Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     19 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Putlar ve putperestler
Kubilay Ertekin

  Sayı: 124 -

Başlığa bakarak içteki siyasî kurum ve ideoloji sahipleri alınıp gocunmasınlar. Maksadım genelde ve dünyadaki kanlı ve canlı putların, putperestlerin insanlığa yaptığı zulüm ve vahşetleri dile getirmektir. Aslında tarihe geçmiş olan ya da tarihte belirtilen Lat, Menat, Hubel, Nemrut, Firavun, Buda gibi asırlar önceden yaşatılan, o dönem halkı tarafından tapınılan putlar; bugünkülerin yaptığı vahşetler yanında hiç kalır. Çünkü onlar taştan, demirden ve başka cisimlerden insanlar tarafından yapılan sonra da tapınılan basit cisimlerdi. Bu cisimler zulmetmiyor, onlar ilâh kabul edilip onlar adına zulmediliyordu. Yani insanlar putları kendi icat ediyor kendileri tapıyordu. Şimdikiler ise siyasî ve şahsî hırsları, kaprisleri ve çıkarları için milyonlara zulmediyor asıp kesmek bir yana canlı canlı toprağa gömüyorlar. Ayrıca icat edilen teknoloji sayesinde bir bombayla binlerce insanı öldürüyorlar. Nitekim M. Akif’in şu ifadeleri ülkeleri kan deryasına döndüren canavarları anlatmaktadır:

“Yoklarım taşları, toprakları: İzler kan izi;

Yurdumun kan kusuyor mosmor uzanmış denizi!”

Bu ifadeleri mağdur ve mazlum Müslümanlarına teşmil edebiliriz.

Peki, kim bunlar? Şefler, liderler, diktatörler... Son yüzyıldan Hitler, Stalin, Mussolini buna örnek verilebilir. Bunların kopyaları olan Saddam, Nasır, Enver Sedad, Hafız Esad ve oğlu, Netanyahu gibi cani katiller de eklenebilir. Yani bunlar kanlı ve canlı varlıklardır. İşte bunları putlaştıran kesimler de din iman yoksulu feraset ve basireti olmayan insan şeklindeki putperestlerdir. Unutulmaması gereken bir gerçek şudur: İslâm dini putların ve putperestliğin dünya yüzünden kaldırılması için gönderilmiştir. Nitekim tarih kitaplarında Kâbe’de 360 put olduğu yazılmaktadır. İşte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) putların ve putperestliğin kaldırılması için hayatını ortaya koymuş, kısa zamanda onların yok edildiği gibi dünyanın dört bucağına İslâmiyet’i götürmüştür. Nitekim cehaletin verdiği sonuç insanlar bazı cisimleri putlaştırdığı gibi çakıl taşına, deve sidiğine, yılana çıyana tapacak kadar insanlık zîr u zeber edilmiştir. Hattâ sahabeden birisinin şöyle dediği ifade edilmiştir: “Biz hurmadan put yapar sefere gittiğimizde ona tapar, azığımız bittiğinde de onu yerdik.” Üstelik putlar ve putperestler helâlın, hayânın, diğer faziletlerin düşmanı olduğu için haramı, soygunu, vurgunu, hayâsızlığı ve haydutluğu teşvik eder, ülkelerde haramzadelerin yetiştirilmesine vesile olur. Nitekim savcıların soruşturmasına göre ve kendi içlerindekilerin şikâyeti sonucu Âsitane’nin (İstanbul) başındaki şehremini denilen zat 120-130 civarındaki yandaşlarıyla koca bir soygun, vurgun, rüşvet, hırsızlık, irtikâp gibi iğrençliklerle adeta bir imparatorluk kurmuş. Dünyada namuslu, şerefli bir insan ve topluluk bu haramzadeliğin yani soygunun, vurgunun, haydut ve haytalığın irtikâp ve hırsızlığın meşru bir yol olduğunu iddia etmez ve asla savunmaz. İşledikleri bu yolsuzlukların gizlenmesi için haramla, yalanla mülevves bir çapulcular grubunu ayaklandırdılar ve ülkeyi talan ettiler. Merhum M. Akif bu zihniyettekileri şöyle tarif ediyor:

“Ne Hudâ korkusu bilmiş, ne utanmış ebedî,

Güç okur, hiç yazamaz bir sürü hırsız çetesi…

Hani can sağlığıdır doğrusu bundan ötesi!

… Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!”

Bu hırsız çetesi ve sırtlan kümesi basındaki haberlere göre 160 polisimizi yaralamış, hattâ yanıcı maddeyle birisini yakmış, bir diğerini baltayla linç etmiştir. İnanç ve millî irade düşmanı olan bu zihniyetin tekrar canlanıp cüret kazanmasına iki zümre sebep olmuştur. Birincisi Ak Parti döneminde hasbelkader önemli mevkiler işgal eden umut sömürücülerin Tayyip Erdoğan’a olan kin ve nefreti sonucu saf değiştirmesi ve onlara yardım ve yataklık yapmaları ile kendilerini muhafazakâr olan ve olmayan şeklinde Müslüman tesmiye eden gürûhun ekonomik kriz bahanesiyle siyasî hayatlarını 80-90 yıldan beri İslâm’la mücadeleye hasreden kesimin safına geçmiş olmalarıdır. Nitekim adamlar daha iktidar olmadan ülkede birçok belediyeyi kazandıkları için “Nerede kalmıştık?” diyerek tıpkı 1930-1940 yıllarında Millî Şef döneminde olduğu gibi mabetlerimize saldırmaya başladılar. Örnek Şehzadebaşı Camiin duvarına idrar yapmaları, Caminin bahçesindeki asırlık Müslüman mezarlarını tahrip ve talan etmeleri, Cumhurbaşkanının ailesine küfür etmeleridir. Aslında bu idrarlar o ucube zihniyeti destekleyenlerin suratına yapılmış ve onların mezarları tahrip edilerek yine bu habis zihniyete yardım ve yataklık yapan kesimlerin ailelerine küfür edilmiştir. Sol ideoloji çığırtkanlarının ağırlıkta olduğu belediyelerde lağım patladı. Bu lağımın habis kokusundan yalnız üç kesim rahatsız olmuyor: Bir; Ak Parti kaçkınları, iki; kendine Müslüman denilen ama Müslümanlara ve İslâm’a düşman olanlara yardım ve yataklık edenler, üçüncüsü zaten lağım olan kesimler. Konuyu kaç sefer yazdığımı hatırlamadığım tarihî bir zulüm belgesiyle bitirmek istiyorum.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Putlar ve putperestler... - Sayı 124
Eşek ve deve... - Sayı 122
Kurtlar ve İnsanlar...... - Sayı 113
İçteki Biden, Macron, Mer... - Sayı 112
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


“Yeni Dünya Düzeni” diye bir şey attılar ortaya… Ondan sonra ne ses çıktı, ne soluk… “Yeni Dünya Düzeni” dedikleri, boşluğun sessizliğini dinlemek gibi bir şey mi acaba?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Kudret-i ilahi
Yaşanan pişmanlık
Ürəyimin Əsdiyi
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Ana baş tacı olmalıdır
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15416464
 Bugün : 948
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 651560
 Bugün : 24
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 90
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim