Asakir-i Mansure-i Muhammediye Mehmet Karakoç Sayı:
84 - Nisan / Haziran 2015
Ateşten ibarettir,
Şu keferenin fenni-ilmiyesi- bâtıldır
Suyun fazlı ateşi söndürür,
Teslimiyetimiz İbrahim’i- haktır
Her karınca muhitine su taşır,
Çırpınıyor, BALIKLI GÖL’ÜN mahîleri.
Tamtamcılar, büyücüler, deistler
Ve benzeri bütün avareler…
Çokluk zilletine düşmüş de gelmişler,
Koloni, koloni müstemleke asker…
Bozmaz istifini; avam sebildir,
Lortlar kamarasında İngilizler.
Bakülüler, Bosnalılar, Trablusgarplılar,
Ve sınır boylarını tutan akıncılar…
En sevgiliden kara haber, işitmiş de gelmişler.
YEDİ BÖLGE -üç kıta; cümle âlem,
Çok uluslu savaşlardan arta kalan-
Asakir-i Mansure-i Muhammediye’ye ait bölükler.
Ey bekleyeni olmayan asker!
Evdekiler senden zafer bekler
Askere gidenlere kınalar yakılır,
Kıldan ince boynuna cevşen takılır.
Balkanlar’dan bu yana karalar bağlanır,
Ha gayret yiğidim; kırılsın makûs talih-i beşer.
Hak’tan gayrısına boyun bükmüyor,
TRAKYA’NIN günebakan çiçeği.
Karadeniz’den Ege’ye dökülür sular,
Mısır koçanlarında adamların bıyığı sarkar.
Köpek balığı gibi yüzüyor iken zırhlılar,
Boğaza mayın döşüyor tahtadan takalar.
Vatanı kurtarma kaygısını taşıyor,
Henüz bıyığı yeni terlemiş KARADENİZ uşağı.
Bayır aşağı iniyor humuslu topraklar,
Ardın sıra gelincik çiçekleri açar.
Kan tutar; mavi Ege kızıl çalar!
Cezveye düşmüşçesine hücum ediyor, eratlar.
Çifte yürek taşır,
AYDIN’IN efeleri.
Mayın tarlasından geçen öncüler,
Tebessüm dolu el eder.
Yokluğunda adını ne koysunlar,
Anne karnında sabisi olan asker.
Hüma kuşundan bir haber?
ERZURUM’un mor koyunu meledi.
Gülün habercisi dikenler,
Kırmızı çalıyor alındaki neferler.
Münacatta bulunuyor iken yaralı asker,
Kırk sekizinci sureyi okuyor,
Geride bırakılan
Selatin camilerindeki ama hatipler.
Kan kaybından gidiyor,
Soluyor, ISPARTA gülleri
Şahsına münhasır bölükler,
Ney eşliğinde cenk eder.
Rast makamında dönüyor,
Dikişsiz kefen giyenler.
Son peşrevini atıyor,
KONYA’NIN Mevlevîleri.
Atomu parçalamışlar, ne melun icattır;
Şavkında sönüyor tek atımlık tüfekler.
Allah’ın rahmetinden ümit mi kesilir?!
Devlet-i Aliye’nin son tahsisatı süngüler çekilir.
Allah, Allah! Nidalarıyla coşan gönüller,
Takvada melekleri geçtiler.
Her hanede bir civanmert asker,
Can suyu olarak toprağa düşer.
Alaylılar, mektepliler;
Yüzbaşı Hasanlar, Onbaşı Seyitler,
İsimsiz nice serdengeçtiler…
Nihayete erince aynîleşiyor rütbeler.
Şehitlere cülusunu dağıtıyor,
Ya! Şefaatçi peygamber.
Allah, Allah! Şükran lillâh;
İngiliz menşeli gemiler batıyor,
Çekiliyor, nihayetsiz met-cezirler.
Müjdeyi?
Yaralı ulaklar verdi, zaferi.
|