Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2751 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Farkında ol Ey ERdoğan: Allah'ın övdüğü Millet sana emanet!
Hamdi Alkış

  Sayı: 69 - Temmuz / Eylül 2011

“Allah'ın övdüğü kurtulmuş millet

Güneşten başını göklere yükselt”

(Necip Fazıl Kısakürek)

Allah'ın övdüğü millet, vasıflandırması bir ırka bir zamana bir kavme hasr edilebilir mi? Edilebilir ve edilecek ise buna en lâyık olan milletimizdir diyenler olsa da kanaatimizce onu hak eden her milletedir bu hitab…

Neredeyse 200 yıldır beyninin içine ve her hücresine girmiş ruh kökünü, iliğini kemiğini sömüren bir canavara karşı silkiniş ve şahlanışıyla yeniden VAR'ım diyen bu millet tarihte defalarca başardığı ve becerdiği “övülmüş olmayı hak etme” vazifesini de yüklenecek ise işte o millet yeniden o övgüye mazhar olacaktır. Millet tanımını ise her türlü etnik ve dar aidiyet duygusunun üzerinde nihai vuslatı ümmet olan bir birlik şuuru olarak ele aldığımızı belirtmek de zaruridir.

Tarihin öyle bir noktasındayız ki, “Ya ol ya öl” emrini iliklerine kadar hissetmeyen bu vazifeyi idrak edemez ve yüklenemez. Recep Tayyip Erdoğan'ı milletin vicdanında ve ruhunda “odak” yapan işte bu emre muti olduğunu milletin sağduyusuyla hissetmesindedir.

Bugün kendi içerisinde çöküşünü izlediğimiz Batı medeniyeti 3 ana unsurdan teşekkül etmiştir: Roma nizamı, Yunan Aklı ve Hristiyan Ahlâkı. Bu 3 unsur da milletimiz ile mücadelesinde maglûbiyetler tatmıştır. Roma'yı önce ikiye bölüp sonra da yıkan, Hristiyanlığın kendisiyle mücadele için defalarca Haçlı seferleri düzenlediği ve Martin Luther'inden tüm papalarına kadar istisnasız ve mezhepten bağımsız tüm din adamlarının düşman bellediği, Yunanlıları 500 seneden fazla idare etmiş bir milletiz biz… Başka bir anlatımla Modern Batı'yı Batı yapan ne varsa Müslüman-Türklük karşıtlığıyla kendini tanımlar. Çoğu kez pek çok eserde Türklük ile Müslümanlığın eş anlamlı olarak kullanıldığını görürsünüz. Bu yüzden, bu millet Batı medeniyetinin bir parçası olamaz bütünleşemez ancak alternatifi olur. Bunun anlamı açıktır. Onları da dönüştürmeden onlardan olamayız. Onları da dönüştürmeyeceğimize göre beyhude çabadan vazgeçip bu ulu çınar gibi milletin ruh kökünün uzandığı tüm dalları yeniden beslemeli ve çınara yeniden su vermeliyiz.

Arap Baharı, Neo Osmanlı tartışmaları ve güncel gelişmeler seneler önce konuştuğunuz yazdığımız yazdığınız okuduğunuz şekilde seyrediyor... Bizim neslimize neticesini görmek kısmet olur mu bilmem ama Batı medeniyeti kendi içerisinde çöküyor. Yeni güç odakları doğuyor ve hamdolsun bu odaklardan biri de ülkemiz olacak inşa Allah.

Buradaki temel mesele bu kez stratejsini bizim çizdiğimiz ve yönlendirebildiğimiz bir dönüşüm mü olacak yoksa gelişmeler mi bizi yönlendirecek? Bunun için parti ve kişi taassubunun ötesinde devlet politikasına ihtiyaç var. Bu devlet politikasını ise bugünkü sistem ortaya koyabilir ve yürütebilir mi işte orada gerçekten şüpheliyim. O yüzden yeni anayasa ve yeni bir devlet sistemi olmazsa olmaz en temel şarttır.

Amaç bu ise, bu amaca giden tüm vasıtalar da uygun olmalıdır ki netice elde edilebilsin. Şu veya bu vasıtanın aygıtın, gerecin uygun olmamasından da bu noktadan sonra milletin bu vazifeyi yüklediği ER sorumludur.

O halde, şu soruyu sormalıyız: Olmak için ne lâzım? Hangi vasıtalar eksik? Bu milletin üzerinde ittifak ettiğinde kimsenin tereddütü olmadığı ilk şart: “Ruh köküne bağlı bir anayasadır.” Bazılarının bu hususun önemini kavramayıp “canım şimdi yapmayı isteyip yapamadığınız ne var?” şeklinde pratik ve sığ bir yaklaşımı ileri sürmelerine aldanmayınız. Anayasa en evvel “ruh kökünü ortaya koyarak bir millet olma” iradesidir. Bu irade içeriğiyle birlikte konulduktan sonra milletin kendi ruh köküyle çatışmadan nasıl idare edileceğine ilişkin pratik ve araçsal mevzular tartışılabilir. Bu araçlar da o beyana sinmiş irade ile asla çatışmamalı, çelişmemeli, buna cevaz vermemelidir. Aksi takdirde araçlar amaç olmuş, iradeyi ezip geçmiş iradeyi hiçleştirmiş olur. Değindiğimiz gibi her türlü parti ve ideolojik taassubun ötesinde DEVLET politikası gerektir.

Devlet politikasının icrası için de Başkanlık sistemi olmazsa olmaz ikinci şarttır. Çünkü yukarıda zikrettiğimiz “OL” hedefi için parlamenter sistemin icra kabiliyeti hiçbir surette yeterli değildir. Milletimizin ana karakter unsurları ve mizacı ve hattâ dil yapısına bile yansıyan dikey örgütlenme biçimi de bunu gerektirir. Başkanlık sistemi mahzurları olsa da faydaları başlı başına bir yazıyı hak eden çok ayrıntılı bir sistemdir.

Bu milletin en başta belirttiğimiz iradesi en mütekâmil şekilde hangi araçlarla hangi yöntemlerle tecelli eder, sorusunun cevabı da işte anayasanın pratiğe ilişkin bu hükümlerindedir.

Yeni anayasanın verdiği istikamet ve kullanabileceği tüm araçlar belli olduktan sonra yapılması gereken vazifeli sorumlu ER kişinin bu milletin dâhil olduğu büyük ailenin ve dünyanın geleceği huzuru ve barışı için süratle kararlar alıp uygulamaktan ibarettir.

Bu öyle bir vazife ki… Durursak düşeriz. En ufak bir nefs payı, dava şuurunda tereddüt, kibir, sendeleme “olmak” ile “ölmek” arasındaki ince sınırı tayin eder.

Lâyık olan ER'leri Allah muvaffak etsin.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Parça, bütünün habercisid... - Sayı 83
Farkında ol Ey ERdoğan: A... - Sayı 69
12 Haziran 2011 seçimleri... - Sayı 69
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


Cinayet, hırsızlık, fuhuş, içki, kumar ve uyuşturucu karışımından ibaret düzeni ambalajlayıp medeniyetin ta kendisi diye yutturmak isteyen “tek dişi kalmış canavar”a karşı hani, “iman dolu göğsümüz” vardı?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15277205
 Bugün : 7293
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 647463
 Bugün : 900
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 129
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim