Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3034 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Bir babadan evlâtlarına...
Kubilay Ertekin

  Sayı: 81 - Temmuz / Eylül 2014

(Sahibi meçhul bir mektuptan)

Esselâmü aleyküm verahmetullâhi vebere kâtühû. Sevgili yavrularım;

“Her derdin vardır bir çâresi, her inleyen ölmez.

Her sevincin bir sonu var, ebedî gülünmez.”

Bu yılda 15 tatilinizi (1990) Ablanız hâriç, çok şükür bütün kardeşlerinizle kendi yuvanız, ana-babanızla geçirme bahtiyarlığına erdiniz. Bana göre bu, nimetlerin en güzeli. Bunu ondan mahrum olanlar bilir. Allah (cc) o acıyı kimseye göstermesin. Âmin.

Nimet içinde yaşayanlar, kıymet bilmez. Bu, hepimiz için geçerli. Bunu şu an aranızda olmayan ablanızın yokluğundan da anlayabilirsiniz. Demek ki, bizden veya sizden biriniz ebediyen bu mutluluğu görmeyebilirdi. Hiç birimiz bâki değiliz. Hattâ yarına çıkacağımıza bile garanti yok. İnanan bir insan olarak, Cenâb-ı Hakk’a ne kadar şükretsek az. Sahip olduğumuz her şey Allah’ın (cc) bir lütfu. Bunun kadrini bilip, onun sahibine şükretmek, insanlık –özellikle Müslümanlık– gereği; Cumartesi sizi Vize’ye, Pazar günü de kardeşlerinizi Konya ve Aydın’a uğurladık. Sizden ve Aydın’dan haber aldık ama Konya’dan haber gelmedi. Gece saat 03.00’e kadar bekledik. Bu satırları yazarken onun da sâlimen ulaştığını öğrendik. Çok şükür. Hayli merak etmiştik, üstelik onun yanında bir de torun vardı..

Şimdi asıl konuya geliyorum. Bildiğiniz gibi şimdilik kısa aralıklarla buluşup ayrılıyoruz. Zamanla uzun ayrılıklar, bitmeyen meşgale ve mâzeretler, aile ortamından kopmalar, buluştuğunuzda ise ebedî olarak aranızda bulunmayanlarınız olacak. Ayrılıklar beni can evimden vuran, yüreğimi yakan acıların en hazinidir. Ben onun çilesi, ıstırabı ile büyüdüm.

İnsanlar geçici. Fakat idealler –dînî duygu ve yaşantılar– aileden gelen güzel prensipler ebedîdirler. Bildiğiniz üzere ben aileyi; dallı-budaklı, meyveli-çiçekli bir ağaca benzetirim. Dallar mesâbesindeki çocuklar o kökten kopar, aslını inkâr eder özünden ayrı düşerse, tekrar yeşerip meyve vermesi çok zordur. Belki de kup-kuru bir odun olur. Gerçi odun da faydalı ve insanların ısınmasını sağlar ama ağacın meyve vereni makbuldür. Nitekim dînî ve millî değerlerden kopanlar sade odun değil, çıra gibi kendini ve ülkeyi yakan Neron oluyorlar. Gâyem, odun olup kendinizi ve çevrenizi yakmanız değil; yemyeşil meyveli dallı-çiçekli bir hayat ağacı olmanız ve etrafınıza iyilik ve hayır meyveleri saçmanızdır. Ancak o takdirde ruhum şâd, gönlüm gülşâd olur. Ömer amca dediğiniz Bozkırlı bir işçi vardı, sizinle şakalaşıp güldürürdü; Onun Yûnus Emre’den aktardığı şu sözü aklıma geldi; bunu, kendi mahallî şivesiyle çok hoş bir şekilde söylerdi:

“Her hacıya geden, olur mu hacı?

Başından alırlar altınlı tacı.

Öz kökünden eğri biten ağacı.

Balta kesme ile yonabilir mi?.”

Sizlerin kökünüzden, özünüzden ve aslınızdan ayrı düşüp eğri yetişmemeniz için çok büyük gayret, fedakârlık gösterdik. Mahrumiyet çekip sıkıntılar yaşadık. Haram lokma yedirmemek için hakkımız olanların bile bazılarından vazgeçerek evimize haram şeyler sokmadık. Bunları en iyi bilen de sizlersiniz. Aylarca o mahrumiyet içinde sizlere bir çiğdem ve leblebi bile alamadık. Yamalı giydiniz ama açık ve aç kalmadınız. Bunları unutacağınızı sanmıyorum. Artık erginlik çağına gelmiş; iyi ve kötüyü fark edecek durumdasınız. Ayrı iş, meslek ve aile sahibi oldunuz. Kimseye bağımlı değilsiniz. Deneten, gözeten, kontrol edeniniz yok. Eğer şimdiye kadar yaptığınız dînî görevleri, bize yaranmak, bizden çekinerek yapmışsanız, buna hayıflanır, sizlere gayemiz olan Hak ve hakikati gereği gibi anlatamadığımız için kendime acırım. Keşke Allah’ı (cc) sevip, ondan korksaydınız. Şimdi bizden uzaktasınız. Sığınacağınız yer, göstereceğiniz mâzeretiniz yok. Vicdanınız ve inandığınız değerlerle baş başa kalacak; burada ne aldıysanız, doğumunuzdan bu ana gelinceye kadar ne verilmişse onu uygulayacak ve yaşayacaksınız. Tabii. Çünkü; “Zerre kadar hayır işleyen onu, zerre kadar şer/kötülükte bulunan da karşılığını görecektir” buyrulmaktadır. Gücümüz yettiğince Allah’ın emirlerini vermeye çalıştık. Maya tuttuysa ne âlâ… Tutmadıysa sorumlu biz değiliz. Bir şeyi veren kadar, alanın kâbiliyet ve fıtratı da önemli. Şimdi irâde ve inisiyatif artık kendi elinizde. En az bizim kadar, hattâ bazı konularda bizden akıllı, kültürlü ve bizim sahip olmadığımız imkânlara sahipsiniz. Şimdi sizlere imânınız yön verecek. İmansız ve hayâsızlık karşısında belki sıkıntı çekeceksiniz. Ama ülkemiz ve sizlerin kurtuluşu bu sıkıntılara göğüs germenize bağlıdır. Namussuzlar içinde temiz, nâmuslu, sağlam kalabilmek çok zordur. Sizlere bunun önemini anlatırken –mizacım gereği– aşırıya kaçıp hırpaladığım olmuştur. Hoş göreceğinizi umarım. Ben o konularda eğitimsiz biriyim.. O yüzden okumanız için çok gayret ettik. En büyük fedâkârlığı anneniz yaptı. Onun hakkı benden çoktur. Eğer aynı idealleri verebilmişsek, ülkemizin dağ gibi problemi olduğunu göreceksiniz. En başta; iyilikleri inkâr ve nankörlükle, imansız-hayâsız ve harâmîliklerle karşılaşacaksınız. İyilik kâfirden gelse de iyiliktir. Adam kâfirdi ama toprağı bol olsun iyi adamdı’ denir. Sakın iyiliğe nankörlük etmeyin!. Verilen bir yudum su ve bir lokma ekmek olsa bile, onu minnet ve şükranla anın. Karşılaştığınız engellerde, nerhum M. Âkif’in ifadesiyle “Bu yol ki, Hak yoludur. Dönme bilmeyiz yürürüz!” deyip düşe-kalka hedefe varmaya çalışın. Bıktırıcı, usanç verici bulsanız, uzak da olsanız, sizlere yine aynı şeyleri tavsiye edeceğim. Buna ‘vasiyetim’ de diyebilirsiniz. Gecenin şu 03,30’nda beni rahatsız eden şeyleri sıralamaya ve tekrar ikâz etmeye çalıştım. Gerçekten –geçici de olsa– şartlar bizi ayırmış durumda ve bu ayrılıklar ileride daha da uzayarak, çok değişik gâileler, meşgûliyetler çıkıp aydan aya, yıldan yıla görüşülecektir. Artık yüz yüze gelerek bunlarla başınızı ağrıtan olmaz sanırım. Kim bilir belki de bu son konuşmalarımdır... Diğer bir konu da, akraba, dost ve kardeşler arası irtibatınızı kesmemeniz ve bu arada bizim dostlarımızı da mahrum etmemenizdir. Onların çok iyiliklerini gördük. En zor şartlarda ve dar zamanımızda bizi boş çevirmediler. Akrabalarımızdan görmediğimiz iyiliği onlardan gördük. Bunu inkâr etmek çok büyük bir nankörlüktür. Kireççi Hasan amca... Ev sahibi Ali İhsan… Nezir aga ve özellikle Kahveci Mustafa dayı gibi… Daha ismini hatırlayamadığım kimseler. Onları rahmet, minnet ve şükranla anıp dualarınızdan eksik etmemenizi tavsiye ederim. Bizi bilmiyorum. Onu kendiniz bilir veya vicdânınıza sorarsınız.. En sağlam ölçü, temiz kalan vicdandır; “Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz, öyle haşrolursunuz.” Hadis-i şerifini hayatınıza düstur ederseniz, bizi mutlu edersiniz. Benim aslî görevim herkese iyilik ve yardımda bulunmak olmasına rağmen, imkânsızlık yüzünden ancak sizleri yetiştirip, ihtiyaçlarınızı karşılamaya çalıştım. Halka yardımım olmadı ama onların hayırseverliği, hamiyet perverliği, bizlerin ve sizlerin bugünlere gelmemize sebep oldu. 4-6 yıllık tahsil döneminizde sayısız kere İzmir’e gidip-gelirken otobüs ücreti almayan Reşat amcayı nasıl unutursunuz? Siz unutsanız da ben unutamam. Çünkü en çok zorlanan bendim. Hepsini rahmet ve minnetle anıyorum, anacağım. Yine de başkasının eline bakmayıp kendi imkânlarınızla geçinmeye gayret edin. Minnet altında kalmak çok zordur.

Kurduğunuz ve kuracağınız aileler ve idealler, yuvanızda görüp yaşadıklarınızdan, bizimkinden daha ileride ama ehlisünnet istikâmetinde olsun. İçinde bulunduğunuz şartlar 70-80 yıl evvelki yaşadıklarımıza benzemiyor. Maddî, manevî çok değişik durumlardasınız. Neslinizden gelenler; dalga dalga bu idealleri yaysınlar isterim. İslâm, insanlara değil, insanlar ona muhtaç ve varlıklarını öyle koruyabilirler. Yaşanan gerçekler bunu gösteriyor.

Bu çığlıkları daima vicdanınızda hissedip, duygusuzluk ve köksüzlükten uzak durmanız dileğindeyim. Sizin yaşınızda iken üniversitenin adını bile duymamıştık. Baskı ve zulümlere rağmen o bâdireleri fire vermeden geçtiniz. Çok şükür.. Buna rağmen geldiğiniz yeri unutmayınız. Her ne kadar oralardan ideal insan tipi çıkmıyorsa da, kendinizi geliştirip, eksiğinizi tamamlayabilirsiniz. Yıllar evvel merhum bir karikatüristimiz Vehip Sinan’ın, çizgisini hatırladım. Biliyorsunuz ‘Bay Devrimbaz’ tiplemesi vardı. (Üniversitenin arka kapısından birçok kütük giriyor. Ön kapıdan o kütükler, boyunlarında sâdece bir papyon takılmış olarak görülüyordu.) Bu, anarşi ve terörün niçin oralarda mekân tuttuğuna canlı bir örnektir.

Müslüman bir ülkede dinsizliğin, anarşizmin yaygınlaşması kimseyi tedirgin etmiyor. Müslümanlar çok uyanık olmak zorundadırlar.

Size hitaben yazdığım bu konular, her şuur sahibi Müslüman ana-babanın istek ve arzularıdır. Unutmayın! Hayat bir mücadele, zorluk ve ıstırap âlemidir. İnsan bu âlemde tıpkı bir yolcu gibidir; çocukluktan, gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar bu yolculuk devam edecektir.

Allah, (cc) Mâlikül mülktür/mülkün sahibi... Akıllı insan bu ilâhî gerçeği bilendir. Nitekim Bir Hadîs-i şerifte Efendimiz (sav); “Ey âdemoğlu! Rabb’ına itaat et ki, akıllılardan olasın.! Ona isyan ve nankörlükte bulunursan, câhillerden olursun.” buyurmuşlardır.. Vesselâmü aleyküm.

12.02.1990; Babanız


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Senirkent Faciası hangi z... - Sayı 125
Putlar ve putperestler... - Sayı 124
Eşek ve deve... - Sayı 122
Kurtlar ve İnsanlar...... - Sayı 113
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


*Eskiden Allah için verilen selam, artık “rüşvet deyü” veriliyor.
*İnsanlığın ölçüsü olan selamlaşmak, kaybolalı beri, çevrede insan görmek zorlaştı.
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gazze, ümmetin imtihanıdır
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16329372
 Bugün : 2561
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 694500
 Bugün : 60
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 351
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim