Allah, devlete, millete zeval vermesin... Dergi Editörü Sayı:
82 - Ekim / Aralık 2014
Anam babam sana feda olsun… İnsanlığın en üstün kadrosu sahabenin, Kâinatın Efendisi’ne (sav) hitap cümlelerinden…
İlk okuduğum, ilk duyduğum zaman bu hitabın, kendi iç dünyamda yerine tam olarak oturmadığını itiraf etmeliyim. Sesli olarak değil belki ama içten içe, niçin her şeyden daha kıymetli olan “can”, O’nun (sav) yoluna feda edilmiyor da, feda edilen anne baba oluyor diye sorguladığımı hatırlıyorum…
Zaman içinde sahabeye dair edindiğim kanaat içimde şüpheye yer bırakmadı. Kendilerinden sonra gelecek olanlarla sahabeyi kıyaslayan ve onların değerini ortaya koyan, büyüklere ait ölçüleri okudukça da idraksizliğimi idrak ettim. Nezaketsizliğin, kabalığın gölgesinin bile üzerlerine düşmeyeceği insanlığın en üstün kadrosunun bu sözleriyle Kâinatın Efendisi’ne (sav) olan sevgi ve teslimiyetlerini ifade ettikleri aşikâr.
Ne var ki bu sözün, bugün bile yeterince anlaşılıp anlatıldığına kani değilim. Kelime kelime bir tercüme ile siyer kitaplarına alınan cümlenin meramını tam olarak anlattığı şüpheli, kanaatimce…
Öyle zannediyorum ki sahabe için anne baba “can”dan kıymetli. Ve öyle zannediyorum ki sahabe aslında diyor ki;
“Can” ne ki, ben Senin (sav) yoluna candan kıymetlilerim anne babamı bile feda ederim…
Sahabe söylüyorsa, sözün derininde daha ne anlamlar gizlidir, Allah bilir. Anam babam sana feda olsun derken, aman Sana (sav) bir şey olmasın da diyorlar muhakkak… Zira O (sav) varlığın, hayatın temel taşı, merkezi, binanın ana direği…
Türk milletinde devlet ve devlet başkanlığını konu edindiğimiz bir sayıda, sohbete bu şekilde başlamamın bir sebebi var. Bugüne kadar evlâdını, cananını şehit vermiş nice anne babanın, içine gömdüğü acısına rağmen metanetle “vatan sağolsun, devletimiz var olsun” sözlerine şahitlik ettik. En sevdiği, uğruna canını verfmeye hazır olduğu en üstün değerini kaybettiği halde “Allah devlete, millete zeval vermesin” diyebilecek kadar irfan sahibi o anne babalara bu sözleri söyleten, sahabeden milletimize intikal eden o anlayış olsa gerek… Bir üstün değer uğruna candan, canandan vazgeçebilmek…
Devlete bakışımızın, farkında olsak da olmasak da, sahabenin anlayışından izler taşıdığını düşünüyorum.
Az sonra sayfalarımızda okuyacağınız “Kadın Abla”mızın devlete bakışında da bu anlayışın kokusu tütüyor…
82. sayımız, gelen eserlerin çokluğu ve konumuzla irtibatı noktasından öne çıkan bir sayı oldu. Daha önceki sayılarımızda, kapak konumuzla irtibatlı yazı sayımızın istediğimiz oranda olmadığını söyleyelim. Yazar ve şairlerimizin, daha çok kendi ilgi alanlarına yönelik eserlerini bizimle paylaşmaları da bunda etkili oluyor. Bu sıkıntıyı aşmak için daha uzun vadeli planlar yaparak, bir takvime bağlayacağımız konularımızı çok önceden ilân etmeyi düşündüğümüzü belirtelim…
Devlet ve devlet başkanlığını ele aldığımız sayı öncesi güzel bir tevafuk yaşandı. 731. Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri’ne katılan Başbakanımız Sayın Davutoğlu ile tanışma ve kendisine dergimizin sahibi Ali Erdal Hocamızın Kaynağı Bulan Adam: Ertuğrulgazi ile Durun Kalabalıklar kitaplarını hediye etme imkânı bulduk. Detaylarını “Olaylara Bakış” köşemizde bulacaksınız.
Yeni köşe ve yeni kalemlerimiz içeride sizleri bekliyor.
İyi okumalar…
|