Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2676 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Parça, bütünün habercisidir
Hamdi Alkış

  Sayı: 83 - Ocak / Mart 2015

Yaratılmış her varlık bir diğeriyle parça ve bütün ilişkisi içerisinde.. Atom seviyesinden kâinat seviyesine kadar parça ait olduğu bütüne dair bir malûmat veriyor bizlere. Maddî varlıklar için doğru olan bu tespit maneviyat ve tüm kavramlar için de doğru. Tüm kavramları ifade etme iddiasında bir lisan mevcut olsa, pek kolay hüküm verebiliriz ki bu iddia muhaldir. Zira düşündüklerimiz düşünebileceklerimizle sınırlıdır. Kavramlar da sınırını düşünebildiklerimizden aldığına göre insan muhayyilesi de sınırlıdır.
 
Aile bir kavram olarak doğmadı. Bir ihtiyaç işlev ve bir olgu olarak vücuda geldi. İlahî emirle de sınırları düzenlendi. Ait olduğu bütünün habercisi, ona ait olan fertlerin de maksadı.
 
Cemiyet ailelerden ve aileler de fertlerden oluşuyor ve birbirlerinin habercisi.. Aileyi oluşturan fertler habercisi ve parçası oldukları bütünün sıhhatini de belirliyor. Bu tespitin tersi de doğru zira cemiyet de ailenin sıhhatini ve aile de fertlerin sıhhatini etkiliyor ki buna çift taraflı bir etkileşim diyebiliriz.
 
Buraya kadar kuru sosyolojik bu tespitlerden muradımız ne? Ailenin işlevi (fonksiyonu) bu etkileşim içerisindeki sosyal ve ekonomik rolden mi ibaret? Bir aileye aile olmak vasfını veren nedir? İki karşı cinsin bir akitle bir araya gelmesi gibi teknik bir hukukî izah yeterli mi? Eğer öyle olsa idi, bu işlev değiştikçe aile kurumunun ve onun parçası olduğu cemiyet ve ona parça olan fertlerin de dönüşmesi gerekir idi. Oysa 21. Yüzyılda ekonomik ve sosyal değişimler ailenin geçmişteki ekonomik dayanışma işlevini gereksiz kılmasına rağmen aileye olan ihtiyaç hiç eksilmedi. Aile kurumu çöken batılı ülkeler kendi içerisinde çöküyor ve devletler bunun için tedbirler almaya çalışıyorlar.
 
Tüm sosyolojik kavramları materyalist açıdan ele alan ve avcı toplayıcı toplumdan aileye geçişi tarım toplumuna ve yerleşik hayata geçişle ve ekonomik sebeplerle izah eden felsefeler 21. Yüzyıl bitmeden iflas etti.
 
Öyleyse bizi aile yapan ve ailenin ne olduğunu bize öğreten bizden içeri bir biz var! Ekonomik sebepler bunda âmil olsa da muhakkak ki tek âmil değil ve asıl başat âmil insan muhayyilesini ve davranış kalıbını da oluşturan manevî dünyamız!
 
Maneviyattan yoksun fertlerden müteşekkil bir aile, teknik mânâda aile gibi görünse de ilk sıkıntıda ve ilk ekonomik değişimde üretim biçimlerinin değişiminde temelinden çöküyor. Materyalizmin iki düşman kardeşi kapitalizm ve komünizm pratikleri bize gösteriyor ki aileyi korumayan öncelemeyen bir sistem hem maddî hem de manevî anlamda çökmeye mahkûm. Batıdaki ve eski SSCBD’deki boşanma oranları ile evlilik dışı doğan çocuk oranları, intihar ve suç oranları bu çöküşü rakamlarla yüze vuruyor.
 
Her fert bakımından aile bir tedrisat ocağı, bir örneklik teşkil ediyor. Fert kendi ebeveynlerinde örnekliği materyalist bir açıdan gördüğünde hayatının amacı bencillik ve ben merkezcilik alıyor. Aile denilen kurum içi boşalmış modası geçmiş eski çağın bir kurumu olarak görülüyor. Oysa insan üstü ve değişmez bir ahlâka istinat eden fertlerin oluşturduğu aileler de asıl gayeyi o değişmez yeniye teslimiyette bulduklarından ekonomik, psikolojik ve hatta cinsi her sebep ana âmil olmaktan çıkıyor ve o ana gayeye teslimiyet tek ana sebep diğer tüm amiller (etmenler) de o ana gayeye hizmetin araçları haline geliyor.
 
Ölçüyü böyle koyduğumuzda, meselâ ekonomik imkânsızlıklar yüzünden evlenemediğini ifade eden gençler bakımından bu sebep tali bir unsur haline gelip her şeyin kendi kabullerimizde ve zihnimizde olduğu, ekonomik şartların beklenti ve şartlanmışlıklarla paralel olup, iki gönül bir olunca samanlık seyran olur atalar sözünün hikmeti meydana çıkıyor zira beklentiler ne kadar yüksekse hayal kırıklıkları da o kadar büyük olur.
 
O değişmez yeniyi bize ulaştıran İnsanlığın Ufku evlilik bahsinde şöyle buyuruyor:
 
Abdullah İbnu Amr radıyallâhü anhüma anlatıyor: "Resûlüllah (aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki:
 
"Güzellikleri sebebiyle kadınlarla evlenmeyin. Çünkü güzelliklerinin onları (kibir ve gurur sebebiyle) azaltacağından korkulur. Onlarla mal ve mülkleri sebebiyle de evlenmeyin. Zira mal ve mülkün onları azdıracağından korkulur. Fakat onlarla diyaneti esas alarak evlenin. Yemin olsun, burnu kesik, kulağı delik siyah dindar bir köle (dindar olmayan hür kadınlardan) efdaldir."
 
Fertler ve aileler bakımından evlilikte neyin önceleneceği bize böyle bildiriliyor. Peki ekonomik şartlar bakımından ailelerin ait olduğu cemiyetin ve cemiyetin de örgütlenmiş biçimi olan devletin hiç rolü yok mudur? Öncül değilse de bir âmil olmakla bu âmilin de gereklerini yerine getirmek icab etmez mi? Evlilik bakımından Ekonomik şartlara tek âmil muamelesi yapmak ne kadar yanlış ise, onu yok saymak da o kadar yanlış olacaktır.
 
Elbette ki devletin en temel vazifesi aileyi ferdi ve cemiyeti korumaktır. Bu amacını her devlet kendi anayasasına yazmakla vatandaşına da bir taahhüt vermiştir. Eğer bir devletin vatandaşları, evleri olmadığı için, iş bulamadıkları için, doğacak çocuklarına bakma endişesi taşıdıkları için evlenemiyorlarsa, devletin ve onu idare eden hükümetin kusurundan söz edilir.
 
Müşahhas örnek vermek gerekir ise, TOKİ stad lüks villa, gökdelen vs yapacak yerde, uygun hazine arazilerinde üreteceği konutlarda evlenmek isteyen gençlere öncelik vermelidir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca uzun dönem geri ödemesiz evlenme destekleri verilmeli, doğacak çocukların iaşesi için devlet bu alanlarda vergi indirimine gitmeli, maddî destekleri arttırmalıdır. Ancak şu anda yapıldığı gibi, doğrudan para ödemesi şeklinde yapılmamalıdır. Bu tür destekler çıkarılacak bir elektronik karta yüklenecek sanal para ile gerçekleştirilir ve de ilgili bakanlık üreticilerle arzı ve talebi öngörecek ve doğrudan pazarlık yapacak konuma gelirse hem maliyetler hem de doğrudan desteklerin emisyonu ve enflasyonu arttırıcı etkisinden de kaçınmış olur. Diyelim ki çocuk bezi üreticileriyle ilgili bakanlık desteği ve bu kartın kullanımı konusunda pazarlık yapıldığını düşünelim. Perakende fiyatı 5 TL olan bir ürün milyonlarca ve toptan alım imkânı sunulması karşılığında üretici tarafından belki 1 TL ye bu kart sahiplerine satılabilecektir. Bu örneği et, süt, mama, defter kitap aklınıza gelebilecek her ekonomik ihtiyaç için sayabilirsiniz.
 
Evlenme yolunda gençlere engel teşkil eden bir diğer sorun olan işsizlik meselesi ise çok daha kapsamlı ve tüm ekonomiyi ilgilendiren ve bu yazının kapsamını aşan tedbirleri gerektirmekte ise de, işsizliğin temelinde eğitimsizlik koordinasyonsuzluk yattığını belirtelim. Dünya üzerinde hiçbir ülke yok ki gençlerin hangi mesleklere hangi oranda yöneleceğini tesadüflere bırakmış olsun.
 
ABD de bu işi imkânları trilyonlarca dolar olan kurumlar yapıyor ve Hollywood film ve dizilerinde hangi onyıllarda hangi mesleklerin özendirileceğini belirliyorlar. Dikkatinizi çekmiştir ABD film ve dizilerinde, bazı yıllarda avukatlık, bazı yıllarda doktorluk bazı yıllarda başka mesleklerin işlenir. Gençlerin bilinçaltına yazılır. Her yönüyle liberal ekonomi sandığımız ABD bile trilyonlarca dolar kaynak ayırarak yapıyor da bizler neden gençlerimizin meslek seçimlerine ve bu yönde eğitime yönlendirilmelerine kafa yormuyor ve üniversite kontenjanları ve gelecekte ihtiyaç duyulacak mesleklere yönelik bir planlama yapmıyoruz?
 
Ezcümle parça bütünün habercisidir ve ailelerin sıhhati parçası olduğu cemiyetin sıhhatini ve geleceğini belirler. Sıhhatli fertler de sıhhatli cemiyet de aileden geçer.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Parça, bütünün habercisid... - Sayı 83
Farkında ol Ey ERdoğan: A... - Sayı 69
12 Haziran 2011 seçimleri... - Sayı 69
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Peygamberimizi, bizim O na mesafemizi,içinde bulunduğumuz gafletten çözüme giden yolları anlatan "Gü... Ayşe Eroğlu

 ALLAH SELAMET VERSİN HOCAM BU... Behçet Eroglu

 Elinize gönlünüze sağlık. Bâki selâm ve dua ile...... Naci Eroğlu

 Selâm ile...... N. Eroğlu

 Yazınız durumun tespitini yapmış ve doğru tespittir tarihi gerçeklikler ile de uyumludur. Lakin bizd... Hüseyin yaman


Nüfuz plânlaması diye bir şey tutturmuş gidiyorlar.
Ülkedeki kazalar, ihmaller ve terör sebebiyle ölenler hiç hesaba katılmıyor.
İnsanımızda bu ibret almamak, hükümetlerimizde bu beceriksizlik olduğu sürece bırakın planlamayı, nüfusu teşvik etmeleri gerekmez mi?
Yoksa bunca ölüme karşı bu tedbirsizlik, nüfuz planlamacılarının işi mi?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gül kokusu
Meçhule hitap
Gelecek sayı (127) konusu
Korkaklar
Hâramiler


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16416624
 Bugün : 3464
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 706648
 Bugün : 354
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 244
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim