlayıp Allahü Ekber diyerek ruhuma güzel bir esinti gönderemedim.

Bir çiçek, bir ağaç veya bir tabiat resmi çizen ressama, bir köprü, bir baraj, bir saray yapan mimara, bir uçak, bir helikopter, bir tank yapan mühendise duyduğum hayranlığı, ressamlar ressamı, mimarlar mimarı ve mühendisler mühendisi olan yaratıcının ressamlığı, mimarlığı ve mühendisliği karşısında duyup, takdir etme nezaketini gösteremedim.

Emredilip farz kılındığı için yapmam gereken ibadetleri ve ahlâki davranışları yapmayarak günaha girdim. Yasaklanıp haram kılındığı için yapmamam gereken davranışları çağdaşlık ve özgürlük adına yaparak isyan ettim. Toplum hayatındaki ikili diyaloglarda başkalarına zarar vererek kul hakkına girdim. Bu nedenle Rabbimden ve hakkına girdiğim insanlardan beni affetmelerini istediğim halde, şahsımdan af dileyenleri affetme inceliğini gösteremedim.

Günde üç kez sofraya oturup ihtiyaç hissettikçe su, çay, kahve ve meşrubat içerek midemi doyurdum. Dakikada birkaç defa hava teneffüs ederek ciğerlerimi şişirip, kanımın temizlenmesini vesile oldum. Ancak kalbimi ve ruhumu aç bırakıp bunun sonucu olarak da kötülük ve hatalara dalıp günah işleyerek manen kirlendim.

Bana emanet olarak ve imtihan için verilen evlâtlarımın karnını doyurup, sırtını giydirip, en iyi okullarda okuttum. Ama onların güzel ahlâklı bir insan olmaları için ruhlarını ve kalplerini manevî gıdalarla doyurmayı ihmal ettim. Annem-babam beni büyütüp besleyip her türlü eziyetime ve zorluklara göğüs gerdiği halde yaşlandığında onlara yeterince hizmet edip, hürmet gösterip hayır dualarını alamadım.

Dünya hayatında ekmek parası kazanacak bir meslek sahibi olmak için 15-20 yıl okula gittim. Ev veya bir araba sahibi olmak için kredi çekerek 5-10 yıl borçlandım. Günde 5-6 saat telefon, televizyon ve bilgisayar karşısında vakit geçirdim. Kılık kıyafetimi düzeltmek için bile ayna karşısında dakikalarca zaman harcadım. Fakat ebedî hayatı ve Rabbimin rızasını kazanabilmem için gerekli olan ibadetleri yapmaya zaman bulamadığım mazeretini tekrarlayarak ancak kendimi aldattım.

Hayatımın sonbaharına gelip geriye dönüp bakınca, gördüğüm çeşit çeşit hatalar, yanlışlıklar, haksızlıklar, isyanlar ve girilen günahlar sonucunda hissettiğim mahcupluklar, üzgünlükler, duyduğum pişmanlıklar ve fark ettiğim çaresizliklerdir. Her şeye rağmen hayat sona ermeden manevî tahribatı ve kirlenmeyi fark edip yüce dergâha dönüp, af dilemenin mümkün olabileceği ve ruha huzur vereceği inancımı kaybetmedim.  

  Rabbim bu pişmanlıklarımı can boğaza dayanmadan idrak edip tövbeye dönüştürebilmeyi, hatalardan vazgeçebilmeyi ve işlenen hataya tekrar dönmemeye söz verip, affa nail olabilme ve ebedî âlemde pişman ve perişan olmamayı nasip ve ihsan eylesin.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yaşanan pişmanlık... - Sayı 123
Hayatın Kaynağından Hayat... - Sayı 122
Yalnız ve başıboş değiliz... - Sayı 122
Bizim olmayan gemide kapt... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...

 Çok güzel bir şiir. Suleyman kardeşimize, ve "Kardelen"e başarııar diliyorum.... Qabil Nabi


Günümüzde kitaba nazaran paraya rağbeti; mide gurultusunu beyin sancısı zannederek, Tanzimat’tan bu yana, hiçbir şeyin çilesini çekmeden, her şeyi, Avrupa’dan monte eden(alan) yazarlarımıza borçluyuz.
Borcumuzu ödemesek de olur.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Gittikçe azalıyoruz


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15093408
 Bugün : 1810
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 638257
 Bugün : 54
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 74
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim