Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1473 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Kargalar
Esat Çelik

  Sayı: 85 - Temmuz / Eylül 2015

Eli kanlılar silâh sevmez ve delikanlılar tetiği.

Bel kemeri ve kemer ağırlık yapan silâhı.

Kimse sevmez ama kurşun deler zamanı gözünden.

Uzar namludan namluya acı, keder, hasret ve vicdan.

Mukayese.

 

İniyor tepeden postallarıyla,

Seksenine çürük bir merdiven dayamış çatık kaşlı.

Yirmi yedinin babası.

Omuzunda bir iç karışıklılık var

Ve adalet eli bağlı merhamet bekler.

 

Cellâdın salyası dökülürken babamın ellerine,

Yüzümü baltanın gölgesi kesiyor hiçbir şey yapamamanın acısı ile.

Kan çiçekleri suluyor adı gül oluveriyor,

İnsan babasının kanına susar mı iftar saati gibi?

Kan kuruduğunda izi kalır toprakta,

Gördüm ben yerden izmarit alınca,

Gözlerimi toprakta gördüm.

Biliyorum delice gelecek ama toprak kan kusuyordu

Ya da ben kan ağlıyordum çamurdan bir kefene.

Dipnot düşercesine alrım çatlıyor.

Damardaki kanın ve toprakta ki kökünün,

Dışlanmış bir büyücünün ve ezilmeyi hak eden bir karıncanın

Dilindeki son kelimeler olduğunu her ıslaklıkta hissediyordum.

Yoksa başka nasıl bir açıklaması olabilir,

Adımızın küçük harflerle başlamasının.

 

Dereden karşıya geçerdik babamla,

Medeniyetin nimetleriyle kucaklaşmak için.

Paçalarından dökülen su daha o zamandan kanlanmıştı.

Nereden bilecekti babam okun kılıcın yerine medeni bir kurşunun acısını?

Ben nereden bilebilirdim kara maskeli cellâdın elinde baltasıyla,

Medeniyetin kucağında oturduğunu?

Dereden yalnız geçemeyeceğimi nasıl anlatabilirdim karşıdan bakanlara?

Aslında gitmenin dönmekten zor olduğunu,

Baba olmanın babasızlıktan zor olduğunu?

 

Kurumuyor bazı ıslaklıklar,

Paçalarınız cebiniz ömrünüz kurur,

Yağmurdan sonra toprak kurur

Ama boğazınızda takıla kalan tükürük kurumaz,

Uykunuz yoksa gece kurumaz,

Haksızlık alınca bağrına toprak kurumaz,

Babanız yoksa gözünüz kurumaz.

Belki de bu yüzdendir gözlerimi toprakta görmem.

Sonra...

Sonrası öyle işte,

Cebimize Lidyadan kalma lanet doluyor ve seviniyoruz istemsizce.

Ağlanacak bir hal göremiyoruz,

Tekilken çoğul cümleler kuruyoruz böyle.

Yalnızlıktan değil hâşâ!

İçimizde ölmeye başlayanları yaşatmaya çabaladığımız için.

Gerisi aynı. Sokağın iki ucunda aynalar,

Bir ucundan diğer ucunu görüp yetiniyoruz.

Taşlar sadece ayaklara takılmak için var burda.

Biraz daha sonrasında unutuyoruz her şeyi,

Elektrik tellerinde.

Tellere konup ölen kardeşlerine, babalarına, oğullarına üzülen kargalar gibi.

Ve burda tilkiler uçabiliyor.

 

Ama olsun diye bir baş hareketi ele geçirdi beni,

Babam uzunca yaşadı hâlâ yaşamakta,

Eskisi kadar olmasa da.

Ama zalimler,

Asıl onlara yazık. Kısacık yaşarlar.

Tam kavramışken insan olmanın gereğini,

Alıverilir boğazlarından kelimeler harf harf.

Bir dağ çöker kara duman tüten göğüslerine

Ve gözlerinde o her şeyi anlamışlık bakışı beliriverir.

Bu bakışın kendileri için son olduğunu bilirler.

 

Zalimler ahı kadar yaşar.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kargalar... - Sayı 85
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Sanatımızın, özellikle şiirimizin şu andaki seviyesini güneş ışığının yokluğuna mı, yoksa ondan gelen ışığın yansımasını engelleyip, bizi suni bir güneş tutulmasıyla karşı karşıya bırakanlara mı bağlamalı?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14597474
 Bugün : 1697
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631770
 Bugün : 571
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 845
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim