Zor sınavımız mülteci meselesi Site Editörü Sayı:
123 -
 
On yıldan fazla oldu, iş için Londra’ya gitmiştim. Şehrin ortasından geçen Thames nehrindeki köprüler, eski binaların estetiği, şehre ferahlık veren büyük parklar yanında bir şey daha dikkatimi çekmişti. Farklı milletlerden insanların çokluğu… Belediye otobüsünü kullanan sih türbanı takmış Hintli bir şoför, tren istasyonunda görevli Pakistanlı bir müslüman, restoranda çalışan uzak doğulu gençler, kendi mutfakları ile ilgili restoranlar açmış Lübnanlılar, Endonezyalılar, Türkler…
Bugün İstanbul’da sih türbanı takmış bir Hintlinin kullandığı bir belediye otobüsü görseniz ne tepki verirsiniz? Sizce böyle bir olasılık var mı?
Yetmiş iki millete devlet olmuş bir cihan imparatorluğunun varisi olsak da bugün farklı milletlerden insanların bizimle yaşamasına alışık değiliz. Doksanlarda sayıları çok olmasa da Ruslar’ı hatırlıyorum, evli kadınları hariç tutalım, hem sayıları az hem ırk avantajı (!) ile toplum çok tepki vermemişti. Saat satan siyahiler yine az sayıdaydı, genelde de topluma saygılı, sorun çıkartmayan kimselerdi, onlar da topluma kolay karıştı.
2011’de Suriye’deki zulümden kaçanların başlattığı iltica akını özellikle 2013 ve 2014 yıllarında yüksek sayılara ulaştı. Bugün büyük çoğunluğu Suriye’den gelen mülteci sayısının üç milyonun üzerinde olduğu biliniyor.
Mülteci meselesinin ülkemiz için bir sorun olduğunu kabul etmemiz gerekir. En önemli sorun mülteci nüfusunun bazı şehirler için demografiyi etkileyecek düzeyde olması. Özellikle Suriye’ye komşu illerde oran çok yüksek, nüfusun %30’unu, 20’sini mültecilerin oluşturduğu iller var. Bunun etkisini en iyi o illerde yaşayan vatandaşlar bilirler. İstanbul’daki resmi sayı yarım milyonu aşmış durumda, nüfusa oranla daha düşük olsa da günlük hayata katılan, toplu taşıma kullananlar, günlük işlerde gördüğümüz çalışanlar bazında bakıldığında bu sayının da toplumun kaldırabileceğinden yüksek olduğu görülüyor.
Diğergamlık yapmadan bu konunun doğru anlaşılması mümkün değil. Duyduğumuz ve gördüğümüz hatta görmeye tahammül edemeyeceğimiz işkencelerden, zulümden, savaştan kaçmak isteyenlerin en yakın yere gelmeleri çok doğal. Ülkemizin de elinden geldiğince maddi manevi desteğini esirgemediğini biliyoruz. Ancak demografik yapının bu kadar etkilenmesine izin verilmesi, bilmediğimiz geleceğe yönelik bir stratejiye bağlı değilse, büyük hata. Bu büyüklükteki bir değişimin hem sosyal hem ekonomik etkileri oluyor. Kira fiyatları, iş olanakları en başta akla gelen etkiler.
Devletimiz bu nüfusu daha dengeli dağıtabilir, bu konuda milletimizde oluşan rahatsızlıklarla ilgili halkla daha iyi bir iletişim kurabilirdi diye düşünüyorum. Mülteci karşıtı olanlar bu iletişim kanallarını güçlü şekilde kullandılar, bu yüzden iletişim dedim. Doğru yanlış bir çok haber yayıldı, insanlar rahatsız oldu. Bugün yasa olmasına rağmen hala toplumu etkileyen yalanlar için caydırıcı cezaları göremiyoruz.
Artık Suriye’de Esed yok, açıkcası takip etmeye çalışsam da nasıl birden böyle bir değişim oldu anladığımı söyleyemem ama artık muhalifler iktidarda. Suriye için yeni bir dönem başladı, inşallah bizler ve diğer müslümanlar için hayırlı olur. Suriye’de durum ne kadar iyi olsa da iltica eden nüfusun büyük oranda ülkemizde kalabileceğini düşünüyorum. Uzun yıllardır savaşta olan bir ülkenin toparlaması hayli zaman alacaktır. Ekonominin düzelmesi, demografik yapının dengelenmesi ile bu süreç hayırlı bir yere doğru gider diye umuyorum.
Bugün mücbir sebeplerle bir arada yaşadığımız mülteci kardeşlerimizle iki asır önce aynı topraklarda aynı devlet altında yine birlikte yaşıyorduk. Kim bilir belki tekrar aynı sancak altında yine bu topraklarda birlikte nefes almaya devam ederiz. Allah bu zorlukları hayra tebdil ediversin.
|