Gizli anlaşmalar Gözlemci Sayı:
87 - Ocak / Mart 2016
Elkaide ortaya çıktığı zaman özetle şöyle demiştim… İslâm dünyasında değil böyle (doğruluğu yanlışlığı ayrı bir konu) büyük aksiyon, küçük hamleleri bile yapacak potansiyel yok… Hele teşkilâtlanma kapasitesi hiç yok… Böyle İkiz Kuleleri hedef alacak organizasyon yapabilme imkânı hiç mi hiç yok. Bu kulelerin, uçakla berhava edilemeyecek olması da cabası… Elkaide gibi dünya çapında faaliyet yapma iddiasındaki bir örgütün devlet desteği olmadan kurulması ve devam etmesi imkânsızdı. Nitekim zaman içinde bunun CIA marifeti olduğu ayan beyan oldu. Bir imanın, kendi içinden öfkelenerek teşkilatlanıp aksiyona geçmesi sonucu ortaya çıksaydı, liderinin yok edilmesiyle kaybolup gitmezdi.
Elkaide örneğini gördükten sonra, DAEŞ gibi, örgütün de üstünde devlet olmak iddiasında, daha büyük bir organizasyonun, (yanlış veya doğru) İslâm dünyasından doğmasının imkânsız olduğu daha kolay anlaşılır. Önce canavarı Ortadoğu’ya belâ ettiler. Sonra onunla mücadele bahanesiyle bütün Batı devletleri Akdeniz’e yığıldı. Bu ne menem kurşun işlemez bir canavar ki, dünyanın iki süper gücü, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, NATO, tek tek Avrupa devletleri, uzaktan Çin ve Japon ve Ortadoğu’dan bazı devletler onunla mücadele ediyor; ama başa çıkamıyorlar. Demek ki, ortada bir danışıklı dövüş var. Sadece ABD’nin attığı bombalar onu yok ederdi. Böyle bütün dünyanın baş edemediği bir güç gerçek olsa, dünyaya hâkim olurdu.
Şamar oğlanını bilirsiniz… Monarşilerde prensin yerine dayak atılan erkek çocuk… Prensin, değil hatalarından, işlediği suçlardan dolayı bile dövülemeyeceği düşünülerek, bu iş için kararlaştırılmış düşük sosyal sınıflardan aynı yaşta bir erkek çocuk prens yerine dövülürdü… Bunu gören prensin hatalarını anlayacağı ve ders alacağı umulurdu. DAEŞ işte böyle bir şamar oğlanı. Doğrudan İslâm’a çatamayanlar, bu yolla hem İslâm dünyasına gözdağı veriyorlar ve İslâm dünyasını suçluyorlar, hem Müslümanları birbirine kırdırıyorlar ve vatanlarından ediyorlar, hem de menfaat devşirirken, İslâm âlemi de suçlu duruma düşürülüyor.
Şimdi devletler, perde gerisinde gizli anlaşmalar yapıyor, bunun için kuvvetlerini Akdeniz’e yığıyorlar. Birbirlerine istediğimi vermezseniz kuvvet kullanırım tehdidi yapıyorlar. Aba altından sopa gösteriyorlar. Paylaşmada anlaşsalar ortada DAEŞ, yani şamar oğlanı kalmayacak, Elkaide gibi tarih olacak.
Yeni bir komplo teorisi mi diyeceksiniz? İki dünya savaşlarından önce ve savaşlar sırasında yapılan gizli anlaşmalar, artık aleniyete döküldü... Osmanlı Devleti bu gizli anlaşmalarla paylaşıldı. Bunlardan bir tanesini hatırlamak, bugün de aynı tarzda anlaşmalar yapıldığını anlamaya yetecektir:
“Sykes-Picot Anlaşması… 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşma… Rusya'nın onayı ile imzalanan bu antlaşmaya göre;
1-Rusya'ya, Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu'nun bir kısmı,
2-Fransa'ya, Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları,
3-İngiltere'ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir.
4-Fransa ile İngiltere'nin elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak,
5-İskenderun serbest liman olacak,
6-Filistin'de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktır.
1917 devriminden sonra Rusya antlaşmadan vazgeçmiş, Lenin gizli olan bu anlaşmayı dünya kamuoyuna açıklamıştır.” (wikipedia.org)
Bugün Türkiye’yi saf dışı tutarak, gizli anlaşmalar yapıldığını düşünmek, Türkiye’yi parçalamayı tasarladıklarından endişe etmek yanlış olmaz sanırım.
Allah yardımcımız olsun!..
|