Tevhid ehli olmadan olmaz Site Editörü Sayı:
87 - Ocak / Mart 2016
İşleri daha kolay plânlamak konusunda uzmanlarının en önemli tavsiyelerinden bir tanesi ana işi küçük bölümlere ayırıp o küçük aksiyonları halletmek üzere plânlamayı yapmaktır, böylece o küçük parçalardan oluşan büyük işi bitirmek daha kolay olur. Âdetâ düşmanınızı yani işinizi küçük parçalara ayırıp güçten düşürürsünüz, sonra sıra ile küçük işleri halledip büyük işi tamamlamış olursunuz.
Buna kısaca parçala-yönet dersek uygun olur sanırım. Bu yöntem sadece iş plânlamada kullanılsa iyi olurdu ama daha birçok yerde kullanılıyor. Özellikle müslüman ülkelere karşı yapılan operasyonlarda…
Amerika’sı veya Rusya’sı hep aynı taktiği uygulamıyor mu? Önce ülkede birbirlerine girecek kıvama gelen gruplar ortaya çıkıveriyor, ülkeler bu gruplardan birini destekliyor, sonra gelsin yıllar sürecek bir kaos, savaştan kaçan binlerce masum, yaşamlarını yitiren yüzbinler… Bugün Suriye’nin bir bölümü Rusya’nın eyaleti haline gelmiş durumda, Ruslar Akdeniz’e sonunda inebildiler. Ülkenin bir yanında Esed ve Rusya, bir bölümünde muhalif güçler, bir bölümünde DAEŞ var. Biz zamanlar Osmanlı’nın bir vilâyeti olan toprakların bugünkü durumu bu…
Bu mesele, 87. sayımızın konu başlığında da belirttiğimiz gibi, belki de en fazla bizi ilgilendiriyor. Suriye ile çok uzun bir sınıra sahibiz, Antep ile Halep birdir diyen bir milletiz. Bizi ilgilendirmeyecek de kimi ilgilendirecek? Ancak Türkiye bu sorunun karşısına enerjisi bölünmüş olarak çıktı. Ülkemiz, tarihinde tevhidden en çok uzaklaştığı bir dönemde çok kuvvetli sorunlarla mücadele ediyor. Rusya, İran gibi komşuları olan bir ülke için bundan daha kötü bir durum olabilir mi?
Tüm bunları bir araya getirdiğimiz zaman bu tevhidden uzaklaşma işinin tesadüf olduğunu söylemek bana zor geliyor. Komplo senaryolarına önceki yıllarda çok meraklıydım, şimdi mesafeliyim ama yine de şu senaryoyu yazmaya engel olamıyorum: Suriye’de iç savaşın çıkma tarihi 2011 yılının ortaları. Aynı günlerde Türkiye yıllardan beri tek başına iktidarın verdiği güçle sürekli büyüyen bir ülke görünümünde... Özellikle Kuzey Afrika ve Arap ülkeleri arasında öne çıkan bir profilimiz var. Ve bu günlerde ülkemizin önüne çok önemli bir sorun çıkıveriyor: Suriye iç savaşı… Ancak her ne kadar sorun büyük de olsa, Türkiye bu sorunla hakkıyla mücadele edebilir diyenler işlerini şansa bırakmak istemiyorlar, Türkiye’nin bu enerjisini bölelim, güçleri dağıtalım ve hattâ birbirlerine karşı kullanalım diyor. Birkaç ay sonra Şubat 2012’de MİT krizi patlayıveriyor. Sonra olaylar birbirini izliyor ve büyük çoğunlukla aynı tabanı oluşturan Türkiye’nin en büyük siyasî partisi ile Türkiye’nin en etkili cemaati birbirine giriyor. Memleketin önemli miktarda enerjisi bu kapışmada harcanıyor.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz demişler, bu kadar yaralayıcı sonuçları olduğuna göre bu kapışmanın ardındaki nedenler gerçekçi nedenlerdir diyebiliriz ama bu kapışmanın tam da bu zamanlara rastlaması tesadüf olabilir mi?
Bu mücadelenin etkileri yavaş yavaş azalıyor, son seçim ile birlikte tekrar eski ivmenin kazanıldığı görülüyor derken bu kez de terör tekrar azdırılarak yıpratılmaya çalışılıyoruz. Emniyet güçleri bu konuda da çok önemli işler yapıyorlar. Allah zaferler nasip etsin.
Memleket karşıtları bu uğraşlarına devam edecektir, bir zamanlar Ak Parti’yi bölmeye çalıştılar, Gül, Arınç üzerinden partiyi yıpratmaya çalıştılar, onlar olmadı bu sefer Davutoğlu ile Erdoğan’ın arasını bozuk gösterip yine bir bölünme hedeflediler ancak bu oyunların hepsi bir şekilde bertaraf edildi. Sıradaki hamleleri ne olacak bakalım, bize düşen tevhid ehli olmak.
|